Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ayhan Bilgen, HDP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bilgen'in 'Cerablus operasyonu', 'adli yıl açılışı' ve 'belediyelere kayyum kararnamesi' konularındaki açıklamalarından satır başları şöyle:

'CERABLUS OPERASYONU'

“Bir operasyon devam ediyor. Bu operasyon her ne kadar Cerablus’la başlamış olsa da, ne kadar süreceği, somut olarak neyi hedeflediği konusunda kaygı duyulmaya değer bir muğlaklığın olduğu bir operasyondur. Birilerinin bayramı Cerablus’ta geçirme hevesinin bedeli, bu ülkenin yoksul çocuklarının ailelerinin de bayramı yas içerisinde, gözyaşıyla geçirmesine sebep olacak. O açıdan, maceracı siyasetten ve Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek yaklaşımlardan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor.

“OPERASYONUN AYRINTILARINA İLİŞKİN CİDDİ BİR MUAMMA VAR”

“Operasyonun ayrıntılarına ilişkin ciddi bir muamma var. Cerablus 17 aydır IŞİD kontrolünde. Türkiye Cerabus’a girdiğinde ne kadarlık bir IŞİD kuvveti vardı? Nasıl çatışmalar oldu? Cerablus’u ne kadar IŞİD üyesi koruyordu? Cerablus halkına zulüm yapan sadece 7 IŞİD’li ise, şimdiye kadar neyi bekledik sorusunu sormamız gerekiyor. Görünen o ki, mesele Cerablus’u IŞİD’den almak değil. IŞİD’in bölgede tutma ihtimali zayıfladıkça, IŞİD’in kontrolünden çıkacak yerler Demokratik Suriye Güçleri’nin kontrolüne girmesin diye bir telaşla, operasyon içinde operasyon denilebilecek bir tutumla karşı karşıyayız.

“Bu operasyonda El Nusra’nın yeri neresidir? El Nusra IŞİD’den ne kadar farklıdır? ÖSO, Suriye’de savaşın başladığı yıllardaki ÖSO mudur, yoksa adı ÖSO olan ama içinde El Nusra’dan, Ahrar-uş Şam’dan ya da IŞİD’den çok da farkı olmayan, sivilleri hedef alan, katliam yapmış olan yapılar var mıdır? Eğer bunlar TSK’nin müttefikleriyse, galiba Türkiye kamuoyuna açıklanması gereken çok önemli nokta var.

“IŞİD NEDEN TEPKİ VERMEDİ?”

“Kilis’e sürekli roket atan IŞİD’in Cerablus’ta neden tepki vermediği elbette önemli bir soru ama bir başka önemli soru da, Demokratik Suriye Güçleri’nin Türkiye’yi nasıl tehdit ettiği, Türkiye için nasıl bir tehdit oluşturduğu sorusudur. Bu konuda hamaset içeren mesajlar vermek yerine, Türkiye’ye yönelik ifade ettiği tehdidin ne olduğuna dair net açıklamaların yapılması gerekiyor.

“PYD siyasi olarak, YPG askeri olarak Türkiye’yi hedef alan, gelecekte de Türkiye’yi hedef alabilecek bir yaklaşım içerisindeyse, bunu bilmek toplumun hakkıdır. Ancak böyle bir şey yokken, aksine Türkiye ile ittifak yapmak beklentisi varken, Türkiye kendisine düşman üretme yolunu tercih etmişse, bu tutum Suriye’nin barış ve huzura kavuşmasını geciktirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

'ADLİ YIL AÇILIŞI'

“Adli yıl açılışı tartışma konusu oldu. Elbette yargı şimdiye kadar hiçbir zaman bağımsız olmadı ne yazık ki. Daha önce de yargı mensupları farklı platformlarda brifinglere çağrılıyorlardı. O brifingler yargı bağımsızlığına yönelik tehdit oluşturuyordu. Herkes de bu konuda tepkisini ortaya koyuyordu.

“Şimdi brifingi veren makam değiştiğinde, yargı bağımsızlığı açısından yaptığımız eleştiriler ortadan kalkmış olmuyor. Özellikle Yargıtay Başkanı’nın eleştirileri anlamakta zorlanmasını biz gayet iyi anlıyoruz.

“Yargı bağımsızlığını tehdit eden şey nedir, bir açıklama yapsın, biz de bilelim ve yaklaşımımızı yeniden değerlendirelim. Birlikte çay toplamak yargı bağımsızlığını tehdit etmiyor, yürütmenin ev sahipliğinde adli yıl açılışı yapmak yargı bağımsızlığını tehdit etmiyor, doğrudan doğruya en yüksek yargı organının kararlarını tanımamak yargı bağımsızlığını tehdit etmiyor, yargıya talimat vermek yargı bağımsızlığını tehdit etmiyorsa, yargı bağımsızlığını tehdit eden nedir?

'BELEDİYELERE KAYYUM KARARNAMESİ'

“Meclis kapanırken bir politik akılla değil, belki teknik nedenlerle askıya alınan belediyelere kayyum ve illerin ilçe yapılması konusunun Kanun Hükmünde Kararname ile gündeme alınıyor olması aslında yasaya dönük bir hiledir. Yargıtay Başkanı’nın bu açık kanun hilesini de kendisine dert edinmesi ve buna ilişkin bir mesaj vermesi gerekiyor.

“İki ilin ilçe yapılmasına ilişkin yasadan, kamuoyunun net tavrıyla vazgeçilmiş olması sevindiriciydi. Biz bunu bir ortak akla saygı olarak görmek, böyle yorumlamak isterdik. Ancak şimdi bilgilere baktığımızda, o gün Meclis’ten yasayla geçirilmeyen düzenlemenin şimdi KHK ile gündemleştirilmesi riskiyle karşı karşıyayız. Belediyelere kayyum ile ilgili düzenleme yasayla getirilmiş olsaydı bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürmek ve Hükümet’i tedirgin edebilecek bir durumla karşı karşıya kalabilecektik.

“Şimdi, OHAL ile hiçbir ilgisi olmadığı halde, ki KHK’lerin doğrudan OHAL ile ilgili hazırlanması gerekiyor, belediyelere kayyum atanmasının bir oldu bittiyle gündeme yeniden taşınma ihtimali bizde ciddi kaygı uyandırıyor.”

(Demokrat Haber)