HDP, 11 Şubat’ta gerçekleşecek 3. Olağan Büyük Kongresi öncesi, siyasi sürece ilişkin tartışmalarını yürüttüğü konferanslarına devam ediyor. Bu kapsamda “Kadın Yaşamdır, Cesaretle Yaşamı Savunuyoruz” sloganı ile düzenlenen 2. Kadın Konferansı Ankara’da başladı.

Konferansın açılış konuşmasını HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay yaptı.

Kemalbay'ın konuşmasından satırbaşları şöyle: 

AKP Erdoğan rejimi ve onun ittifakları Türkiye halklarını faşizmle yönetmeye karar kıldılar. Çünkü başka yolu olmadığını görüyorlar. Halkların demokrasi talebini, yönetime katılma talebini, özgürlük talebini bastıramıyorlar. O yüzden faşizmi sürdürmek istiyorlar. Ama bu halk tek adam rejimini kabul etmiyor. O yüzden de AKP - Erdoğan rejiminin savaşa ihtiyacı var, o yüzden de Afrin işgal girişimi gerçekleşiyor. O yüzden sadece partimiz değil, gazetecilere, akademisyenlere, hekimlere saldırılıyor. Fakat ne kadar çok cezaevi yaparsanız yapın milyonlarca barış savunucusunu rehin alamazsanız. Tutuklansak da yerimize yeni arkadaşlarımız geliyor. 

HDP’NİN BİTMEYECEĞİNİ ÖĞRENMİŞ OLMALISINIZ

Bu 2 buçuk yılda öğrendiğiniz bir şey olmalı, o da HDP’nin bitmeyeceği. HDP bitmez çünkü HDP halk. Halklar sizin yalanlarınıza inanmıyor. 

Siz ne kadar da basını rehin alsanız halkın haklarını halkın haber alma hakkı yerine getirmekle sorumlu olan gazetecileri tutuklasanız da bu halk gerçekleri görüyor. 21. yüzyılda yaşıyoruz. Halklar egemenlerin sömürü sisteminin bütün kodlarını çözdü. O nedenle bütün bu istibdat rejiminin yaratmaya çalıştığı karanlık bizlerin kendi iradesiyle aydınlanıyor. Bizler bu mücadeleyi cesaretle sürdürüyoruz. 

Afrin’de gerçekleştirilen işgal girişimi meşru değildir. Afrin Suriye’nin egemenlik alanındadır. Orada yaşanan iç savaş döneminde kendi haklarını savunan Afrin halkı demokratik yeni bir yaşam inşa etmeye çalışmaktadır. Rojava’da demokratik bir sistem oluşturmak için halklar bir araya gelmiştir. Kadınların eş temsiliyle demokratik bir yaşam hayata geçmiştir. Demokratik öz yönetim sistemi, kadınların eşit bir temsil inşa etme ve bunu bütün Suriye’ye yayma çabasıdır. Egemen güçler Kürt halkının bu talebini yok etmeye odaklanmıştır. Çünkü bu süreçler tüm egemen güçleri tehdit etmektedir.  

Afrin’e yönelik bu saldırılar kabul edilemez. Dünya egemenlerinin katılımıyla gerçekleşen bu saldırıya karşılık verecek olan halklarıdır. Afrin halkları başta olmak üzere tüm Ortadaoğu halklarının karşı çıkışı savaşın da sonucunu belitrleyecektir. Afrin’de yaşanan bu sivil ölümlerine karşı sesler yükselmiştir. Halklar sokaktadır.

Deniyor ki, “biz orada temizlik yapıyoruz”. Biz kadınlar biliyoruz temizlik meselesini. Evlerimizdeki mikropları sanayi ürünleriyle temizleriz. Ya da bilgisayar oyunlarında hep bir yerler temizlenir. Hayattaki karşılığı nedir? Egemenlerin yoksuları sömürmek için uydurduğu bir metafordur. Halklar mikrop değildir. Çocukları, sivilleri, kadınları öldürüyorsunuz. Eğer uluslararası basına, uluslararası kuruluşların raporlarına bakarsanız görürsünüz; Afrin’de sivil katliamı yapıyorsunuz. Bu sebeple uluslararası mahkemelerde yargılanacaksınız. 

SURİYE'DE BARIŞI SAVUNMAK TÜRKİYE'DE BARIŞI SAVUNMAKTIR

AKP - Erdoğan ittifakına bir kez daha sesleniyoruz: Bu saldırıyı durdurun. Suriye’de, Ortadoğu’da barışı savunmak Türkiye’de, Kürdistan’da da barışı savunmak demektir. Demokratik bir yaşamı savunmak demektir. Fakat terörize etmek, katliamlar yaparak bu sorunu çözeceğini düşünmek ise tam bir çıkmazdır. Siz yıllardır temizleyerek bu sorunu çözeceğinizi düşünüyorsunuz ama her defasında bu sorun daha da büyüyor. Ve bu halkın yoksul çocukları yaşamını yitiriyor. 

Bugünlerde Kilis’e roket atıldığı söyleniyor. Bir kız kardeşimizi Fatma’yı yitirdik yakın zamanda. Silahlar nerede patlarsa patlasın, sivil yaşamı nerede tehdit edilirse edilsin HDP karşısında olmuştur. Biz bütün sivil ölümlerini kınıyoruz.

Diyorlar ki roket atışları Afrin’den yapılıyor, Afrin’deki temsilciler de diyor ki bizim uzun menzilli roketimiz yok. Bu roketleri kim atıyor, Fatma’yı kim öldürdü. 

Hatırlarsanız Fetullahçı yapı ile AKP - Erdoğan iktidarı iç içeydi sonra kapıştılar, o zaman tapeler çıkmıştı. O tapelerde MİT müsteşarı, “eğer savaş gerekiyorsa biz gerekçesini hazırlarız. Karşı tarafa gider, bomba göndeririz”. Şimdi Kilis’e atılan roketler bu savaşın gerekçesi olmasın. Dünya kamuoyuna, “bakın biz saldırıya uğruyoruz” demek için olmasın? Biz HDP olarak bundan eminiz. Çünkü Afrin’den bu coğrafyaya bu savaş başlayıncaya kadar tek bir mermi atılmadı. 4 tarafı Türkiye üzerinden kuşatılan bu coğrafyadan bir tek kurşun atılmadı da bugün niye bu roketler atılıyor. Bu roketlerin menzili nasıl bu kadar uzun oluyor? Bu aslında yalanın menzili, manipülasyonun menzili.