BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümet ve isim vermeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirirken, "Esad zihniyeti; tam da senin zihniyetin işte. Halkına karşı zulüm, 'Rehine politikası', gece- gündüz sokakta işkence uygulayan politika aynen senin politikan işte. Bizim açımızdan senin Esad'dan bir farkın yok. Esad da katliamcı, siz de katliamcısınız" dedi.

BDP'nin milletvekillerinin katılımıyla Mardin'de 3 gün süren kamp ardından partinin grup toplantısı yapıldı. Toplantı salonunda protokol sıralarının önündeki masalara tutuklu milletkvekillerinin isimleri yazıldı. KCK davasından tahliye edilen Prof.Dr. Büşra Esanlı'nın da katıldığı toplantıda konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AK Partili Mardin Belediyesi'ni eleştirip, Madin Cezaevi'nde çıkan olaylara değindi. Demirtaş, cezaevinin yaşanamayacak duruma geldiğini belirterek, şöyle dedi:

"Urfa’da 13 insan katledildi. Devlet eliyle katledildi. Her cezaevi şu an isyan noktasına gelmiş. Adalet Bakanlığı yeni cezaevi için 'TOKİ’yle anlaşalım, yeni cezaevi inşaatıyla uğraşma' derdinde. Bu insanlar niye burada diye sormuyorlar. Yargılama, hukuk, mahkeme yok, tamamı rehin alınmış. Ortaçağ zihniyetiyle zindanlara nefes alamaz duruma getirmişsiniz. İçerdeki durumları için değil, oradaki rehin alının insanlar dışarıdaki sorun nedeniyle isyan ediyorlar. Kendi durumlarından vazgeçmişler, 'Biz halkımız için canımızı zaten feda ettik. Buna hazırız’ diyorlar. Ama dışarıda halkımıza zulüm edildiği için bedenlerini, koğuşlarını ateşe veriyorlar. Mardin Cezaevi’nde en son yaşanan budur. Herkes bu faşizan tutuma karşı isyan halindedir. Fakat bunları anlamaktan bir iktidar ve hükümet zihniyetiyle karşı karşıyayız."

"ESAD'DAN FARKIN YOK"
BDP Genel Başkanı Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ı isim vermeden eleştirirken, Esad da katliamcı, siz de katliamcısınız. Roboski’de yaptığınızın Hama’dan bir farkı yok. Geçen hafta Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda Diyarbakır sokaklarında uyguladığınız işkencenin Hama’dan, Suriye’nin sokaklarından bir farkı yok. Hükümet bunun farkında değil mi? Aslında bunun farkında. Olanlar bütün dünya kamuoyundan saklanmaya çalışılıyor. Ama mızrak çuvala sığmıyor" diye devam etti.

Demirtas, AK Parti’nin faşizan politikaları karşısında halkların isyan halinde olduğunu ve bütün dünyanın bunun farkında olduğunu söylerken, "AKP bu telaş, panikle her yerde bu isyanı bastırmaya çalışıyor. Hükümetin durdurabileceği iş değil artık. Özgürlükler kazanılmadan, onurlu bir yaşam, eşitçe, hakça bir yaşam kazanılmadan bu isyanı durdurması mümkün değil işte. Nasıl ki Suriye halkı için özgürlük adalet, oradaki isyanın durdurulması için demokrasinin gelmesini istiyorsanız, aynı koşullar Türkiye için de geçerlidir. Doğrudur, orada katliam yaşanıyor. Esad'ın faşizan tutumu var. Ama burada yaptığınızın da oradan hiçbir farkı yok. Bunlar hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Çözülecekse hepsi birlikte çözülür" dedi.

Demirtaş, "Türkiye’de siyaset, demokratik kanallar açıktır" diye yaygarayı koparanlara seslendiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Ortada demokratik siyasil bir kanal yok. Biz bunun açılması için bedel ödüyoruz. Bir halk bunun için bedel ödüyor. Kan dökülmesin siyasal kanallar açılsın siyaseten bu sorunu çözelim diye uğraşıyoruz.Fakat karşımızdaki zihniyet savaşta israr ediyor. Bu savaş polikitalarının daha da bir felekate götüreceği için kendi pozisyonumuzu koruyoruz. Yoksa hükümete kalsa her gün halka uygulayacağı şey Diyarbakır sokaklarındaki zulüm ve işkencedir. Sadece Kürteler değil, özgürlük isteyen herkese karşı. Kim hakkı ve hukuku için sokağa çıkıyorsa kafasında AKP’nin copu, gazı, panzeri görüyor. Bir yanda böyle bir faşizim, işkence tezgahları, karakollardan sokaklara taşıdıkları işkence tezgahları bir yandan da onuru için direnen halklar var. Biz bundan dolayı umutluyuz, heyecanlıyız. Ortaya çıkan direniş tutumu, teslim olmayacağız, diz çözmeyeceğiz tutumu her şeyden önce bizi umutlandırıyor.Dünyadaki bütün ezilen haklar bizim bu duruşumuzdan heyecan duyuyor."

"KÜRT HALKI SAYIN ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYOR'

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, faşizim karşısında korkuya kapılıp geri adım atmanın, paniğe kapılmanın sadece kendilerine değil bütün mücadele edenlere kaybettireceğini savunurken şöyle dedi:

"Savaş uçaklarıyla, tankla, topla panzerle bombalıyor, hakaret ediyorlar, yargılama yapmadan yıllarca içerde tutuyorlar, her yöntemi deniyorlar. Geçmişte daha beterini uyguladılar, soykırım, katlimalar yaptılar, sokak ortasında insanları enselerinden infaz ettiler. Hepsini denediler. Ama bu dik duruşu engellemeyemediler. Bu yüzden aciz, çaresiz, zavallıdırlar.'14 Temmuz Diyarbakır mitinginin sonuçları çıkmasın' diye işte bu zulmü bu faşizmi uyguladılar. Peki niye engelleyemediler. Bizim ne istediğimizi, Kürt halkının dostlarının ne istediğini taleplerini dünyaya duyurmalarını engelleyebildiler mi? Düşünceyi cop, panzer, gaz engelleyebilirler mi? Var mı böyle bir güç?. Bakın Amed halkı direndi bu faşisme karşı, AKP’nin zulmüne karşı günlerce mitingin çalışmasını yaptık. O günde sokak sokak o zulme karşı taleplerimizi ortaya çıkardık. Şimdi bütün dünya çok iyi biliyorki Kürt halkı önderliğinin özgürlüğünü istiyor. Sayın Öcalan'ın özgürlüğünü istiyor. Ben soruyorum o zavallılara bunu durdurabildiler mi? Neyi engelleyebildiniz? Bakın haklı ve muşru talepler karşısında copunuzun, gazınızın panzerininiz ne kadar zavallı olduğu ortaya çıktı. Faşizim bu topraklara gömülmüştür artık, geçmiş olsun.Siz artık bu halkla konuşurken bu halkın temsilcileriyle konuşurken 'işgalci sömürgeci' Vali, bakan edasıyla konuşamayacaksınız. Geçti o günler. Kendinize geleceksiniz. 100 yıl önceydi o."

Demirtaş, Kürdistan gerçeğinin yeniden kendini var ettiğini öne sürerken sözlerini şöyle sürdürdü:

"20 bin polisle, yüzlerce panzerle, Toma’yla copla gerçeği örtmeye çalıştınız. Ama yapamadınız. Çünkü zavallısınız. Bu yüzden kendi zavallılığınızı örtmek için sakın olaki bu halkın iradesiyle alay etmeye kalkmayın. Artık başka bir dönemdeyiz. İşgalci zihniyet bize bu topraklarda hükmedemez. Bize köle muamelesi yapamaz. Türk halkı adına bu zulmü yapamazsınız.En çok Türk halkının buna isyan etmesi lazım. Çünkü Türk halkı adına yapıyorlar. Devlet değiğimiz şeyi biz kurduysak bu devlet bize hizmet etmek zorundadır.Devlet kimsenin devleti olamaz. Türk'ün de devleti değil aslında.Uydurma bir kimliğin rant sisteminin devletidir.Türkler kendi devleti olarak görüyorlar mı şaşıyorum doğrusu. Bu devlet Türk"ün de devleti değil. Bir grup rantçının çıkarcının devletidir."

"AL DEVLETİNİ BAŞINA ÇAL"
Konuşmasında İçişleri Bakanı'nı eleştiren Demirtaş, İçişleri Bakanı'nın, 'Devlet anamız babamız her şeyimizdir' dediğini ifade ederken, "Al devletini başına çal. Senin anan, babansa al başına çal" dedikten sonra şöyle konuştu:

"Bize göre bu devlet zulüm, işkence, asimilasyon ve inkardır. Bunlar devleti bu kadar kutsal görüyor. Devleti ve panzerini kutsal görüyorlar. Neredeyse öpüp başlarına koyacaklar. Bir Başbakan düşünün ki herşey iki dudağı arasında. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'ndan daha yetkili hiç bir lider yoktur. Arap kralları bile bunlar kadar yetkili değil. Tayyip Erdoğan sadece iki cümleyle herşeyi yaptırabilir. Böyle birşeyi kaybetmek istemez. Sultan hazretleri koltuğu sallandıkça bir panikle bütün muhalefete vargücüyle saldırıyor. Bu iktidar birbirini öldürmeye çalmaya teşvik ediyor. Hırsızlıga yolsuluğa teşvik ediyor. Bir yargı paketi çıkardılar. Katiller serbest kaldı, siyasetçiler içeride. (Kişiye özel düzenleme olmaz' diyorlardı. Doğru kişiliği olana özel düzenleme yapmıyorsunuz. Ama katillere özel düzenleme yapıyorsunuz. Zindanların kapısını AKP açmayacak, siz açacaksınız. Barışı AKP değil, sizler getireceksiniz. AKP’den beklenti içinde olmak bir yanıltıdır."