HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Hiçbir güvenirliği kalmayan yargı bizi ifade vermeye çağırıyor ama biz ifade vermeye gitmeyeceğiz. Bizim hesap vereceğimiz tek güç halklarımızdır.

" Hukuku, yargı sistemini, kuvvetler ayrılığını bertaraf etmiş böyle bir sistemin karşısında asla geri adım atmayacağız. Saray'ın kadı'larına dönüşmüş bir yargı sistemine verecek ifademiz yoktur" dedi.

Figen Yüksekdağ'ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:

ÖZGÜR GÜNDEM’İN TUTUKLU YAYIN YÖNETMENLERİ

"Şebnem Korur Fincancı, Özgür Gündem'in nöbetçi yayın yönetmenliğini yaptığı için tutuklandı. Haber ve doğruları aktardığı için tutuklandı. Şebnem Hoca hayatı boyunca her zaman gerçekleri halka ulaştırmak için mücadele etti.

"Şebnem hoca bizim için kadın özgürlük mücadelesi için daha büyük bir anlam ifade eder. 90'lı yıllarda gözaltında tecavüze uğrayan kadınlar Şebnem hoca sayesinde bu insanlık dışı saldırıyı teşhir edebildi. Zor durumda kalan, haksızlığa uğrayan kadınların daima yanındaydı ve yanında olmaya devam etti.

"Cizre'deki vahşet bodrumuna ilk olarak Şebnem hocayla gittik. Oradaki yakılmış kemikleri, oradaki gerçek vahşetin raporunu Şebnem hoca raporlaştırdı. Onların bayrağını çok daha sağlam bir şekilde tutmamız ve taşımamız lazım.

“Bugün hapsetme ve tutuklama politikasının temel gerekçesi gerçekleri açıklamasıdır. Özgür Gündem'in bütün genel yayın yönetmenleri bu gerçeklik için yola çıktılar. Özgür basın susturulamaz. Çünkü onların sesi her yerdedir, hapishanede, Meclis'te, sokakta her yerde onların sesi vardır.

‘ORHAN DOĞAN’IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ’

"Bugün  Orhan Doğan'ın ölümünün yıl dönümü. Orhan Doğan bizim için barışçıl siyasetin sembolü. Tüm bir yaşamı işkenceyle, hapishaneyle, sürgünle geçti. Orhan Doğan bizim için bugünkü direnişin sembolüdür.

Demokratik siyasetin kararlılığın geri çekilmez iradenin sembolüdür. Biz bu Meclis çatısı altında siyaset yaptığımız her gün ona söz veriyoruz. Dün Orhan Doğan'a yaptıklarını bugün HDP'li vekillere yapmaya çalışıyorlar.

‘İFADE VERMEYE GİTMEYECEĞİZ’

"Hiçbir güvenirliliği kalmayan yargı bizi ifade vermeye çağırıyor ama biz ifade vermeye gitmeyeceğiz. Bizim hesap vereceğimiz tek güç halklarımızdır. Hukuku, yargı sistemini, kuvvetler ayrılığını bertaraf etmiş böyle bir sistemin karşısında asla geri adım atmayacağız.

Bugün yargı mekanizmaları Saray'ın oyuncağına dönüşmüş. Adeta Saray tiyatrosu oynanıyor. Saray'dakiyle birlikte çay toplamaya gidiyorlar, 'otur' diyor oturuyorlar, kalk diyor kalkıyorlar. Artık Türkiye'de bağımsız bir yargı sistematiği yoktur.

Dün de yargının güvenirliği yoktu. ‘Saray'ın kadı'larına dönüşmüş bir yargı sistemine verecek ifademiz yoktur. Böyle bir ortamda alelacele yargı paketi getiriyorlar. Bu bir düzeltme ve geliştirme hareketi değil, bir reform süreci değil tam tersine pirincin taşını ayıklama düzenlemesidir. Her yerde kendilerinden olmayanı ayıklamak politikaları olmuş. Bugün Meclis tarihi utanç günlerini yaşanıyor."

 

‘CUNTA KURUMUNU YENİDEN KURUYORLAR’

"Hiçbir zaman yargı güvencemiz olmadı, satın alınmış bürokratlarımız olmadı. Hiçbir dokunulmazlığımız yokken sadece haklılığımızla bu Meclis'te vardık, varız, var olacağız. Darbe kurumunu, cunta kurumunu yeniden kuruyorlar.

Özel yargıçlar ve özel savcılar getirtiliyor. DGM'leri, kıyım mahkemelerini yeniden getiriyorlar. Kışlayla, askerle orduyla yeniden anlaşma yaptılar. Saray-Kışla rejimini yeniden getirdiler. AKP bir darbe iktidarına dönüşmüş, sandıkların olması o ülkede cuntanın darbenin olmadığı anlamına gelmiyor ki tam bir darbe ve cunta kafası. Türkiye'yi böyle bir karanlık noktaya getirdiler"

AKP ZORLA BELEDİYELERİ ALMAYA ÇALIŞIYOR

"Bugün belediyelere kayyum atanacağını söylüyorlar. Oyla alamadıklarını zorla almaya çalışıyorlar utanmadan. Tarihten, insandan halktan utanmıyorlar. DBP'li belediyelerin olduğu yerlerde yüzde 10 bile alamayan AKP zorla belediyeleri almayı çalışıyor.

Halkın iradesine göz dikmişler. 'Devletten pay alıyorsunuz burnunuzdan getireceğiz' diyor. Kimin hakkını kimin burnundan getiriyorsunuz?  Tüyü bitmemişin hakkı rızkı nafakası sizde.

1 yıldır belediyelerde denetim var bir tane ayakkabı kutusu, bir para çuvalı bulamadılar. Tüyü bitmemiş yetimin payını alan sizsiniz. Devletin bütçesi aldığımız nefesten bile kestiğiniz vergilerle oluşuyor. Kimin hakkını kime vermiyorsunuz?

Bunlar tam anlamıyla kendilerini yol kesen Deli Dumrul pozisyonunda görüyorlar, Deli Dumrul sendromu yaşıyorlar. Halkın kurumsal mevzilerini böyle bir anlayışla teslim almalarına izin vermeyeceğiz. Tankınızı, topunuzu bu halkın üzerinden çekin.

"Halkıyla hergün kavga eden, çatışma gerekçesi ortaya çıkaranlar düne kadar kavga ettikleri devletlerle barış anlaşması imzalıyorlar. Barış kötü değil biz buna karşı değiliz fakat bu halkı barış anlaşması imzaladıklarınızla neden karşı karşıya getirdiniz? Biz bunu soruyoruz. Milli duruş deyip duruyorlar gördük ki Milli duruş duramamakmış ayaklarının üzerinde duramıyorlarmış."

"​Yerlerde sürünen dış siyaseti toparlayamadılar. Yürüttükleri siyasetin de yaptıkları anlaşmanın da bedelini halk ödüyor. Ne için yapıldı bu anlaşma, İsrail'i bir terör devleti olarak gördüler, asla anlaşma yapmayacağız dediler. Dün söylediklerini yalayıp yuttular."