İngiltere’nin etkili gazetelerinden Financial Times, Türkiye’nin IŞİD kuşatması altındaki Kürt kenti Kobani’ye ve genel olarak IŞİD politikasına çok sert eleştiriler getiren bir başyazı yayımladı.

Yazıda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kobani’deki IŞİD saldırılarına karşı ‘işi ağırdan almak istediği‘ yönündeki algıya son vermeye çağırıldı; ”Erdoğan’ın, kafa karıştırıcı hokkabazlığa son vermesi gerekiyor. Kobani’nin düşüşünün, eğer düşerse, Türkiye’nin itibarına vereceği zararın farkına varmalı” denildi.

Diken'in yer verdiği başyazının tam metni şöyle:

YENİ İNSANİ KRİZİN HABERCİSİ

IŞİD, önümüzdeki günlerde Suriye’nin sınır kasabası Kobani’yi ele geçirecek gibi görünüyor. Eğer cihatçı savaşçılar başarılı olursa, Ortadoğu’da kerameti kendinden menkul bir halifelik ilan etme amaçlarında bir adım daha ileri gidecekler.

IŞİD’in siyah bayrağının Kobani üzerinde dalgalanması, Türkiye-Suriye sınırının büyük kısmı boyunca uzanan ana yolun kontrolünün de bu örgüte geçmesi anlamına geliyor. Kentin düşmesi, IŞİD kentteki binlerce Kürt’e ve Arap sığınmacıya zulmederken yeni bir insani krizin de habercisi olacak.

KOALİSYONUN ZAYIF HALKASI TÜRKİYE

Kobani’deki durumun böylesine tehlikeli olması, ABD’nin IŞİD’i zayıflatıp yok etmeyi amaçlayan hava saldırılarının ne kadar zayıf olduğunun da kanıtı. Washington’ın bu ölüm saçan örgütün yayılmasını engellemeye çalışmaktan başka çaresi yok. Fakat ABD ve müttefikleri karadan asker göndermezse, ki bunu yapmayı reddediyorlar, öldürücü darbeyi vuramayacaklar.

Kobani’yi saran kriz, ABD liderliğindeki koalisyonun altını oyan bir diğer zayıflığın, yani Türkiye’nin çelişkili tavrının da altını çiziyor. Türkler önemli bir bölgesel güç teşkil ediyor ve Suriye sınırında, Kobani kuşatmasının hemen yanı başında onlarca tank bulunduruyor. Bununla birlikte, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne kenti rahatlatmak ne de İslamcı militanlara daha genel olarak karşı koymak için harekete geçiyor.

ERDOĞAN’I ANLAMAK GÜÇ

Erdoğan’ın IŞİD’e yaklaşımını anlamak çok güç. Geniş bir yelpazeye yayılan İslamcı militanlara Şam’daki Esad yönetimine karşı savaşlarında uzun bir süre arka çıkar gibi davrandıktan sonra, Erdoğan ABD liderliğindeki operasyona göstermelik bir destek sundu. Aynı zamanda, yabancı cihatçıların sınırın Suriye tarafına geçmesini engellemek için güvenlik önlemlerini de artırmaya başladı.

Bununla birlikte, Türkiye’nin ABD liderliğindeki koalisyona daha faal destek vermesi için müdahalenin Esad’ı da hedef alacak şekilde genişletilmesi konusunda ısrar ediyor. Türkiye aynı zamanda, Ankara’yla 30 yıldır savaşan PKK’yla bağlantılı oldukları gerekçesiyle Kobani’yi koruyan Suriyeli Kürt savaşçılara yardım etmeye de isteksiz. Erdoğan, ”Bizim için PKK IŞİD’le aynıdır” dedi.

IŞİD, PKK VEYA ESAD’DAN ÇOK DAHA TEHLİKELİ

Erdoğan’ın artık lafı dolandırmayı bırakması gerekiyor. IŞİD, Türkiye dahil tüm bölge için büyük bir tehdit. İleride, amaçlarının propagandasını yapmak için Türkiye’nin batısındaki hedefleri vurabilir. Esad rejimine veya PKK’ya düşmanlığı ne olursa olsun, sınırındaki tehdidin boyutu Erdoğan’ın ülkesi için çok daha büyük.

Türkiye’nin 60 yıldır NATO müttefiki olmasına rağmen, Batı’nın Erdoğan’dan isteyebileceği şeyler sınırlı. ABD ve müttefikleri Suriye ve Irak’a asker göndermeyi dışlıyor ve Türkiye’nin de farklı davranmasını bekleyemezler. Fakat Ankara, Amerikan savaş uçaklarının güneydeki İncirlik Hava Üssü’nden havalanmasına izin vererek ABD liderliğindeki operasyonu güçlendirebilir. Aynı zamanda, Amerika’nın saldırı helikopterlerine topraklarını açarak Pentagon’un IŞİD hedeflerini daha isabetli vurmasına yardımcı olabilir.

İTİBAR KAYBI BÜYÜK OLUR

Erdoğan’ın, kafa karıştırıcı hokkabazlığa son vermesi gerekiyor. Kobani’nin düşüşünün, eğer düşerse, Türkiye’nin itibarına vereceği zararın farkına varmalı. Böyle bir durumda, ABD, Avrupa ve Ortadoğu’da birçokları, NATO’nun ikinci en büyük ordusuna sahip olan bir ülkenin, IŞİD gibi nizamsız bir cihatçı grubun sınırın böylesine geniş bir kısmını ele geçirmesine nasıl izin verebildiğini anlamakta güçlük çekecek.

AĞIRDAN ALDIĞI DÜŞÜNÜLÜYOR

Eğer Erdoğan uzun zamandır müttefik olduğu ülkelerin güvenini korumak istiyorsa, IŞİD’e karşı kararlı bir biçimde harekete geçmeli ve uluslararası alanda bu ölümcül düşmana karşı işi ağırdan almak istediği yönünde oluşan algıya son vermeli.