Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tahran’daki Suriye konulu üçlü zirveden dönüşünde uçakta gazetecileri yanıtladı.

Tayyip Erdoğan, zirvede Türkiye’nin Suriye’de ‘oldubitti’lere izin vermeyeceğini kanıtladığını öne sürerken, Suriye’nin mevcut meşru yönetimiyle işbirliği yapılması yönündeki beklentilere “Rejimle ilişkimiz zaten söz konusu değil. Ha, seçim yapılır, yeni anayasa ile beraber halkın seçtiği bir iktidar iş başına gelir, o ayrı mesele.” diye yanıt verdi.

 AKP’li cumhurbaşkanı, bunun üzerine “Seçime Esad da girer ve kazanırsa o zaman bizim tavrımız ne olur?” sorusunu ise ‘Esad’sız Suriye’ hayalinde ısrar ederek “Biz tabii Esad’ı filan hiç konuşmuyoruz. Bütün mesele, oradaki seçmen potansiyelini ortaya çıkarmak. Suriye’nin içindeki seçmenler var, dışındaki seçmenler var, oluşacak seçmenler var… Bu yapı nasıl teşekkül edecek, bunu bir defa görmemiz lazım. Temennimiz odur ki inşallah Suriye’nin çilesi biter.” sözleriyle yanıtladı.

 Erdoğan, Suriye yönetimine sürekli olarak tehdit savuran ABD ile Türkiye’nin İdlib’le ilgili politikasının ise aynı olmadığını öne sürdü.

 Milliyet’ten Hakkı Öcal‘ın aktardığına göre Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

‘ZİRVEDE MÜZAKEREMİZİ EN İYİ BİÇİMDE YAPTIK’

Astana sürecinin 3. Liderler Zirvesi’ni Tahran ’da gerçekleştirdik. Bu zirve, özellikle Suriye’deki siyasi çözüm arayışları ve İdlib’deki gelişmeler bağlamında kritik bir zamanda yapılmış oldu. Zirvedeki konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz Suriye’de askeri değil siyasi çözümden yanayız. Bunun için Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesi ve oldu bittilere izin verilmemesi gerekiyor. Suriye’de 7 yıldır devam eden savaşın daha büyük insani dramlar üretmesine müsaade etmemeliyiz.

Üç garantör ülke olarak bunun üzerinde hassasiyetle durmamızın gereğini ortaya koyduk. Tabii biz Suriye ’de DEAŞ ve PYD- YPG başta olmak üzere bütün terör örgütlerinin temizlenmesinden yanayız. Sahada oldubittilere izin vermeyeceğimizi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla da ortaya koyduk.

Bu çerçevede İdlib’deki gelişmeler endişe verici bir hal almıştır. Zirvede de bu konuyu Sayın Ruhani ve Sayın Putin’le ikili görüşmelerimizde ayrı ayrı ele aldık. Ayrıca zirvede müzakeremizi en iyi biçimde yaptık. Müzakere de televizyonlardan zaten canlı olarak yayınlanmış. Zirve sonuç bildirgesinin 3. maddesi bu hususun altını çizmektedir.

İdlib, üzerinde daha önce mutabık kaldığımız dört çatışmasızlık bölgesinden biridir. Diğer üç bölge zaten ortadan kalktı. Artık geriye sadece İdlib kaldı. İdlib’te malum 3.5 milyon insan yaşıyor. Bizim burada 12 askeri gözlem noktamız var.

‘TERÖR UNSURLARININ ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİNİ DESTEKLİYORUZ’

 Halep, Doğu Guta gibi yerlerden gelen ılımlı muhalifler de şu anda İdlib’te bulunuyor. Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik. Bu, büyük bir insani drama ve yeni bir göç dalgasına da neden olur. Türkiye bunun bedelini ödemek durumunda kalmamalıdır.

 İdlib’deki terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesini şüphesiz ki biz de destekliyoruz. Burada atılacak her tür adımın Astana sürecinin ruhuna uygun olması ve üç garantör ülkenin de mutabakatına dayanması gerekir.

Bu adımları koordine etmek için teknik heyetler temaslarına devam edecekler. Ayrılırken sayın Putin’le de konuştuk. Hatta, “Bu heyetler aralarında görüşsünler, sonra da biz bir araya gelerek bu konuda nihai kararı veririz” dedik. Bizim beklentimiz bu çerçevede ilerleme kaydedilmesidir. Bütün dünyanın yakından takip ettiği İdlib konusunda olumlu bir netice alacağımıza inanıyorum.

‘HAMANEY MEMNUNİYETİNİ İFADE ETTİ’

  Suriye’nin yanı sıra Sayın Ruhani ve Sayın Putin’le yaptığım görüşmelerde ikili ve diğer bölgesel konuları ele aldık. Son olarak dini lider sayın Hamaney’i ziyaret ettik. Suriye başta olmak üzere bölgesel ve küresel konularla ilgili görüşlerimizi ve hassasiyetlerimizi de kendilerine aktardık. Bunlar da Türkiye’nin özellikle son dönemlerdeki duruşu üzerinde olumlu yaklaşımları var. Bundan dolayı da memnuniyetlerini bana ifade ettiler. Biz de kararlılığımızı, bölgede olması gereken ne ise bunu iyi düşünerek, tartarak adımlarımızı attığımızı söyledik.

 ‘GELİŞMELER NE GÖSTERİR BİLEMİYORUZ’

Zirvede İdlib’den 3.5 milyon mülteci akını olabileceği endişenizi dile getirdiniz. Oradan olası bir mülteci akınının, gerek Türkiye’ye, gerek Batı’ya etkileri neler olur?

Bunu gelişmelere göre değerlendirmek lazım. Şu anda değil. Gelişmeler ne gösterir bilemiyoruz.

Zirvenin Türkiye açısından en olumlu, en memnuniyet verici boyutu nedir?

Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakatın oluşması. Bu 12 maddelik ortak açıklamaya da yansıdı. Özellikle 3. ve 4. maddelerin altını çizmek lazım. Açıklamada, silahların bırakılmasına işaret ediliyor. Metinde tabii ki diplomatik bir dil kullanılıyor. Ama bunu, silahların bırakılması veya ateşkes gibi bir ifadeyle ortaya koyarsak, o zaman daha iyi anlaşılır. Bölgeye çok daha iyi mesaj olur.

‘KONSOLOSLUK AÇMA NİYETİMİZ YOK’

Çatışmasızlık bölgesinde Rusya bir iki operasyon yaptı, sonra durdu. Bundan sonrası için vakit kazanıldığını söyleyebilir miyiz?

 Sayın Putin’le bunları hem ikili görüşmede, hem üçlü zirvede çok açık, net konuştuk.

 Esad’ın operasyona hazırlandığı söyleniyor. PKK, Türk solunun marjinal gruplarından da isimler telaffuz ediliyor. Konuşmanızda siz Fırat’ın doğusundan bahsederken Ruhani bu yaklaşıma olumlu bakıyor gibi görünüyor. Yani Fırat’ın doğusunun temizlenmesine dair… Bu çelişki nasıl aşılacak?

 İran’ın Fırat’ın doğusu ile ilgili beklentileri daha farklı. Bizim orada konsolosluk açma suretiyle süreci hızlandıralım diye beklentileri var. Ama bizim şu anda oralarda konsolosluk açma niyetimiz yok.

‘REJİMLE İLİŞKİMİZ YOK ILIMLI MUHALİFLERLE VAR’

Ruhani, Suriye’deki mevcut yönetimle işbirliği yapılması yönündeki beklentilerini ifade etti. Çözümün, mevcut Suriye hükümetiyle görüşülerek üretilmesi gerektiğinden söz etti… Bizim yaklaşımımız nedir?

Yani bu sadece Rusya ile İran’ın yaptığı bir iş. Bizim şu anda rejimle böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Bizim sadece Suriye halkıyla ilişkilerimiz var. Bunlar da ağırlıklı olarak ılımlı muhaliflerdir. Ilımlı muhalifler ile bizim ilişkimiz var. Ama terör gruplarıyla değil. Rejimle ise zaten söz konusu değil. Ha, seçim yapılır, yeni anayasa ile beraber halkın seçtiği bir iktidar iş başına gelir, o ayrı mesele.

‘İNŞALLAH KATLİAM OLMAYACAK’

Bu zirve sonrasında İdlib’de sivillere yönelik katliam olabileceği endişemiz tamamen ortadan kalktı mı?

Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakat önemli. Mutabakat, inşallah böyle bir şeyi getirir. Tabii bizim çok daha farklı bazı düşüncelerimiz de var. Bunları gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Savunma Bakanımız gerek İstihbarat, Rusya tarafının ilgili heyetiyle inşallah yoğun görüşme halinde olacaklar. Biz de Almanya seyahatinden sonra sayın Putin’le tekrar bir araya tekrar gelebiliriz.

‘DÖRT LİDER İNŞALLAH BİR ARAYA GELECEĞİZ’

 Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa’nın İstanbul’da gerçekleştireceği bir zirve söz konusu idi.

Bu ayın 14’ünde 4 ülkenin temsilcileri İstanbul’da bir araya gelecek. Ön hazırlıkları yapacak. Daha sonra da inşallah 4’lü olarak bizler, liderler olarak bir araya geleceğiz.

‘İNŞALLAH SÖZLERİNDE DURURLAR’

3. ve 4. madde Türkiye’nin taleplerini yansıtıyor. Devam edecek teknik görüşmelerin kapsamı ne, içeriği ne olacak? En azından bombardımanın durması anlamında…

 Silahların bırakılması dediğimiz ne? Bu… Bunu da Putin’le, başa baş görüşmemizden sonra, bir kere daha ayrıca konuştum ayrılırken. Kendisinden bunu rica ettik. İnşallah inanıyorum ki sözlerinde duracaklardır. (Terör örgütlerine dair bir liste söz konusu mu görüşmelerde gündeme gelen?) El-Kaide, Nusra ve benzeri örgütler…

Suriye’de seçimden bahsettiniz… Seçime Esad da girer ve kazanırsa o zaman bizim tavrımız ne olur?

 Biz tabii Esad’ı filan hiç konuşmuyoruz. Bütün mesele, oradaki seçmen potansiyelini ortaya çıkarmak. Suriye’nin içindeki seçmenler var, dışındaki seçmenler var, oluşacak seçmenler var… Bu yapı nasıl teşekkül edecek, bunu bir defa görmemiz lazım. Temennimiz odur ki inşallah Suriye’nin çilesi biter..

‘ABD İLE TÜMÜYLE AYNI SAFTA DEĞİLİZ, ONLARINKİ KÖR BAHANE’

Rusya’nın bölgedeki YPG varlığına yönelik tavrında bir değişiklik var mı? Ayrıca, ABD ile Türkiye uzun süredir ilk kez İdlib konusunda aynı safta yer alıyor gibi gözüküyor. Acaba iki ülkenin oradaki öncelikleri örtüşüyor mu birbiriyle?

 İdlib konusunda şu an itibarıyla ABD ile tümüyle aynı safta yer aldığımızı söyleyemeyiz.

  ABD de rejimin ve Rusya’nın müdahalesine karşı çıkıyor. O anlamda…

Oradan değil, onların kör bahaneleri var. Nedir o kör bahane? ‘Kimyasal silah kullanırsanız, biz şöyle yaparız, böyle yaparız’ diyorlar… Bize göre, sadece kimyasal silah tehdidi üzerinde durmak, konvansiyonel silahlarla yol açılan ölümlere aldırmamak doğru bir yaklaşım değil. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte ortaya çıkan, sadece kimyasal silah odaklı o yaklaşımın güncellenmesi lazım. Bu hususta Rusya’ya büyük görev düştüğünü de ifade ettik. ‘BM Güvenlik Konseyi’ndesiniz. Bunu gündeme getirin, bu işi BM’de çözmek lazım’ dedik. ABD, Suriye ’de olup bitenleri şu anda tamamen tribünden seyreden bir seyirci konumunda. Hiçbir sözünün arkasında değil. Münbiç’te sözünü tuttu mu? 90 gün dedi, geçti 90’ı… Şimdi yeniden terör örgütlerini oraya sokmanın gayreti içerisinde. Aynı şeyi Deyrizor’da yaptı… Deyrizor’dan şu anda terör örgütlerini, PYD’yi, YPG’yi besliyorlar. Neyle? Petrolle… Orada çok ciddi petrol gelirleri var terör örgütünün. 300 milyon dolarlık ham petrol geliri söz konusu terör örgütlerinin. İşlenmiş halini düşünün. Herhalde 700 – 800 milyon doları bulur. Ben bu rakamı Putin’e söyledim, şaşırdı… Şu anda Amerika orada sadece o iki terör örgütünü besliyor. Onları maşa olarak kullanıyor. Çok daha ilginci geçen gün Hulusi Bey’le (Akar) de konuştuk. Yani, şu anda 18 bini aşkın TIR Suriye’nin kuzeyine silah, mühimmat taşımış vaziyette. 3 bin kadar da kargo uçağı her türlü silahı, mühimmatı oraya götürüyor. Orada kurulmuş üsler var. Ve bu üsler, bunlarla besleniyor.”

‘VOSTOK 2018 TATBİKATINI DEĞERLENDİRİYORUZ’

Suriye ’nin başına gelenlerin arka planında ABD’nin İsrail’le bölgede hâkim olma, Rusya’nın bölgede kalma hesapları, bir de sanki yeni bulunan Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin geleceği de büyük rol oynuyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Tabii Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleriyle ilgili herkes bir şeyler söylüyor. Bu kadar hamle ettiklerine göre herhalde gaz bol. ABD buranın üzerinde oyun oynuyor. İsrail, Fransa oynuyor. Biz de kendi değerlendirmemizi yapıyoruz elbet… Şu anda tabii Rusya’nın oradaki tatbikat meselesi de var.. Biliyorsunuz Rusya’nın 5 tane üssü Suriye’de batı tarafında. Ayrıca Akdeniz’e gelen gemileri de orada. Çin’le yapacakları tatbikat da çok büyük. Savunma Bakanımız Hulusi Bey’den bilgi alalım.

 Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: Önümüzdeki günlerde Vostok 2018 tatbikatı yapacaklar. Ona Türkiye’yi de çağırdılar. Değerlendiriyoruz. Doğu bölgesinde yapacaklar. Denizde yapılan başladı. 25 gemi, 30 noktadan, üzerilerinde canlı mühimmat da var. Bunlar 20-25 kilometre civarında menzile sahip füzeler. Amerika da bunu görüyor. Yani, tatbikat önem taşıyor.

‘CANLI YAYIN İSABET OLMUŞ’

 Zirvenin içeriğine kadar canlı yayınlanması da dikkati çekti. O anda mı canlı yayın kararı verildi, önceden planlama var mıydı?

 Canlı yayınlanacağından haberimiz yoktu. Ama hayırlısı olmuş, isabet olmuş.

‘DOĞU AKDENİZ’DE OYNUYOR’

Suriye ’nin başına gelenlerin arka planında ABD’nin bölgede hakim olma, Rusya’nın bölgede kalma hesapları, bir de sanki yeni bulunan Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin geleceği de büyük rol oynuyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Tabi Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleriyle ilgili herkes bir şeyler söylüyor. Biz de bir şeyler söylüyoruz. Yani, buradaki rezervin miktarı, şudur, budur.

 Bu kadar hamle ettiklerine göre herhalde gaz bol… Biraz bol, öyle görünüyor. ABD buranın üzerinde oyun oynuyor. İsrail, Fransa oynuyor. Biz de kendi değerlendirmemizi yapıyoruz elbet. Şu anda tabii Rusya’nın oradaki tatbikat meselesi de var.. Biliyorsunuz Rusya’nın 5 tane üssü Suriye’de Batı tarafında. Ayrıca Akdeniz’e gelen gemileri de orada. Çin’le yapacakları tatbikat da çok büyük. Savunma Bakanımız Hulusi Bey’den bilgi alalım.