KIŞANAK: DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ!

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Başbakan Erdoğan’ın cebinde binlerce kişilik bir siyasi infaz listesinin bulunduğunu belirterek, “10 bin kişiyi de gözaltına alsanız biz sizin önünüzde diz çökmeyeceğiz” dedi.

Grup toplantısında konuşan BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, 1 Ekim'e kadar sürdürdükleri boykotun "Türkiye’nin rayından çıkmakta olduğunu herkese göstermek için" yapıldığını söyledi.

KCK adı altında Kürt siyaseti tasfiye etmeye yönelik sürdürülen operasyonlara dikkat çeken Kışanak, "Bu sabah kalktığımızda yine bir siyasi soykırımla karşı karşıya kaldık. Partimizin eski ve yeni yöneticileri şu an gözaltında. AKP polisi Kürt avına çıkmış durumda" dedi.

Erdoğan'ın Çiller’leştiğini belirten Kışanak, "Bir zamanlar Tansu Çiller’in cebinde 100 kişilik bir infaz listesi vardı. Erdoğan’ın cebinde de binlerce kişilik bir siyasi infaz listesi var" dedi.

Seyit Rıza'nın 'Ben sizin hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da size dert olsun' sözlerini hatırlatan Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü: "10 bin kişiyi de gözaltına alsanız biz sizin önünüzde diz çökmeyeceğiz. Şimdiye kadar 5 bin yönetici ve çalışanımız gözaltına alındı. Erdoğan çıkıp listesini açıklasın, en önce de BDP/Blok milletvekillerini tutuklasın. Seçmenlerimizi tehdit etmesin."

Başbakan Erdoğan’ın seçimlerde aldığı yenilgi yüzünden BDP’li belediyeleri hedef aldığını belirten Kışanak, Çatışma sürerken sivil ve demokratik bir anayasa yapılamayacağını kaydederek, "Demokratik bir anayasanın teminatı BDP ve Blok’tur. Meclis açılır açılmaz savaş kararı almak anayasa sürecini sabote etmektir" diye konuştu.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın iki aydır kimseyle görüştürülmediğine dikkat çeken Kışanak, "Başbakan ‘Gerekirse Öcalan’la yeniden görüşürüz’ diyor. Sayın Başbakan, ne zaman gerekecek? Daha kaç gencin ölmesi, kaç ananın ağlaması gerekiyor? Biz senin keyfini beklemek istemiyoruz" dedi. Kışanak, Kürt sorununun çözümü için 8 Ekim Cuma günü Türkiye’nin dört bir yanından Gemlik’e yürüyeceklerini de belirterek, "Bu yürüyüş müzakerenin önünü açmak için önemli bir adım olacak" diye konuştu.

DEMİRTAŞ: KCK BUYSA GENEL BAŞKANI BEN OLUYORUM

BDP'ye yönelik yapılan baskınlarda yüzden fazla kişinin gözaltına alınmasına tepki gösteren BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, son KCK operasyonunda gözaltına alınanların BDP'li olduğunu belirterek, "Eğer KCK buysa genel başkanı ben oluyorum" dedi.

BDP Eşbaşkanı Demirtaş partisinin grup toplantısı sonrası partilerine yönelik birçok ilde yapılan gözaltı ve operasyonlara tepki gösterdi.

Başbakanın siyasi tavrının şu anki ortamı, Anayasa tartışmaları ve uzlaşma arayışlarına güç verme ötesinde işi zora sokarak yokuşa götürme ve uzlaşma zeminlerini tahrip etmeye yönelik bir anlayış olduğunu belirten Demirtaş, bu anlayıştan kaygı duyduklarını söyledi.

Başbakan'ın her gün talimatlar yağdırarak partilerinin hedef gösterildiğini kaydeden Demirtaş, "Her gün arkadaşlarımız tutuklanıyor. KCK operasyonları adı altında PM üyelerimiz, belediye yöneticilerimiz, parti çalışanları tutuklanıyor. Eğer KCK buysa KCK'nın genel başkanı ben oluyorum. Çünkü tutukladıklarının tamamı BDP'li arkadaşlarımız. Böyle bir ortamda olgun, uzlaşmacı ve çözüme dayalı tartışmalar yürütebilir miyiz, kendi içimizde tartışıyoruz. Umut ediyorum ki, Türkiye büyük siyasi krizler yaşamadan kendi anayasasını cesaretle tartışacak ortamı yakalar. Ama Başbakan buna söylemi ve pratiğiyle katkı sunmuyor" dedi.

GÖZALTINA ALINANLARLA KCK'NİN İLİŞKİSİ YOK

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı bugün Diyarbakır ve İstanbul merkezli gerçekleştirilen gözaltı dalgasına sert tepki gösterdi.

Operasyonların amacını esas olarak Kürt halkını siyasetsiz bırakma, sindirme ve köle bir statüyü kabul ettirme olarak nitelendiren KCK açıklamasında “Bu insanların birer KCK ilişkisi oldukları iddiası, AKP ve Gülen Cemaati’nin büyük bir yalanı, onlara bağlı polisin uydurduğu safsatadan başka bir şey değildir” denildi.

Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “KCK adı altında tutuklanan Kürt siyasetçilerinin KCK yapılanması ile hiçbir ilişkileri yoktur. Bunun hiçbir belgesini ortaya koyamazlar. Çünkü böyle bir şey yoktur. Tamamen Kürt halkını ve siyasetini teslim almaya, boyun eğdirmeye dönük sömürgeciliğin bayat bir uydurmasıdır. Her türlü hukuk normlarını ayaklar altına alan doğrudan yapılmış bir saldırı ve zulüm siyasetidir.”

ÖCALAN'A TECRİT

Abdullah Öcalan'a yönelik tecrite de dikkat çekilen açıklamada, Tayyip Erdoğan'ın Öcalan ile devlet arasındaki görüşmeler sonucu oluşturulan protokollerin varlığını inkar etmesine de değinildi

KCK açıklamasında “Önder Apo’nun kaleme aldığı ve hareketimizin de kısa bazı eklemeler yaparak kabul ettiği Kürt sorununun barışçıl demokratik çözüm esaslarını belirleyen ve 3 başlık altında toplanan protokollerin hazırlandığı ve hükümete sunulduğu bir gerçektir. Ama bu protokoller Başbakan tarafından cevapsız bırakılmış, bunun ardından ise baskı ve şiddet yöntemi devreye konulmuştur. Bu protokollerin Başbakan tarafından imzalanmadığı doğrudur, ancak görüşmelerin bir sonucu olarak protokollerin ortaya çıktığı inkar edilemez. Buna rağmen protokollerin varlığının bir yalan olduğunu söylemenin kendisi bir yalandır” denildi.

VAKIF İDDİALARI TEMELSİZ

Erdoğan'ın Alman vakıflarına yönelik açıklamaları konusuna da dikkat çeken KCK açıklamaları şu şekilde değerlendirdi: “Kendi karşıtlarını etkisiz kılmak için her türlü yöntemi kullanma alışkanlığına sahip olan Başbakan Erdoğan, CHP ve BDP belediyelerinin kredi anlaşması yaptığı bir Alman vakfının hareketimize de fon aktardığı imasında bulunmuştur. Bu, tamamen doğru olmayan bir çarpıtma ve yalandır. Bırakalım böyle bir yardımı, Alman devletinin Avrupa’daki Kürtler arasında hareketimizin yardım toplamasını engellemek için Türk sömürgeci pratiklerini aratan cinsten uygulamalarda bulunduğunu herkes bilmektedir. Bu nedenle Başbakan’ın bu konudaki iddiaları temelsiz ve gerçeğe dayanmamaktadır.”