Financial Times gazetesi, Soma katliamı ve sonrasında yaşananları masaya yatırıp, ‘kutuplaştırmanın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın içgüdülerinde olduğunu’ savundu. Hayatını kaybeden madencilerden ‘siyah kuğu’lar diye söz edilen David Gardner imzalı makalenin öne çıkan kısımları şöyle:

‘YARIŞI KENDİ KENDİNE KAYBEDİYOR’

(…)Başbakan, bu konuşmasından dakikalar sonra 'Hükümet istifa' sloganı atan protestocuların ortasında kalıp süpermarkete sığınmak zorunda.

Aniden parlayan siyasetçilerin en dikkat çekicisi olan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’deki yerel seçimlerde elde ettiği zaferden sonraki haftalarda ve ağustosta kazanmayı umduğu cumhurbaşkanlığı seçimlerin öncesinde, siyah kuğuların tehdidi altında görünüyor; Erdoğan, onlara her zamankinden de büyük bir öfke patlamasıyla karşılık verdi. Türkiye Başbakanı, yarışı kendi kendisine kaybettiriyor gibi görünüyor.

‘LİDERLERİN YAPMASI GEREKENİ YAPMADI’

Erdoğan’ın Soma’daki kömür madeninde çıkan ve 301 işçinin ölümüne yol açan ölümcül yangına verdiği tepkiyle yarattığı manzara, zaten acı bir biçimde kutuplaşmış ülkede yeni bir öfke dalgasına yol açtı. Soma gibi bir trajedi, ülkeyi biraraya getirme, birlik sağlama zamanıydı. Liderler bunu yapar ve özellikle de müstakbel bir cumhurbaşkanı böyle yapmalıydı. Erdoğan ve çevresindekilerse inanması güç şeyler yaptı.

‘PROTESTOLAR GEZİ’Yİ HATIRLATTI’

Erdoğan önce facianın ‘olağan’ olduğunu söyledi. Ardından, yas tutan öfkeli Somalıların protestolarıyla karşılaşınca bir süpermarkete sığınmadan önce onlara ‘ahlaksız’ dedi; burada Erdoğan’ın bir adama saldırdığı görüntüler çıktı, ki o kişi sonradan Erdoğan’ın kendisine tokat attığını kabul etti. Bu sırada Başbakan’ın müşavirlerinden Yusuf Yerkel’in de iki güvenlik görevlisi tarafından yerde tutulan bir protestocuyu tekmelerden görüntülendi.

Türkiye’nin diğer yerlerinde patlak veren protestolar, Erdoğan açısından tehlikeli bir biçimde, geçen yılki Taksim Meydanı isyanını hatırlatacak nitelikteydi; protestolarda, hükümet ve önceden devlet malı olan bu madeni sattığı şirkete yönelik ihmal suçlamaları yükseliyordu. Muhalefetin sunduğu Soma önergesinin AKP tarafından sadece üç hafta önce reddedildiği haberleri öfkeyi alevlendirdi.

‘ERDOĞAN’A GÖRE YAPTIKLARINDA PARADOKS YOK’

Türkiyeliler, dört gün önce de Erdoğan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına verdiği tepkiye şahit olmuştu. Feyzioğlu hükümetin basın ve toplanma özgürlüğünü çiğnemesini, yargının altını oymasını ve istihbarat servisini güçlendirmesini eleştirirken, Başbakan sözünü kesti, ‘edepsizlik’ ifadesini kullanıp salonu terk etti.

Burada bir ‘paradoks’ var gibi görünüyor. Fakat Erdoğan’ın durduğu yerden bakıldığında bir çelişki yok. Erdoğan Türkiye’ye değil, neo-İslamcı partisinin kimlik ve servet kazandırdığı, Anadolu’nun dindar muhafazakâr kalbine sesleniyor. Erdoğan’ın içgüdülerinde kutuplaştırmak var ve 2002′den beri elde ettiği sekiz seçim zaferinin ardından hiç kimse onun işe yaramadığına inandıramaz.

‘DESTEKÇİLERİ O FOTOĞRAFLARI GÖRMEDİ’

Soma’daki tekmeleme olayı İstanbul ve Ankara’daki Twitter kullanıcıları için maden trajedisinin siyasi açıdan kalıcı imgesi olabilir fakat Erdoğan’ın destekçileri muhtemelen bunu görmedi: Onların büyük çoğunluğu Twitter kullanmıyor ve Erdoğan’ı destekleyen gazeteler de bu fotoğrafı yayımlamadı. Hatta destekçileri, Başbakan’ın kendisine bir yargı darbesi yapmayı planladığını iddia ettiği yargı yetkililerine ve kentli laik seçkinlere karşı düşmanca tavrına alkış bile tutabilir.

‘HER TÜR FARKLI GÖRÜŞÜ KOMPLO SAYIYOR’

Erdoğan, her tür farklı görüşü ve saygısızlık olarak algıladığı en ufak şeyi, sadece kendisinde nesnelleşen milli iradeye karşı komplo olarak görüyor. Yerel seçimler de, Türklerin yüzde 44′ünün onunla aynı fikirde olduğunu ortaya koydu. Erdoğan ve AKP giderek, hukukun üstünlüğü modern liberal demokrasilerin olmazsa olmaz şartlardan biri değil de, sanki ‘var olması iyi’ bir şeymiş gibi davranıyor.

‘YENİ BİR TOPLUM SÖZLEŞMESİ YARATABİLİRDİ’

Erdoğan her ne kadar kazalara ne kadar açık ve dizginsiz olursa olsun, iktidarına yönelik pek az meydan okuma var. Hâlâ cumhurbaşkanlığını kazanacak gibi görünüyor. Fakar bölünmüş bir ülkeye başkanlık edecek: Çünkü yeni bir toplum sözleşmesi yaratma fırsatını boşa harcadı. Bu fırsat, hukukun üstünlüğüne bağlı, Müslüman kimliğiyle uyumlu, Nato üyeliğini AB’ye katılımla tamamlamaya çalışacak  demokratik bir Türkiye yaratma yönündeydi. Fırsatın harcanması Türkiye için çok acı.