Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğitime getirilen 4+4+4 sistemiyle öğrencilerin 5. sınıftan itibaren seçmeli dersler alabileceğini söyledi ve bu kapsamda öğrencilerin “Yaşayan diller ve lehçeler” adı altında Kürtçe dersi alabileceğini ifade etti. Bu sayede farklı ana dillere sahip vatandaşların dillerini geliştirebilme imkanına sahip olacağını ifade eden Erdoğan, “Yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. Bu tarihi bir adımdır” diye konuştu.

 

AKP’nin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, AKP’nin Türkiye’de seçme ve tercih etme hakkına saygı duyan ve bunu geliştiren bir parti olduğunu, kademeli eğitimin yasalaşmasıyla veliler ve öğrenciler için daha geniş bir tercih hakkının getirildiğini ifade etti. Erdoğan, kendi iktidarlarına kadar Türkiye’de bazı seçeneklerin üstünün çizilmiş olduğunu savundu ve “Biz bu çizikleri kaldırdık. Biz kimseye meslek liselerini ya da imam hatipleri dayatmıyoruz. Hiçbir veliye seçmeli Kuran ve siyer dersini dayatmıyoruz. Aksine biz önü kapatılmış bu seçeneklerin önünü açıyoruz. milletimizin önüne seçme özgürlüğü koyuyoruz” dedi. Erdoğan, 4+4+4 yasasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan CHP’nin de statükocu bir zihniyete sahip olduğunu söyledi. CHP’nin bu zihniyetinin de tabandan gelen hareketle değişeceğini ve kendilerinin de ihtiyaç duyduğu kaliteli muhalefetin er ya da geç oluşacağını söyledi.

 

“5. SINIFTAN İTİBAREN SEÇMELİ KÜRTÇE”

Kademeli eğitimde uygulanacak yeni ders çizelgelerinin de belli bir noktaya geldiğini söyleyen Erdoğan, yeni çizelgeler için AB ülkeleri başta olmak üzere yabancı ülkelerle karşılaştırmalar yapıldığını ve Türkiye’nin milli eğitim sistemine en uygun çizelgeyi hazırladıklarını belirtti ve şunları söyledi:

“1. sınıftan 8. sınıfa kadar derslerin ağırlığını değiştiriyoruz. Farkı sınıflara göre derslere farklı ders saati yoğunlukları getiriyoruz. Bir örneği paylaşmak istiyorum. Şu an Türkçe dersi ilk 3 yıl haftada 11 saat, 4 ve 5. sınıflarda 6 saat, 6., 7. ve 8. sınıflarda haftada 5 saat olarak okutuluyor. 2012-2013 eğitim öğretim yılından itibaren Türkçe dersi ilk iki yıl haftada 10 saat, 3 ve 4. sınıflarda haftada 8 saat, 5 ve 6. sınıflarda haftada 6 saat, 7 ve 8. sınıflarda haftada 5 saat olacak. Yani kimi sınıflarda yoğunluk artıyor kiminde düşüyor. Zorunlu tüm derslerde analizler ışığında buna benzer düzenlemeler yapıyoruz. Yeni ders çizelgesinde İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi 4. sınıfta zorunlu ders olarak verilecek.

 

Çizelgeyle seçmeli dersleri de artırıyoruz. 5. sınıftan 8. sınıfa kadar öğrenciler ilgi ve tercihlerine göre her öğretim yılında 4 dersi tercih edebilecekler. Kuran ve siyer derslerinin seçmeli ders olmasını sağlamıştık. Şimdi yeni ders çizelgesiyle temel dini bilgiler seçmeli dersini öğrencilerin tercihine ayrıca sunuyoruz. Bu derste farklı dinlerin mensubu örneğin Hıristiyan, Musevi öğrencilerimiz diledikleri takdirde kendi dinlerini buradan öğrenebilecekler. Farklı inanç gruplarına mensup, örneğin alevi vatandaşlarımız için de şu anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde ilgili konular zaten yer alıyor. Yabancı dil öğrenmek isteyen öğrencilerimizi için de zorunlu yabancı dilin yanında seçmeli yabancı dil dersini de getiriyoruz. Bakanlar Kurulu kararıyla öğretiminin yapılması karara bağlanmış diller seçmeli olarak öğretilecek. Dil konusunda yeni ders çizelgesiyle önemli bir seçeneği daha öğrencilerimizin ve velilerimizin önüne koyuyoruz. Dil ve anlatım ders grubu altında öğrenciler temel okuma, yazma, yazarlık, iletişim, sunum becerilerini geliştirecek dersler alabilecekler.

 

Bunun yanında öğrencilerimiz farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi hakkında kanun kapsamında, ‘Yaşayan diller ve lehçeler’ adı altında yerel dil ve lehçeleri öğrenebilecek. Örneğin yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek. bu tarihi bir adımdır. İhtiyaç durumuna göre farklı ana dillere sahip vatandaşlarımız dillerini geliştirebilecek. Bu yeni düzenlemenin öğrencilerimiz, velilerimiz, öğretmenlerimiz başta olmak üzer eğitim camiamız ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.”

 

“YAPTIK DA NE KAYBETTİK?”-

Kürt kökenli vatandaşlardan AKP’nin bu adımından sonra kimlerin hangi tavrı takınacağını izlemesini isteyen Erdoğan, bugüne kadar atılan adımları yok sayan ve kandırmaca gibi göstermek isteyen örgüt ve yandaşlarının şimdiden tepki göstermeye başladığını savundu. İktidara geldikleri andan itibaren Olağanüstü Hal’in kaldırılmasından TRT-ŞEŞ’in yayına geçmesine kadar birçok gelişmenin yaşandığını ifade den Erdoğan, “Yaptık da ne kaybettik? Gayet iyi gidiyor. Seçim kampanyalarını anadille yapabiliyorlar. Billboardlara, köprü üstlerine pankartları asıyorlar mı asıyorlar? Ne oldu?” diye sordu. AKP iktidarının göreve gelmesinden bu yana Doğu ve Güneydoğu'ya yaklaşık 32 milyar TL yatırım yaptığını ifade eden Erdoğan, terörün çözümü konusunda CHP ile yaptıkları görüşmeye de değindi.

 

“BAHÇELİ’NİN KILAVUZU YANLIŞ”-

CHP’nin yeni tavrı ve girişiminin geç kalınmış bir hareket olsa da toplumda yeni bir havanın oluşmasına vesile olduğunu ifade eden Erdoğan, yine de bu girişimden memnun olduklarını, kendilerinin Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne başladıkları zaman CHP ve MHP’den “alaycı tavırlarla karşılaştıklarını” söyledi. “CHP ve MHP alaycı üsluplarla kapıların kapattı, kameralardan bahsettiler. BDP zaten sorunun bir parçası olarak kalmayı tercih ediyor. Ama biz yalnız bırakılmışlığa taviz vermedik. Tahriklere rağmen kararlı duruş sergiledik” diyen Başbakan Erdoğan, bu sorunun çözümü için ön şart ve kabullerinin olmadığını ama kendilerine sunulacak her hangi bir ön şartı da kabul etmeyeceklerini vurguladı. Görüş alışverişi için kapılarının açık olduğunu “Sıkılı yumrukla tokalaşma olmaz” sözleriyle anlatan Erdoğan, MHP ve BDP’yi siyasetlerini oluştururken bir dayanak noktası olarak gördükleri terör konusunda net bir tavır koymadıkları iddiasıyla eleştirdi. MHP’nin konuya hamaset ve reddiyecilikle yaklaştığını, Türkiye’nin gerçeklerinden ve sağ duyudan uzak bir tavır sergilediğini söyleyen Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin basına yansıyan “Öcalan İmralı’da mı?” sorusu hakkında da şunları söyledi:

 

“Bahçeli, ‘Bölücü başı İmralı’da mı?’ diyor. Bizzat görürsen ne yapacaksın ben bunu merak ediyorum. Beyfendiyi herhalde bir İmralı’ya götürmek lazım, o da BDP’lilere kötü örnek olacak. Böyle bir yanlış olur mu? Kılavuz meselesi çok önemlidir. Kılavuzunuzu yanlış seçerseniz size bunları söyletir. Hakaret eden bir siyasi parti genel başkanı. Olmaz böyle şey. Biz sayın Bahçeli’ye de arkadaşlarına da onların seviyesi ve üslubuyla değil, Türkçe’nin zerafetiyle cevap vermeye devam edeceğiz.”

 

“BU MESELE ÇARK KALDIRMAZ”

Terör sorununun çözüm sürecine destek verenlerin AKP hükümetine değil Türkiye’ye destek vermiş olacağını ifade eden Erdoğan, bu sürecin karşısında kalanların ise çözümün değil sorunun parçası olacağını ileri sürdü. CHP’nin çözüm için yol haritası önerisinin toplumun yüzde 100’ünün mutabakatını taşıması gerekmediğini, iktidarın ve ana muhalefet partisinin ortak hareket etmesi durumunda sürece dahil olmayan muhalefetin dışarıda kalacağını kaydeden Erdoğan, CHP’nin MHP’yi ikna etme çabalarını sonuç vermemesi durumunda sadece AKP’li ve CHP’lilerden oluşan meclis dışı bir komisyon kurulması önerisinde bulunduğunu hatırlattı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’na da kürsüden seslenen Erdoğan, “Bu milli bir meseledir. Bu mesele çark etmeyi kaldıramaz. Milletin umudu ve anaların yüreği söz konusudur. CHP genel başkanında bu meselede ilkeli tutalı bir duruş bekliyoruz. Milletin hayal kırıklığına uğramasına tahammülü olmadığını belirtmek istiyorum. Partilerin süreç içindeki rollerini önemseriz ama süreci parti tutumlarına endeksleyemeyiz” ifadelerini kullandı.