Anayasa değişikliği taslağının toplumu bütünleştirmeyeceğini ve ülkeyi tek bir kişinin vesayetine koyacağını vurgulayan eski Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Hukuk herkes için vazgeçilmezdir. Akıl tutulmasından çıkılmalı” dedi.

AKP ve MHP’nin ortaklığı ile hazırlanan anayasa değişiklik taslağı referandumda oylanacakken, referandumdan önce söz konusu değişiklikleri kabul etmeyen her iki partinin aktif ve daha önce aktif yer alan isimleri muhalif yönde tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. AK Parti iktidarının 2007 ve 2013 yılları arasındaki döneminde Turizm Bakanlığı görevinde bulunan Ertuğrul Günay, 16 Nisan’da yapılacak referanduma ilişkin dihaber’de Lezgin Akdeniz'e değerlendirmelerde bulundu. 

‘ÜLKE TEK BİR KİŞİNİN VESAYETİNE GİRİYOR’

Anayasa önerisini bir hukukçu olarak dikkatle okuduğunu belirten Günay, “Çok çalakalem yazılmış, hukuk mantığı ile yazılmamış. Bütün yetkiyi bir kişiye veren ve öteki bütün organları bir kişinin vesayeti altına sokan bir taslaktır” dedi. Söz konusu değişiklik ile “Vesayete karşı mücadele edeceğiz” diyenlerin tam tersine burada kişisel bir vesayet getirdiğini savunan Günay, “Bu çağdaş bir anlayış değil. Çağdaş anlayış yetkileri paylaşan ve paylaşılan yetkiler arasında denge ve denetim kuran anlayıştır. Bu Amerika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın bütün gelişmiş demokrasilerinde böyle. Fakat öne sürülen bu sistem denetimi kaldırıyor. Devletin güçler arasında ki dengeyi ortadan kaldırıyor. Ve bütün gücü bir tek kişiye veriyor” değerlendirmelerinde bulundu.

Söz konusu değişiklik ile bakanların fiziken olacağını ama aslında bakanların da hükümetin de olmayacağını belirten Günay, “25 kişinin, bakanlar kurulunun taşıdığı bütün yetki, bütün güç tek bir kişiye veriliyor. Bu çağda olabilecek bir şey değildir. Bu yanlış bir anlayıştır” dedi.

OTORİTER BİR SİSTEM GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’ 

AK Parti’de 2002, 2007 ve 2011 seçim bildirgelerinde başkanlık sisteminden hiç söz edilmediğini ve seçim bildirgelerinde açıkça parlamenter demokrasinin savunulduğunu ileri süren Günay, “Şimdi oradan bir vazgeçme var. Toplumun çok tartışmaması için acele ediliyor. Çünkü tartışma fırsatı verilirse bence en başta AKP kendi içerisinde ‘Biz bunları vaat etmedik. Biz aslında parlamenter demokrasinin gelişmesini ve güçlenmesini vaat ettik’ diyecek. Şimdi o tartışmaya fırsat verilmediği için çalakalem alelacele, biraz da MHP’nin yarısının katkısıyla otoriter bir sistem getirilmeye çalışılıyor” dedi. 

‘İKTİDARIN DİLİ DOĞRU DEĞİL’

İktidarın referanduma ilişkin kullandığı dili doğru bulmadığını belirten Günay, “Halka soruyorsanız halk ya ‘Hayır’ diyecek ya da diğer seçeneği kullanacak. Halk burada tercihini özgürce kullanabilmeli özgürce seçebilmelidir. En temel sıkıntı ötekileştirici dilin çok öne çıkması ve bunu devlet yöneticileri tarafından kullanılmasıdır. İkinci ise halkı bilgilendirme konusunda yeterli bir çalışmanın olmamasıdır” dedi. 

‘SONUÇ TOPLUMU BÜTÜNLEŞTİRMEZ’

Değişiklik için eşit ve özgür tartışma imkanı verilerek bunun anlatılmasını, anlaşılmasını sağlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Günay, “Bu yapılmıyor. Tam anlamıyla bir karalama dili, bir dışlama dili, bir ötekileştirme dili kullanılıyor. Böyle bir tartışma sürecinden sonra hangi tez kazanırsa kazansın toplum bütünleşmez. Oysa anayasalar toplumu ayrıştırmak için değil toplumu uzlaştırıp, barıştırmak için yapılmalıdır. 2 aya yakın süre var umuyorum ki taraflar akıllarını başlarına alırlar. Bir anayasa tartışmasında halkı gerdirmekten halkı parçalamaktan vazgeçerler” ifadelerini kullandı. 

MİLLETVEKİLLERİ, YAZARLAR HAPİSTEYKEN  ANAYASA TARTIŞMASI YAPILAMAZ’

Darbe dönemlerinde hazırlanan anayasaların sonradan tüm toplum tarafından tartışıldığını ve değiştirilmesi gerektiğinin belirtildiğini anlatan Günay, “12 Eylül 1982 Anayasası darbe döneminde yapıldı. ‘Hayır’ kampanyası yasaktı. Şimdi bir darbe döneminde değilsek bir sivil iktidar döneminde isek özgürlüklerin kısıtlanmaması insanların özgürce fikirlerini söylemesi sivil toplum örgütlerinin üniversitelerin siyasetçilerin özgür olması gerekir. Birden çok parti, gazete, televizyon var ama hepsi birbirine benziyor demokrasinin en büyük karşıtı tek tiptir. Üniversiteden akademisyenler ihraç ediliyor. Yazarlar tutuklanıyor. Milletvekilleri hapse atılıyor böyle bir baskı ortamında özgür bir anayasa tartışması yapılamaz” dedi. 

‘AKIL TUTULMASINDAN VAZGEÇİLMELİ’

“Bir tarafın çoğunluk olması ve o çoğunluk ile kendisine her şeyi yapmaya muktedir hissetmesi çoğunluk diktatörlüğüdür” diyen Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben iktidarın elit kadrosunun yukardaki çevresinde bir akıl tutulması görüyorum. “Temenni ediyorum ki bu akıl tutulmasından önümüzdeki süreçten vazgeçerler. Özgürlüğün hukukun demokrasinin herkes için vazgeçilmez olduğunu daha acı dersler yaşamadan umarım ki anlarlar ve doğruya yönelirler.”