Referandum sürecinde yıkılmış şehirlerde yaşanan göçün çok önemli oranda olduğunu ve sonucu etkileyebileceğini dile getiren siyasetçi Hasip Kaplan, “Şırnak’ın 4’te 3’ü yerle bir edilmiş. Yüksek Seçim Kurulu’nun buna bir çözüm bulması gerekir” dedi. 

16 Nisan’da 18 maddelik Anayasa değişiklik paketinin oylanacağı referanduma eşit koşullarda gidilmediğini söyleyen Diyalog Grubu üyesi ve Şırnak eski Milletvekili Hasip Kaplan, her şeye rağmen “Hayır” oylarının ön plana çıkacağını ifade etti. 

Referandumun eşit koşullarda yapılamayacağını başından itibaren gördüklerini ve iktidar partisinin devletin olanakları, parası ile çalışma yürüttüğünü savunan Kaplan, “Hayır” diyen muhalefete “terörist” diyerek baskı uyguladığını söyledi. OHAL koşullarının da süreci olumsuz etkilediğini dile getiren Kaplan, “OHAL koşullarında eşit bir yarış söz konusu olamaz. Çünkü OHAL yetkilerini kullanan bir iktidar var. Bir Kanun Hükmünde Kararname ile akademisyenlerin görevlerine son verebiliyorlar. Propaganda ile eşitsiz bir durum var. Zaten tüm muhalif basın içeride, susturulmuş, televizyon ve radyoların mal varlıklarına el konulmuş. Bütün bunları dikkate aldığımız zaman eşit koşullar yok” dedi. 

‘GÖÇ ORANI REFERANDUMU ETKİLER’

Kürt kentlerinde geçtiğimiz yıl ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde kentlerde büyük oranda tahribat yaşandığını vurgulayan Kaplan şunları dile getirdi: “Bir de özele geldiğimiz zaman burada Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, İdil’de, Yüksekova’da gerçekten vahim bir durum var. Yapılan tespitlere göre 650 bin şehir göçü var. Bu yüzde 2’ye tekabül ediyor. Bu rakam ise referandumu ciddi oranda etkiler. Şırnak’ın 4’te 3’ü yerle bir edilmiş. Oradaki seçmen oyunu nasıl kullanacak? Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) buna bir çözüm bulması gerekir.”

Tüm baskılara rağmen “Hayır” oylarının yüksek çıkacağına inandığını belirten Kaplan, “Referanduma ilişkin kaygılar var. Oy kullanırken, çalışma yürütürken engellemeler, tutuklamalar, baskılar olacak ancak vatandaşın iradesini değiştirmeye yetmeyecek. Ne kadar baskı uygularlarsa uygulasınlar kaybetmişlerdir. 1990’larda kaybetmiş siyasi partiler gibilerdir” dedi. 

‘HERKES KENDİ TAVRINI ORTAYA KOYACAK ‘HAYIR’ DİYECEKTİR’

Kampanya sürecinde “Hayır” diyecek partiler ile her bir yurttaşa ayrı ayrı sorumluluklar düştüğüne belirten Kaplan, “Burada siyasi partiler, birebir evlere giderek, düğününe, taziyesine giderek başarabilir. Herkes bir oya 1 oy eklediğinde başarıya ulaşacağına inanıyorum. Sandık güvenliği için partilerin müşahit görevlendirmelerinin iyi yapılması gerekir. Yine ‘Oy ve ötesi’ var onları da CHP ve HDP gibi partilerin onları sandığa görevlendirmeleri lazım. Baktığımız zaman tüm bölgede tüm sivil toplum örgütleri içeriye alınmış kapatılmış, görev alacak siyasiler tutuklanmış durumda. Çok zor bir durum ama bu zor durumları ilk kez yaşamıyor, ilk kez görmüyoruz. Bunu aşacak yöntemleri partiler bulmaya başladılar. Şehirlere, köylere giderek toplantılar yapıyorlar ve halka birebir iletişim kurmaya çalışıyorlar. Sosyal medya metropollerde son derece etkili. Hayat devam ediyor, kahvede, sokakta, işyerinde, her yerde. İnsanlar bir birine soruyor o zaman insanlar kendi tavrını oraya koyacak ve ‘Hayır’ diyecektir” dedi. 

Kaplan, AK Parti iktidarının, “Evet” çalışmasında verdiği istikrar, savaşın sonlanması söylemlerine kimsenin inanmadığını savunarak, “AK Parti’nin yalanlarına artık kimse kanmıyor. Bunlar ile ne barış ne demokrasi ne istikrar gelir. Bunlar parti devleti olup tüm gücü kendi ve yandaşları ile tek kişiye almak istiyorlar. Milletin kendi kaderini oylayacağı bir referandum sürecindeyiz. Herkes düşünecek, düşünecek oyunu verecek. Sonra ağlamayacak bu kadar basit” diye ifade etti. 

KAYNAK: DİHABER