HDP Grupbaşkanvekili Fatma Kurtulan yeni yasama yılına ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurtulan yerel seçimlere ilişkin de konuştu.

Gazetecilerin  CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un yerel seçimlerde hem HDP hem de İyi Parti ile ittifaka gidilebileceği sözlerinin hatırlatması üzerine Kurtulan, "Doğru ittifaklar ve güçlü adaylarla yerel seçimlere hazırlanacağımızı ifade ettik. Tüm demokrasi güçleri ile yaptığımız bir dizi toplantıda şunu söyledik ve şu sonuca vardık. Yerel halkımız, örgütlerimiz, tüm demokrasi güçleri, temel olarak kadın örgütleri bizim doğal müttefiklerimiz ve ortaklarımızdır. Dolayısıyla yapacağımız tartışmalar sonucu, doğru adaylar ve doğru ittifaklarla yerel seçimlere yükleneceğimizi söylemek isterim" dedi.

Kurtulan'ın açıklamasından satır başları şöyle:

HDP olarak, ülkemizin içinde bulunduğu yönetememe durumunun barış yolunun tıkalı olmasından kaynaklandığını hep söyledik. Ne yazık ki bu yasama yılının ilk gününde de Çarşamba günü savaş tezkeresi ile karşılaşacağız. Türkiye’nin barışa dair, çözüme dair, demokratikleşmeye dair barış projesinin olmadığı görülüyor.

Bu, ‘ülkenin beka sorunu var’ diyerek kitlesini yanında, sağında ve solunda tutma çabası ve baskıcı politikaları sürdürme olarak  kendini gösteriyor. Savunma harcamaları ülkemizin belini kıran harcamalar olarak görülebilir. Bu harcamaları krizin tetikleyici gücü olarak görmek mümkün. Bir demokrasi krizi var ülkemizde, bunu hep söyledik. Kuvvetler ayrılığının olmaması, bunun bertaraf edilmesi, yargının iktidarın sopası haline getirilmesi, demokrasiyi darbeleyen bir durumdur. Ağır aksak işleyen 12 Eylül Anayasası bile bugün ihlal ediliyor. Bir darbe girişimi oldu, OHAL oldu, onunla birlikte bir çok alanda hak ihlalleri yaşandı. Ülkemiz şuan bir cezaevine dönüştü. Bu gidişata itiraz eden, “bu durumu kabullenmiyorum, geçit vermek istemiyorum” diyen herkesin cezaevine girdiği bir dönemi yaşıyoruz. 

TÜRKİYE ORTA DOĞU'DA KANLI BİR KUMAR OYNUYOR

Dış politikada da krizi yaşıyoruz. Özellikle Orta Doğu politikasında Türkiye’nin bir kanlı kumar olduğunu söylemek mümkün. DAİŞ ile girdiği ilişkiler, oradaki Kürt halkının bir sistem kurup halklar ile yaşama talebini baskılamaya yönelik AKP politikası, ülkemizi Orta Doğu krizine sürüklüyor. Dış politika ve Orta Doğu’da bunları yaşarken, Avrupa Birliği özellikle Almanya ile yapılan görüşmelerin yapılması her ne kadar Kopenhag kriterlerine yaklaşımmış gibi görülüyorsa da Kürdü pazarlama, anti demokratik uygulamalara zemin sunma, içinde bulunulan krizi gölgeleme, arayışıdır. Bu görüşmeleri HDP olarak asla, AB uyum yasaları ile yakınlaşma olarak görmüyoruz. Tam tersine ülkemizin içinde bulunduğu krizi büyütmeye yöneliktir.  

Cumhurbaşkanının Almanya’daki anıtı ziyaret etmesi çok tezat bir durum. Cumartesi Annelerine hükümetin yaklaşımını hep birlikte gördük. Evlatlarının kemiklerini yıllardır soluksuzca arayan annelerin bu insani, vicdani talebinin AKP-MHP ortaklığı ile bastırılması, annelerin yerlerde sürüklenmesi kabul edilecek bir durum değil. Bu riyakarlığın bilinmesi ve herkesin bunu haykırması gerekiyor. AKP döneminde de kayıpların olduğunu, insanların gömülme hakkının ellerinden alındığını biliyoruz. Sur’da ve Cizre’de bodrumlarda hala evlatlarının kemiklerine ulaşmayan anneler var. Bunu ele aldığımızda Erdoğan’ın Berlin’deki anıt ziyareti riyakarlıktan öte bir şey değildir.

TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİK ANAYASAYA İHTİYACI VAR

Türkiye’nin güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme kesinlikle ihtiyacı var. Her ne kadar yeni hükümet sistemine dayalı kanun yapım süreçleri ve Meclis'in işlevinin olmadığı argümanı güçlenmiş olsa da Meclis'in demokrasinin geliştirilme yeri olduğunu görmek durumundayız. Tam da Erdoğan’ın yaratmak istediği bu algıya karşı  mücadelemizi yükseltmek zorundayız. Demokrasi mücadelesini bütün grubumuzla birlikte güçlendirme, sokağın sesini talebi ve önceliklerini bize oy veren halkın mücadelesini ve önceliklerini de buraya taşıma kararlılığı içinde olduğumuzu söylemek isterim. Yapılması gereken güçlendirilmiş parlamenter sistem ve demokratik anayasadır, bu ülkenin en acil ihtiyacıdır. Meclis, herkesi kapsayan bir demokratik anayasayı hedeflemelidir. Kuvvetler ayrılığını tesis edilmeli ve yargı bağımlılıktan kurtarmalıdır. Bir an önce haksız yere cezaevinde tutulan seçilmişlerimiz başta olmak üzere muhalif tutuklular serbest bırakılmalıdır. 

FETÖ savcıları kaçarken, adeta AKP’ye şunu söylediler: “Biz kaçıyoruz iddianamelerimiz size teslimdir.”  Onlarda bu iddianamelere bağlı olarak ceza vermeye devam ediyorlar. 

Barış yolunun yeniden tesis edilmesi gerekiyor. İmralı görüşmelerinin kesilmesi ve tecrit ile birlikte bu baş aşağı gidişin başladığını görüyoruz. Nasıl ki orada tecrit katmerleşti, abluka ile birlikte avukat ve aile görüşleri engellendi ve nasıl ki İmralı’nın sesi kısıldı, işte herkesin sesi kısıldı. AKP şimdi kendisi dışında herkesin sesini kısıyor. Savaş politikalarını terk etmek lazım. Barış ve demokrasiye dair adımları hep birlikte buradan tesis etmek için mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor. 

KRİZİN NEDENİ SAVAŞ POLİTİKALARI

Ekonomik krizin de mülteci krizi, insanlık krizi, demokrasi krizi ve birçok krizin de nedeni savaş politikalarıdır. Yeni dönemde savaş tezkeresi yerine demokrasi paketi ile, insanların önüne çıkmamız lazım. 

Soru: CHP Genel Başkanı yerel seçimlerde hem HDP hem de İyi Parti ile ittifaka gidilebileceğini söylemişti.  

Biz şunu söylemiştik yerel seçimlere dair. Kayyum atanan bütün belediyelerimizi öncekinden daha güçlü bir şekilde halka teslim etmeyi hedefleyen ve az bir fark ile kaybettiğimiz belediyeleri nasıl kazanacağımıza yönelik perspektif ile hazırlanacağız. Doğru ittifaklar ve güçlü adaylarla yerel seçimlere hazırlanacağımızı ifade ettik. Tüm demokrasi güçleri ile yaptığımız bir dizi toplantıda şunu söyledik ve şu sonuca vardık. Yerel halkımız, örgütlerimiz, tüm demokrasi güçleri, temel olarak kadın örgütleri bizim doğal müttefiklerimiz ve ortaklarımızdır. Dolayısıyla yapacağımız tartışmalar sonucu, doğru adaylar ve doğru ittifaklarla yerel seçimlere yükleneceğimizi söylemek isterim.