HDP/HDK Parti ve Genel Meclisleri, seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere İstanbul'da toplandı.  

HDP Eşbaşkanları Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, toplantı öncesinde Cezayir Restaurant'ta basın toplantısı düzenledi.

'30'U AŞKIN YERDE SALDIRI'  

Kürkçü, seçim sürecinde Urla, Aksaray, Fethiye ve Bulancak'ta karşılaştıkları linç girişimlerini hatırlattı, 30'u aşkın yerde seçim bürolarına saldırılar düzenlendiği söyledi. Kürkçü, "Ancak tüm bunlara rağmen, yılmadan, usanmadan her saldırıdan sonra çoğalan bir azimle çalışmaları sürdürdük" dedi.  

YSK'nın hala sonuçları resmen açıklamadığını hatırlatan Kürkçü, "AKP Ceylanpınar'da olduğu gibi bu yerleşimlerde de BDP'nin hakkına el koymak için her türlü hile ve baskı peşinde; Mersin Akdeniz ilçesinde ise halkın emeğine CHP göz dikiyor, Halklarımız isyanda. Hiç kimse, hiç birimiz, adil ve demokratik bir seçimden geçtiğimize inanmıyoruz" diye konuştu.  

'OYLARIMIZ ARTTI'  

HDP Eşbaşkanı Kürkçü, HDK'nin iki partisi BDP ve HDP'nin seçimden hem  sayısal hem de oransal en yüksek başarıyla çıktığını belirtti. Kürkçü, şu verileri verdi:

"Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) 1995 genel seçimlerinde  1 milyon 171 bin 623 oyla seçmenlerin yüzde 4,6'sının, 1999'da 1 milyon 482 bin 196 ile yüzde 4,75'inin; 2002 erken seçimlerinde DEHAP 1 milyon 990 bin 660 ile yüzde 6,22'sinin, 2007 genel seçimlerinde bağımsız adaylar 1 milyon 835 bin 486 ile yüzde 5,23'ünün, 2009 yerel seçimlerinde DTP 2 milyon 277 bin 777 ile yüzde 5,68'inin; 2011 genel seçimlerinde bağımsız adaylar 2 milyon 103 bin 395 ile yüzde 5'inin desteğini almıştı. 2014 genel seçimlerinde ise HDP 879 bin 252 oyla seçmenlerin 1,96'sının, BDP 2 milyon 68 bin 22 oyla yüzde 4,61'inin, iki parti toplam 2 milyon 947 bin 274 oyla seçmenlerin yüzde 6,57'sinin desteğini kazandı. 1995'ten bu yana Kürdistan Özgürlük Hareketi'nin her seçime  ittifaklar ile girdiğini akılda tutarsak bu çerçevede bir ortak tarihten söz etmek yersiz olmaz ve bu sonuçlar ortak siyasi tarihimizde elde edilmiş en yüksek niceliksel başarıdır."  

"Elbette bu başarı tablosunun içinde göreli başarısızlık ve gerilemeler de var" diyen Kürkçü, "Ama elde ettiğimiz sonuca sevinmek, başarımıza başarı demek elbette hakkımız. Hiçbir mugalata bu mutlak haktan vazgeçmemizi icap ettirmez. Gene de üstesinden gelmekle yükümlü olduğumuz tarihsel görevlerin büyüklüğü karşısında bu sonuçlarla avunamayız, bunları sadece geleceğe güvenle bakmak için yüreklendirici bir başlangıç olarak görebiliriz" diye konuştu.  

HDP'nin "başarısız" olduğu yönünde eleştirilerin geldiğini hatırlatan Kürkçü, bu eleştirilere şu yanıtı verdi: "HDP karşısına koymuş olduğu hedefi esasen yakalamıştır. HDP, seçime girdiği yerlerde yalnızca DTP ve BDP'nin taşıdığı yığınağı korumakla kalmamış, Samsun'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, Balıkesir'de, Kürt seçmenlerin oylarının üzerine oy eklemeyi başarmış, önceden hiç girilmeyen yerlerden  140 bin, toplam 658 bin yeni oy; nüfus artışından arındırıldığında toplam 399 bin 705 yeni oyu hem  diğer partilerin seçmenleri hem yeni seçmenler arasından sandığa taşımayı başararak 'HDP olmasa da olurdu' diyenleri haksız çıkarmıştır."  

Kürkçü, BDP'nin ise seçime girdiği yerlerde oransal olarak önceki konumunu korumayı, 3'ü büyükşehir olmak üzere 11 kent belediyesini kazanmayı başardığını belirtti.   

'BU ORANLA MİLLETVEKİLİ SAYIMIZ 45'E YÜKSELİR'

30 Mart seçim sonuçlarının mevcut sistemle bir genel seçimde parlamentoya yansıması durumunda BDP-HDP'nin 35 olan milletvekili sayısının 45'e çıkacağını, AKP'nin ise milletvekili sayısının 284'e düşeceğini söyledi.

Kürkçü, "Nesnelliğin hiçbir yoruma yer bırakmaksızın ortaya koyduğu apaçık gerçek budur. Ortak 'başarı' öznel bir yakıştırma değil bir mutlak hakikattir. Biz gücümüzü ve dayanışmamızı koruduğumuz takdirde bundan böyle BDP-HDP'yi hesaba katmadan Türkiye'nin geleceğine dair hiçbir politik öngörüde bulunmak mümkün olmayacaktır. HDP'nin devreye girişiyle birlikte Türkiye'nin siyaset denklemi karakteristik bir biçimde değişmiş, HDP bu değişimde bir kritik kitle rolü oynamıştır" diye konuştu.

HDP Eş Başkanı Kürkçü, HDP'nin seçim sürecindeki yetersizliklerine ilişkin de şunları söyledi: "Birinci olarak, HDP'yi doğrudan hitap ve tarihsel ilgi alanımızda yer alan 'Gezi İsyanı'nın önemli bileşenleri için bir çekim merkezi haline getirmekte başarılı olamadığımız, tersine CHP-MHP-Cemaat ortaklığının bu kesimler için 'fareli köyün kavalcısı' rolünü oynadığı açık. İzmir, Ankara ve Mersin'de belediye meclisi ve belediye başkanları için kullanılan oylar arasındaki belediye başkanları aleyhine gözle görülür fark, üstelik bizim seçmenlerimiz arasında da AKP'yi durdurma gailesi içinde CHP-MHP-Cemaat koalisyonuna oy verildiğinin açık göstergesi. İstanbul'daki önemsenmeyecek fark ise 'tatava yapma bas geç' çağrısının, potansiyel seçmenimizin hatırı sayılır bir bölümünü etkilediğine bir işaret sayılabilir. 

CHP-MHP-cemaat koalisyonunun son tahlilde sadece MHP'ye kazandırdığı, Adana ve Mersin'in MHP'ye gitmesine karşılık Ankara ve İstanbul'da beklenen başarının elde edilemediği, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sağa açılarak iktidara yaklaşma taktiğinin bütünüyle fos çıktığı da seçim sonuçlarının gösterdiği bir başka gerçek. Ancak bu taktikle kaybedenin sadece Kılıçdaroğlu'nun CHP'si olmadığına, demokratik ve toplumsal muhalefet güçlerinin bu kutbun dayattığı milliyetçi hegemonya altında HDP-BDP odağından manevi ve siyasi olarak bugüne değin hiç olmadığı ölçüde uzağa düştüğüne dikkat çekmek gerek. 

 CHP'nin AKP'nin kasıtlı bir biçimde asıldığı 'biz' ve 'onlar' kutuplaşmasını kabul ederek ve AKP'yi İstanbul'da bozguna uğratma hedefiyle giriştiği seferberliğin demokratik ve toplumsal muhalefet güçleriyle faşist hareketin söz ve eyleminin birbirine karışmasına ve CHP-MHP-Cemaat blokuna dahil olmayı reddeden Kürtlere ve HDP-BDP'ye karşı düşmanlığın dolu dizgin yayılmasına yol açtığını görmemiz gerek."  

'AKP'NİN ELİNDE KABA GÜÇTEN BAŞKA BİR ŞEY KALMADI'

AKP'nin toplumu yönetmek için elinde kaba güçten başka bir şey kalmadığını söyleyen Kürkçü, "Toplumun çoğunluğunu oluşturan karşıtlarının rızasını geri gelmeyecek şekilde yitirmiş olan AKP'nin hakimiyetini korumak üzere dar bölgeli seçim sistemi ve yarı-başkanlık rejimini dayatma girişimi içinde olacağına kuşku yok. Fransa'da 1968 ayaklanmasına karşılık rejimin stabilizayonu için icat edilmiş olan bu otoriter modelin Türkiye koşulları içinde bir çeşit Putincilik olarak tezahür edeceği, daha da kötüsü, bir ekonomik kriz eşliğinde pekala Ergenekon mahkumlarının iktidara tırmanmalarına imkan vereceğini öngörebiliriz" dedi.  

AKP'nin Kürdistan'da uğradığı yenilgiyi kabul etmeyerek Ceylanpınar ve Ağrı'da halkın iradesini yok saydığına dikkat çeken Kürkçü, "Ceylanpınar'da halk iktidarının gaspında ısrarın Suriye savaşını sürdürme ve Rojava'ya saldırı amacıyla doğrudan ilgili olduğunu biliyoruz. Başbakan'ın 'Suriye'yle savaşta' olduğumuzu telaffuz etmesi bir dil sürçmesi değil, akıldakini ele veren bir lapsus olarak siyasi söylemde çoktan yerini almıştır" diye konuştu.  

HDP Eşbaşkanı Kürkçü, seçim sonuçlarına ilişkin olarak son olarak şunları söyledi:

"Bu şartlar altında Halkların Demokratik Partisi'nin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, AKP'nin dinci otoriterliğine, ve CHP'nin otoriter milliyetçiliğine gerçek bir halk egemenliği alternatifiyle yanıt vermek için bir imkan olarak değerlendireceği kaçınılmazdır. Bu çerçevede,  HDP'nin demokrasinin, sosyal hakların, ifade özgürlüğünün, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin haklarının kararlı bir savunucusu, yeni bir hayatın dili ve sözü olacak şekilde kendisini yeniden örgütlemesi ve seçim başarısını bir siyasi başarıya dönüştürmek üzere derhal harekete geçmesi vazgeçilmez bir hedef olarak karşımızda durmaktadır.   

HDP parti meclisinin bugünden tezi yok, elde ettiği momentumu demokrasi, özgürlük, toplumsal haklar ve insan hakları mücadelesinin kalbi olmak üzere değerlendirmeye başlayacağını, partimizi kendi temelleri üzerinde yeniden inşa etmeye girişeceğini, Türkiye'nin geleceğini kazanmak için elinden gelen çabayı göstereceğine kuşku yok. Başarımız Türkiye ve Kürdistan'a kutlu olsun."

'SANDIK KRİZİ AKLAMADI'

Kürkçü'nün ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Türkiye'deki siyasi kriz ve kaos sürecinin sandıkla aklanmadığını söyledi. AKP'nin sandık başarısının kriz ve kaosu giderecek noktada olmadığını, CHP-MHP-cemaat işbirliğinin de bir alternatif olmadığı gibi krizi derinleştirdiğini kaydeden Tuncel, şöyle devam etti: "HDP'nin iddia ettiği gibi yeni bir alternatife ihtiyaç vardır. Türkiye halkları iki kutuplaşma dışında yeni bir seçenek aramaktadır. HDP başarılı oldu ya da olmadı tartışması dışında böyle bir noktadan bakmak gerekiyor. HDP'den beklentinin daha yüksek olduğunu görmek gerekiyor. Yarattığımız yüksek beklenti sandıklardaki sonuçlarla eşdeğer olmayınca böyle tartışmaları da beraberinde getiriyor. HDP'nin başarılı olup olmadığı tartışmasına bundan sonra yanıt vereceğiz."

Seçim sürecinde en büyük kazanımlarının eşbaşkanlık sistemi olduğuna işaret eden Tuncel, kadınların siyasete katılımı ve iradeleşmesi bakımından önemli bir çalışma yürüttüklerini kaydetti.

ÇÖZÜM İKTİDARA BAĞLI DEĞİL

Başbakan Erdoğan'ın "İmralı süreci ile ilgili adım atılması imkansızdır" sözleriyle ilgili yorumu sorulması üzerine "çözüm iktidara bağlı değildir. Kürt halkı ve dostlarına bağlıdır. Başbakan'ın sözleri yok hükmündedir" dedi. Tuncel, bir yıldır cenazeler gelmiyorsa bunun nedeninin AKP politikaları değil, Kürt özgürlük hareketinin demokratik çözüm konusundaki ısrarı olduğunu söyledi. (ANF)