CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın, CHP Genal Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için, '2019'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmayacaksa, parti başkanlığından çekilsin’ açıklaması eleştirilere yol açtı. Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Baykal'ın hiçbir öngörüsü şimdiye kadar gerçekleşmemiştir ve bedelini bugün Türkiye ödemektedir” dedi.

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 2019'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirirken, tepki çeken açıklamalarda bulundu. Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu için söylediği, '2019'daki cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olmayacaksa parti başkanlığını bıraksın, aday olacak biri gelsin' açıklaması tartışmalara yol açtı.

Sputnik'te yer alan habere göre, Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Deniz Baykal'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik açıklamasını değerlendirerek, "Deniz Baykal'ın yaptığı gibi, bir parti başkanına, 'Ya aday ol ya da aday olan gelsin' derseniz Türkiye'nin nereye gittiğini ve asıl ihtiyacını hiç anlamamışsınız demektir. Deniz Baykal yeni anayasanın dayattığı modeli içselleştirmiş olmalı" şeklinde konuştu.

‘BAYKAL'IN ÖNERİSİ, AKILLA BAĞDAŞABİLECEK BİR ÖNERİ DEĞİL'

Deniz Baykal'ın 2019 seçimleri için yaptığı açıklamanın, ‘Erdoğan'ın modelini daha mükemmel hale getirme çabası' olduğuna dikkat çeken Ertuğrul Günay, "Partili bir cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı değildir. Çünkü cumhurbaşkanı demek, cumhurun yani bütün milletin, toplulukların başkanı demektir. Siz bunu cumhurun bütünlüğünden alıp, bir partinin başkanı yaptığınız zaman, onun sıfatı artık cumhurbaşkanı olmaz. Sanki bu model artık sürekli kabul edilecekmiş gibi, başka bir parti başkanına 'Ya aday ol, ya da aday olacak biri partinin başına geçsin' demek akılla bağdaşabilir bir öneri değil. Çünkü bu önerileri yapan Deniz Baykal'ın hiçbir öngörüsü şimdiye kadar gerçekleşmemiştir.

2004'de bizi partiden ihraç ederken ve 2007'de demokratik bir anayasaya karşı çıkarken ve sonrasında 2015'de 7 Haziran'dan sonra Beştepe'ye koşarken kurduğu senaryoların tümü yanlış çıkmıştır. Tümünün bedellerini bugün Türkiye ödemektedir. Anlaşılıyor ki, Deniz Baykal ‘Partili cumhurbaşkanlığı modelini içselleştirmiş gibi. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın modelini daha mükemmel hale getirme çabası. Bu absürt tartışmaya girmeyi şu eşikte, milletimizi meşgul etmek diye düşünüyorum. Türkçemizde bir söz var, doğmamış çocuğa don biçmek. Anayasa değişikliği oylamasından yeni çıkıldı, önümüzde cumhurbaşkanı seçimine kadar uzun bir süre var. Şimdiden siz aday isimleri, yardımcı isimleri ortaya atmaya çalışıyorsunuz" şeklinde değerlendirdi.

‘KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN TEHDİTİNİ ‘BAYKALLAŞMA SERÜVENİ' OLARAK GÖRÜYORUM'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ‘Parti içinde kavga edeni kapının önüne koyarım' açıklamasını değerlendiren, Baykal'ın CHP'nin genel başkanıyken partiden ihraç ettiği Ertuğrul Günay, "Kılıçdaroğlu'nun, parti yönetimini eleştiren arkadaşları disipline vermekle, partisinden atmakla tehdit etmesini bir 'Baykallaşma Serüveni' olarak görüyorum. Fikri Sağlar'ın uğradığı tehdidi biz yaşadık. Sayın Baykal bizi partiden attı. CHP'nin bu aklıyla demokratik bir sonuç alması mümkün değil. Yeni yönetime bundan ders çıkarmalarını ve bunun doğru bir yol olmadığını söylemek istiyorum. Kılıçdaroğlu bu söylemi yerine uyararak 'Türkiye'nin kritik bir eşikten geçtiği dönemde parti içi tartışmaları biraz erteleyelim' diyebilirdi. 'Kapının önüne koyarım' bu yanlış bir söylem" dedi.

‘ERDOĞAN ÖNCE KENDİ PARTİSİNİN TARİHİNE BAKSIN'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Soçi'den dönerken yaptığı, "Kılıçdaroğlu hiç kendi partisinin tarihini de bilmiyor, Atatürk, İnönü 'Partili Cumhurbaşkanı' değil miydi, siz bunları bilmiyorsunuz cahilce konuşuyorsunuz" açıklamasını da değerlendiren Günay, "Sayın Erdoğan da böylece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002 ile 2012 arasındaki söylemini bilmiyor bu durumda. 70-80 yıl önceki muhalefet partisinin tarihini eleştirmeden önce, dönüp kendi partisinin tarihine bakmalı.

Parçalanmış imparatorluktan, bir vatan çıkarmaya çalışmışız. Yeni bir parti kuruluyor, demokrasinin dünyada yeni bir kavram olduğu zamanlardaki partiyle göstermelikte olsa halk sandığa, seçime hazırlanmaya çalışıyor. O kurucu partinin genel başkanı, ülkenin cumhurbaşkanı oluyor. Yani Atatürk, o bile o dönemde aşağısına genel başkanvekili ve başbakan bırakıyor. Kendisi mümkün olduğu kadar yukarıda kalmaya özen gösteriyor. İsmet Paşa Dönemin'de de yine aşağıda bir başbakan var ve genel başkanvekili var. Bu model siyasetin çoğulculaşmasına izin vermiyor, siyaseti tekelleştiriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, kuruluşundan beri bu modeli eleştirdi. Sayın Gül seçildiği zaman cumhurbaşkanı yetkilerinin azaltılması konuşuldu, çoğaltılması değil. Siz şimdi 2017 yılında bunca yıllık demokrasi gayreti ve mücadelesinden sonra bula bula 1940'ların İs