Eski Kültür Bakanı Ertuğrul GünayAKP’de derinden derine bir iç kaynama yaşandığını söyledi. Arınç’ın çıkışı için “Basra harap olduktan sonra...” değerlendirmesi yapan Günay, Erdoğan’ın Kürt sorununu şimdiye kadar oy devşirmek için kullandığını, ancak bunu başaramayacağını gördükten sonra yeni ittifaklara yöneldiğini savundu.

Sebahat Karakoyun’un BirGün’de yer alan haberine göre, Ertuğrul Günay’ın yaptığı değerlendirmeler satırbaşlarıyla şöyle:

‘DİYET ÖDETİYOR’

AKP’de bir çatışmanın, tıkanmanın olması kaçınılmazdı. Erdoğan, Kürt meselesinde çözümü ya da bir rejim değişikliğini, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilmesini Türkiye’nin gerçekten ihtiyacı olduğu için zorlamıyor. Kürt meselesini yerel seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy devşirmek için kullandı. Şimdi genel seçimlere giderken tıkandığını, Kürtlerin kendi partilerine oy vereceğini ve parlamentoya girdiklerinde başkanlık sistemine oy vermeyeceğini gördü. Yeni ittifaklarla çatışma çıkarmaya çalışıyor.

‘İTTİFAK PEŞİNDE’

Bu çerçevede de  geçmişte çok ağır biçimde suçladığı çevrelerle yeni ittifaklar kurmaya, Balyoz ve Ergenekon sanıklarının da içinde bulunduğu, onları arkalayan asker, sivil elit zümrelerle yeni ittifaklar kurmaya çalışıyor. Buna kim inanabilir bilmiyorum ama daha önce savcısı olmakla övündüğü davaların şimdi bir yanılgı eseri olduğunu ve aldatıldığını söylüyor.  Eşzamanlı olarak da Kürt meselesinin çözümünde geri adım, süreci bozucu bir adım atıyor. Böylece nerelere göz kırptığı ve hayali biçimde “paralel” diyerek suçladığı çevrelere karşı,  yolsuzluk iddia ve ithamlarına karşı yeni ittifaklar aradığı açıklıkla ortaya çıkıyor.

‘GEÇ VE MAHÇUP’

Bu kadar bireysel sıkıntılardan kaynaklanan manevralar hükümet ve parti içinde önce bir vicdani hesaplaşmaya, ardından da bugün sınırlı örneklerini gördüğümüz ve gelecekte gelişmesi beklenen yeni tartışmalara yol açıyor. Bütün bu manevralar, bireysel arayışlar, onların hükümete ve partiye ödeteceği fatura tecrübeli bazı siyaset adamlarında bir kaygı yaratıyor ve nihayet  Arınç da Erdoğan’a görevinin sınırlarını hatırlatmak ihtiyacını duydu. Ama Arınç gibi tecrübeli siyaset adamları keşke bu kadar geç, bu kadar mahcup, bu kadar alttan çıkışlar yapmak yerine Gezi’de bir miktar yükseltmeye çalıştıkları seslerini kesmeselerdi ve hele 17 Aralık’tan sonra Türkiye’nin yolsuzlukları ve haksızlıkları örtmek için bir hukuk darbesine sürüklenmesine göz yummasalardı. Şu anda AKP içinden yükselecek her söz bana bir darbımeseli; bir tarihi sözü hatırlatıyor; “badel harab el Basra.” Basra harap olduktan sonra...

‘AKP KAYNIYOR’

AKP’nin içi derinden derine kaynıyor. Bunun bir örneğini Yüce Divan oylaması sırasında gördük. Parti içinde siyasi, vicdani, insani bir muhasebe yapılıyor ama partiye diyet ödeten kişi ve onun çevresi öyle bir baskı uyguluyor ki bu çıkış ve sesler hep olması gerekenden daha düşük kalıyor.