Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması ve buna ilişkin gelişmeleri çok yakından izleyen Batılı medya organlarından Financial Times, skandalı okuyucularına 'soru yanıt' formatıyla da anlattı. Gazete, bu çerçevede "Belki mesele, Sayın Erdoğan'ın siyasi olarak ayakta kalıp kalmayacağı değil, bunu hangi pahasına yapacağı ve bunun Türkiye için ne anlama geleceğidir", "Skandal şimdiden Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin cumhurbaşkanı olma umudunu yok etmiş olabilir" gibi görüşleri öne sürüyor.

İngiltere'nin popüler gazetesinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'en büyük siyasi krizi' ile karşı karşıda bulunduğunu, yolsuzluk soruşturmasının 'hükümeti sarstığını' savunarak hükümetin poliste gerçekleştirdiği görev almaları gibi bazı bilgiler verdikten sonra yaşananlara ilişkin beş sorusu ve bunlara verdiği yanıtlar, özetle şöyle:

"ERDOĞAN'IN SONU MUDUR?"

"Hayır, en az şimdilik değil. Sayın Erdoğan'ın ilk tepkisi, polis üzerindeki kontrolü sıkılaştırarak ve kendine sadık kişilerden oluşan bir kabine kurarak gücü daha da merkezleştirmek oldu."

"Belki mesele, Sayın Erdoğan'ın siyasi olarak ayakta kalıp kalmayacağı değil, bunu hangi pahasına yapacağı ve bunun Türkiye için ne anlama geleceğidir."

"YANİ SAĞ SALİM Mİ ÇIKIYOR?"

"Hayır, kesinlikle değil. Savcının iddiaları tutarsa eğer, ki şimdilik tam olarak henüz kamuoyuna açıklanmış değil, partinin lekesiz imajı, geçmişte kalmış olacak.

Skandal şimdiden Sayın Erdoğan'ın Türkiye'nin cumhurbaşkanı olma umudunu yok etmiş olabilir. Bir çoğunluk ile bir parlamenter seçimini kazanmak başka, kişisel bir yarışta olayların yüzde 50'inden fazla elde etmek başka . Onun için alternatif, başbakan olarak kalmak olabilir."

"KRİZİN TÜRKİYE'NİN DÜNYADAKİ YERİ İÇİN ANLAMI NE?"

"Sayın Erdoğan, yolsuzluk soruşturması, hükümetine karşı uluslararası boyutları olan bir girişimin parçası olduğunu söylüyor. Ancak hümüket yanlısı medya daha ileriye giderek Washington ile bağları geren bir kampanya ile ABD'yi soruşturmayı organize etmekle suçluyor. Avrupa Komisyonu ise, polislerin soruşturmadan alınmaları ve yargı bağımsızlığını zedeleme girişimlerinden duyulan "artan kaygı"yi dile getirdi."

"PEKİ YA ORDU?

"Ordu yıllarca Türkiye'de gerçek iktidar idi. Artık böyle değil, kısmen AKP ve Gülencilerin çabalarından dolayı. Askerler, Cuma günü şaşırtıcı bir açıklama ile siyasete karışma gibi bir niyeti kötüleştirip reddederek hükümete karşı Gülencilerin yanında yer almayacağını açıkça ortaya koydu. Ancak "üyelerinin hukuki pozisyonlarını' yakından izlediğini ekledi, bu da yaygın olarak, çok sayıda subayın cezaevine gönderilmesine yol açan davaların yeniden açılması için hükümete yönelik bir rica olarak değerlendirildi."

"BÜTÜN BUNLAR FİNANSAL PİYASALAR İÇİN NE DEMEK?"

"Birçok şey demek. Türkiye, FED'nin parasal teşvikleri frenleme yönündeki son kararına kırılganlık algısı nedeniyle "kırılgan beşler" olarak adlandırılan ülkelerden biridir.

Bir yandan Türkiye'nin kamu maliyesi kıskanılacak durumda. Hükümetin borç ve açık rakamları, rahatça AB'nin Maastricht kriterleri içerisinde. Ancak ülke, rahatsız edici biçimde sıcak paraya bağımlıdır, kısa vadeli fonlar, yüksek cari işlemler açığının yüzde 80'ından fazlasını finanse ederek Türkiye'yi siyasi risk kaygılarına açık bırakıyor.

Bu nedenle ki Cuma günü liranın euro ve dolara karşı rekor düzeylere gerilemesi pek sürpriz olmadı.

Uzun vadede analistlerin çoğu. Türkiye'nin daha çok doğrudan yabancı sermayeye ihtiyacının olduğuna inanıyorlar. Bazı yatırımcılar, yazdaki kitlesel protestolardan sonra kıpırdamadılar. Son yolsuzluk ve hukuk üstünlüğüne mudahale iddiaları, onları daha istekli hale getirmesi pek beklenemez." (Medyatava)