Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye’deki sorunlara dair çözüm önerilerini toplumla paylaşmak, öneri ve eleştirileri almak için 8 Şubat'ta "Adalet" kampanyası başlatacağını duyurdu.

Kampanya öncesi 1 Şubat'tan itibaren muhalefet partilerini ziyaret edecek olan HDP, görüşmelerde ekonomik kriz, demokrasi ve adalet konuşmalarında görüş alışverişinde bulunacak.

Kampanya, 8 Şubat'ta Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın katılımıyla düzenlenecek etkinlikle başlayacak.

HDP'nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, kampanyanın detaylarını Mezopotamya Ajansından Berivan Altan'a anlattı.

"PARTİNİN KAPATILMASI BİZE BİR ŞEY KAYBETTİRMEZ, AKSİNE HÜKÜMETİN İTİBARINI ZEDELER"

HDP'nin kapatılmasına yönelik tartışmalara ilişkin soruya "Partinin fiziki kapatılması, isminin, tabelasının değiştirilmesi bize bir şey kaybettirmez. Aksine hükümetin demokrasi konusunda uluslararası alanda itibarını zedeler. Biz yeni baştan kaldığımız yerden mevcut tabanımızla devam ediyoruz" yanıtını veren Bakırhan, bu durumların kendilerini güçlendirdiğini söyledi.

Bakırhan, "Bugüne kadar her kapatmadan sonra büyüyerek, güçlenerek, yeniden siyaset sahnesine çıktık. Kürt meselesi, partileri kapatmalar son bulmuyor" dedi.

"HDP DEMOKRATİK ZEMİN KANALLARINI AÇMAYA YÖNELEN BİR PARTİDİR"

Bakırhan, HDP'nin Diyarbakır il binası önündeki eyleme dair soruya ise "HDP insanları dağa çıkaran bir parti değil. HDP, tam tersine Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün bir sonucu olarak ortaya çıkan dağı demokratik zemine dahil etme, demokratik zemin kanallarını açmaya yönelen bir partidir" yanıtını verdi.

"Bizimle siyaseten mücadele, rekabet edemeyenler, tüm baskılara rağmen mevcut gücümüzü koruduğumuzu görenler, bu ve benzeri yol ve yöntemlerle partimizi lekelemeye, karalamaya çalışıyorlar. Bu da boşa çıkacaktır" diyen Bakırhan, iktidarın yönetememe durumunu Kürt sopasıyla ötelemeye çalıştığını ifade etti.

"BU ÜLKE RESİMLERDEN, SİYASİ AKTÖRLERDEN KORKMAMALI"

Esenyurt İlçe Örgütüne yapılan polis baskınında binada bulunan Abdullah Öcalan’ın posterleri üzerinden yürütülen tartışmaya dair soruya da Bakırhan şu yanıtı verdi:

"Çaresizlik, yönetenleri suni gündemler oluşturmaya itiyor. Daha yakın zamanda İmralı’da masayı kuran, resimleri çeken, kamuoyuna dağıtan devletin kendisiydi. Geçmişte, PKK Lideri Öcalan’ın demokrasi meselesinde tutarlı olduğunu, demokrasi meselesi konusundaki inancının Türkiye’nin geleceğine katkı sunacağını söyleyen hükümet yetkilileriydi, AKP’nin yöneticileriydi. PKK Lideri Öcalan’ın resimlerini biz 20 yıldır görmemiştik, onların çektiği resimlerle biz saçlarının kırlaştığını, hatta dinamikliğini koruduğunu gördük. Resimleri servis edenler, bugün o resimleri kıyamet olarak görüyorlar. Bunu parti kapatma aracı olarak değerlendiriyorlar. Bu ülke resimlerden, Kürt siyasi aktörlerden, tartışmadan korkmamalı. Bu ülke demokrasiye katkı sunacak resme de aktöre de saygı duyup tartışmalı, karşılaşmalı, yüzleşmeli."

Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve hak ihlallerinin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde başlatılan ve 60 günden fazladır süren açlık grevine de değinen Bakırhan, "Demokrasi olmadığı, insanlar kendini ifade edemediği için bedenini açlık grevine yatırıyorlar. Önemsemek gerekiyor. Bunu önlemenin yolu toplumsal duyarlılık ve toplumsal mücadeledir" dedi.

Bakırhan, bu konuda bir komisyon oluşturduklarını belirterek "Hem ailelerle hem de cezaevinde açlık grevindeki insanlarla bir diyalog ortamı kurulmaya çalışılıyor. Umarım, kötü sonuçlara yol açabilecek ileriki evrelere taşınmaz. Bu konuda hükümet duyarsız" ifadelerini kullandı.

KAMPANYANIN KAPSAMI

Bakırhan, 8 Şubat'ta başlatacakları kampanyanın kapsamını ise söyle aktardı:

"Türkiye’deki sorunlara dair çözüm önerilerini toplumla paylaşmak, öneri ve eleştirilerini almak için ‘adalet’ kampanyası düzenliyoruz. Bu kampanya ile her anlamda adalete ihtiyacı olan yoksullara, işsizlere, emekçilere, kadınlara ulaşmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda Kürt meselesinin çözümüne dair de politikalarımızı Türkiye toplumuna götüreceğiz. Bu konu da Edirne’den Kars’a kadar her yeri gezmeyi, tartışmayı, düşünmeyi, tüm sorun alanlarının muhataplarıyla yüz yüze gelmeyi, onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu, onların mücadelesinin başarıya ulaşmasında temel meselenin Kürt meselesinin çözümünde olduğunu ortaya koyacağız. Biz, sorun yaşayanlar, işsizler, antidemokratik uygulamalara maruz kalanlar olarak bir araya gelmediğimiz, ortak mücadele etmediğimiz müddetçe, mevcut gerici, ırkçı karışımı bu iktidarla çok yaşayacağız. Bunu anlatmak gerekiyor. Bu yüzden parti olarak bu kampanya ile birlikte sahaya daha fazla inerek, Türkiye toplumuyla ve toplumsal kesimlerle daha fazla buluşmaya çalışacak."