Eski AKP Bursa Milletvekili ve Karar yazarı Mehmet Ocaktan, İçişleri Bakanlığı kararıyla 3 HDP'li belediye başkanının yerine kayyım atanmasına tepki gösterdi.

Ocaktan, "Demokratik hukuk devletlerinde hiçbir yargısal süreç başlatılmadan halkın oylarıyla seçilen belediye başkanları görevden alınamazlar. Dolayısıyla bu konuda hakka-hukuka, hakkaniyete işaret etmek, hukukun üstünlüğünü savunmak bir suç ve ayıp değildir. Bu demokratik tavrın 'terör seviciliği' ile bir ilgisi olmadığı gibi, millet iradesini savunmayı terörle birlikte ifade etmek asla vicdanlı bir davranış değildir" dedi.

Mehmet Ocaktan'ın "Birileri bu hikâyeyi bize izah edebilir mi?" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle: 
 
Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınmaları sonrasında “millet iradesi”nin önemine vurgu yapanlara karşı özellikle iktidar endeksli medya tarafından başlatılan linç kampanyasını ibretle izliyoruz.

Çok doğaldır ki, demokratik hukuk devletlerinde hiçbir yargısal süreç başlatılmadan halkın oylarıyla seçilen belediye başkanları görevden alınamazlar. Dolayısıyla bu konuda hakka-hukuka, hakkaniyete işaret etmek, hukukun üstünlüğünü savunmak bir suç ve ayıp değildir. Bu demokratik tavrın “terör seviciliği” ile bir ilgisi olmadığı gibi, millet iradesini savunmayı terörle birlikte ifade etmek asla vicdanlı bir davranış değildir.

Bu linç kampanyasını görünce, hafızalarımızı tazelemek için geçtiğimiz birkaç ay içinde yaşananları yeniden hatırlamakta yarar var sanırım. Hatırlayalım, 23 Haziran’da yeniden tekrarlanan İstanbul büyükşehir seçimleri öncesindeydi. İktidar bloğu İstanbul’daki tehlikeyi görmüş ve bir arayış içine girmişti. Ve bir anda ortalığı İmralı hikayeleri kaplamıştı. İşte o günlerde Ali Kemal Özcan adındaki bir Öcalan uzmanı bulunmuş ve Cumhurbaşkanına götürülmüştü. Bu akademisyenin kendi ağzından cümleleri aynen şöyle: “Ben bu örgütü ve Öcalan’ı çalışıyorum ve bu yapıyı çok iyi biliyorum. Başkan Erdoğan’a bir ulaşsam kendisini 15 dakikada ikna edeceğimi düşünüyordum hep. 10 gün kadar önce Bülent Arınç’a ulaştım, kendisine anlattım. Sayın Arınç beni aldı ve Başkan Erdoğan’ın yanına götürdü.”