Tekirdağ Cezaevi'nde açlık grevi yapan Zülküf Gezen yaşamına son verdi.

Gezen'in cenazesi Diyarbakır'da polis eşliğinde defnedildi. HDP İstanbul İl Örgütü olay hakkında açıklama yaptı.

Tekirdağ 2 no'lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda müebbet hapis cezasına çarptırılan Zülküf Gezen 16 Mart Cumartesi gecesi yaşamına son verdi. Gezen, 1 Mart'ta Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine başlamıştı.

Gezen için Tarlabaşı'ndaki HDP İstanbul İl Örgütü önünde toplanan HDP'liler eylem ve açıklama yapmak istedi.

YÜRÜYÜŞE İZİN VERİLMEDİ

HDP'liler Tarlabaşı'ndan Kasımpaşa'daki Haciahmet Mahallesi'ndeki seçim irtibat bürosına kadar yürümek istedi. Polis bu yürüyüşe izin vermedi. Açıklama il binası önündeyapıldı.

Polis il binasının bulunduğu Kalyoncu Kulluğu Sokağı'nı çift yönlü kapatırken açıklamaya gelenler üzerleri aranarak içeri alındı. Burada polis ve HDP'li vekiller arasında sık sık tartışma yaşandı.

Yürümeye izin verilmemesi üzerine oturma eylemi yapan partililere, polis tarafından ayağa kalkmaları, yoksa müdahale edecekleri anonsu yapıldı. Eylemcilerin ayağa kalkmasının ardından basın açıklaması yapıldı.

CENGİZ ÇİÇEK: TECRİT HER YERE YAYILDI

Açıklamada konuşan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek şunları söyledi:

"Tekirdağ Cezaevi'nde bir hükümlü kendi yaşamına son verdi. Yaşamına son vermesinin nedeni Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmamasıydı. Bugün İmralı Cezaevine olan tecrit her yere yayıldı. Tecritin kalkmasını, insanların yaşamasını istiyoruz."

GEZEN'İN AMCASI: PSİKOLOJİK SORUNU YOKTU

Gezen'in ölümü üzerine Mezopotamya Ajansı'na konuşan amca Ahmet Gezen, yeğeni Zülküf'ün 1 Mart'tan itibaren açlık grevine girdiğini ama Hepatit B hastası olduğu için onuncu günün sonunda arkadaşlarının onu eylemden vazgeçirdiğini belirtti. Gezen, yeğeninin herhangi bir psikolojik sorunu olmadığını, intiharının nedeninin ise tecridi protesto etmek olduğunu söyledi.

SAVCILIK: FEDAİ EYLEMİ DEĞİL

Gezen'in ölümü üzerine açıklama yayınlayan Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı şu ifadeleri kullandı:

"16.03.2019 günü saat 23:57 sıralarında Tekirdağ 2 no'lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda PKK silahlı terör örgütü hükümlüsü olarak barındırılan Zülküf GEZEN'in kendisini koğuş banyosunda çamaşır ipi ile asmak suretiyle intihar ettiğinin tespit edilerek, bilgi verilmesi üzerine derhal soruşturma işlemlerine başlanılmıştır."

Gezen'in cenazesi ilk olarak Namık Kemal Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Haberi alan Gezen ailesi, cenazeyi almak için Diyarbakır'dan İstanbul'a geldi. Cenazelerini hastaneden alan aile cenazeyi Diyarbakır'a götürmek için Atatürk Havalimanı'na getirdi.

POLİS DİYARBAKIR'A GÖTÜRDÜ

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit cenazenin burada havalimanı morguna kaldırıldığını ve sabah 09.50 uçağıyla Diyarbakır'a götürüleceğini açıkladı fakat cenaze gece saatlerinde Diyarbakır'a götürüldü.

HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, yaptığı açıklamada Zülküf Gezen'in cenazesinin polislerce alıkonulduğunu ve İstanbul'daki akrabalarından habersiz cenazenin korsanvari bir şekilde kaçırıldığını söyledi.

GECE DEFNEDİLMESİ İÇİN BASKI

Cenazenin Diyarbakır Havalimanı'na iniş yapması ardından Gezen'in ailesini arayan polisin, "Bu gece cenazeyi defnedeceğiz. İster katılırsınız, ister katılmazsınız" dediği ileri sürüldü.

HDP milletvekilleri Pero Dündar, Musa Farisoğuları, Remziye Tosun, Nuran İmir, Feleknas Uca, Saliha Aydeniz ve Ayşe Acar Başaran, cenazeyi almak üzere Diyarbakır Havalimanı'na geldi.

HDP'li vekillerin havalimanına girişleri polis tarafından engellenerek, cenazeye katılmalarına izin vermeyeceğini belirtildi.

Polis tarafından havaalanından çıkartılan Gezen'in cenazesi Bağlar ilçesinde bulunan Yeniköy Mezarlığı'na getirildi. Mezarlık zırhlı araçlar ve çevik kuvvet ekipleri tarafından abluka altına alındı.

Gezen burada bazı aile bireylerinin katılımıyla gece saatlerinde defnedildi.

AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET CEZASINA ÇARPTIRILMIŞTI

30 yaşındaki Zülküf Gezen, 10 Ekim 2007 yılında Diyarbakır Balıkçılarbaşı Semti'nde bir polisin yaşamını yitirdiği, ikisi polis altı kişinin yaraladığı bir saldırıyla ilgili olduğu gerekçesiyle tutuklandığı, 2010 yılında 109 yıl 6 ay ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldığı belirtiliyor.