HDP Milletvekilleri Ali Atalan, Bedia Özgökçe Ertan, Dilek Öcalan, Erdal Ataş, Erol Dora, Hüda Kaya, Mehmet Ali Aslan, Mithat Sancar, Müslüm Doğan, Saadet Becerekli, Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında Figen Yüksekdağ’ın HDP üyeliği ve eş genel başkanlığının düşürülmesi kararını tanımadıklarını açıkladı.

'Yüksekdağ eşbaşkanımızdır' diyen milletvekilleri adına konuşan Mardin Milletvekili Mithat Sancar, HDP’ye yönelik saldırıların siyasi bir operasyonun parçası olduğunu ve bu operasyonun merkezinin de Cumhurbaşkanlığı olduğunu ifade etti.

Özellikle Yüksekdağ’ın hedef alınmasının tesadüf olmadığını da ifade eden Sancar, "Kongreye gitme, yeni bir eşbaşkan belirleme gibi bir gündemimiz yoktur" dedi.

Sancar'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın daha önce mahkumiyet kararı gerekçe gösterilerek milletvekilliği düşürülmüştü. Bu işlem 21 Şubat’ta gerçekleşti ve tamamen hukuksuzdu. Ortada hukukla açıklanabilecek herhangi bir durum olmadığını bu garabetler gösteriyor. Tüm bunlar siyasi operasyonun parçasıdır, siyasi darbe planının parçasıdır.

Hukuksal ayrıntılar da, operasyonun siyasi niteliğini ortaya koyduğu için önemlidir. Yoksa, mesele siyasi bir meseledir. Yaşananlar siyasi darbe planının kritik aşamasını oluşturmaktadır. Yüksekdağ hakkında milletvekilliğin düşürülmesine gerekçe olarak kullanılan karar, dokunulmazlığı kaldırılmadan açılan bir dava gerekçe gösterilerek verilmişti. Bu dava da tamamen keyfi bir yoruma dayanıyordu.

Bir anmaya katılması ‘terör eylemlerine teşvik’ olarak yorumlanmıştı. Bunun propaganda olarak bile kabul edilmemesi gerekiyor. Hem Anayasa Mahkemesi'nin hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu konuda içtihatları var. Mahkeme, Yargıtay’ın, AİHM’in, Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki içtihatlarını hiçe saymıştır. Karar bu aşamadan sonra Meclis Başkanlığına iletildi ama Meclis Başkanlığının bu kararı okumaması gerekiyordu. Meclis başkanlığı da yetkilerini aştı. Oldu - bitti ile karar okundu ve Yüksekdağ’ın milletvekilliği düşürüldü.

İDARE MAHKEMESİNE BAŞVURDUK

Tabi biz hukuksal yolları işletmeye başladık. İdari yargıda dava açtık. Bu işlem Meclis Başkanlığının idari tasarrufudur ve denetlenmelidir. Biz idare mahkemesine bu doğrultuda başvurumuzu yaptık. Zaten AİHM’e de başvurumuz vardı. Bu başvurulara da ek beyan olarak son durumu da ilettik.

Bu süreç yürümekteyken, dün parti genel merkezine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından bir yazı geldi. Bu yazı, Yüksekdağ’ın üyelik ve eşbaşkanlığının düşmesine ilişkindi. Keyfilikler zincirine bir yenisi daha eklenmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının böyle bir yetkisi yoktur.

Yapılan işlem şu olmalıdır, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı durumu genel merkeze bildirir, gereğini partinin yapması beklenir. Şimdiye kadar böyle bir uygulama olmamıştır. Bu bir ilktir. Bu da, apaçık bir siyasi operasyondur.

Sayın Yüksekdağ’ın bu şekilde hedef alınması tesadüf değildir. HDP’ye yönelik siyasi darbe planının önemli bir unsurudur. Suruç Katliamı'nda başlayan süreçten bağımsız değildir. Suruç Katliamının amacı, HDP fikrinin dinamitlenmesi idi. HDP’nin güçlü aktör olması fikrine karşı bir operasyondu. Ankara Barış Mitingi Katliamı da aynı amaçla gerçekleştirilmişti. Halkların ve farklı çevrelerin özellikle Kürt halkıyla buluşmasına karşı yapılmış bir saldırıydı.

YÜKSEKDAĞ'I HEDEF ALMAK HDP FİKRİNİ YOK ETMEKLE EŞDEĞER

Yüksekdağ sadece bir eş genel başkan değildir. HDP fikrini cisimleştiren bir simgedir. Çok güçlü bir bileşenin, en önemli unsurlarından biridir. Bu nedenle özel olarak Yüksekdağ’ın hedef alındığını söyleyebiliriz. Yüksekdağ’ı hedef almak, HDP fikrini yok etmek gibi bir amaçla eşdeğerdir. Yüksekdağ’ın hedef alınması özel bir niyetin göstergesidir.

HDP tüm saldırılara birliğini koruyarak direnmektedir. HDP içindeki tüm farklılıklar bizim direnişimizin asıl kaynağı haline gelmiştir. Bizi var eden farklılıklarımız olmuştur. İktidar bu birlikteliği sarsmak istemiştir ama eşbaşkanlar, milletvekilleri, üyeler zindanlara atılmasına rağmen HDP birliğinde hiçbir sarsılma yaşamamıştır. Tam tersine birliğimiz güçlenmiştir.

Yüksekdağ iktidar tarafından atanmış değildir, halkın iradesiyle seçilmiştir. Onun vekilliğini halktan başka kimse alamaz. Parti üyeliği ve eş genel başkanlığının düşürülmesi de halk iradesinin gaspıdır. Bu gaspı tanımıyoruz. Figen Yüksekdağ bizim milletvekilimizdir, Figen Yüksekdağ bizim eş genel başkanımızdır.

KONGRE GİBİ BİR GÜNDEMİMİZ YOK

Bu işlem 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne, kadınlar gününün kutlandığı bir haftaya denk. Kadın iradesinin yükseldiği bir döneme getirilmesi de tesadüf değil. Çünkü Yüksekdağ kadın mücadelesini temsil eden önemli bir isimdir. Bu saldırı aynı zamanda kadın mücadelesine yönelik bir saldırıdır. İktidarın en tehlikeli icraatı da budur. Kadın mücadelesine saldırı, sonun hızlanması anlamına gelir. Kadınlara saldıranlar tarihin çöplüğüne gömülmüştür.

Süreç siyasi bir merkezden yönetiliyor. Bu operasyonun merkezi de Cumhurbaşkanlığıdır. Bu operasyona karşı ne Meclis’te ne başka kurumlarda itiraz ortaya çıkmadı. Belki Avrupa’ya karşı göz boyama amacıyla bazı işlemler başlatabilirler.

Tekrar ediyoruz; Figen Yüksekdağ milletvekilimiz, eş genel başkanımızdır. Bu işlemlerin hiçbir meşruluğu, geçerliliği yoktur. Kongreye gitme, yeni bir eşbaşkan belirleme gibi bir gündemimiz yoktur.