Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bedelli askerliğe değinen Erdoğan, "Zannediyorum en kötü ihtimalle yeni yasama döneminde açıklamış oluruz. O zamana kadar da hazırlıklarımızı bitirmiş oluruz. Belki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkarmayı da deneyebiliriz. O zaman daha erkene çekmiş oluruz" dedi.

Yeni dönemde ekonomi ile ilgili olarak izlenecek yol haritasını da değerlendiren Erdoğan, “Makro ve mikro ekonomik dengeler anlamında hassasiyetimizi korumaya devam edeceğiz. Bu hususta kararlılık önemli. Ekonomide söylem birliği de çok önemli. Her ağızdan ayrı bir ses çıkmamalı. Olumsuzluklara fırsat vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO Zirvesi öncesi üye ülkelerin harcamalarını artırma çağrısı yapmasını değerlendiren Erdoğan, “Türkiye bu noktada da iyi bir konumda. Bunu da artırarak devam ettirmeyi hedefliyoruz. Savunmada atmamız gereken adımları zaten atıyoruz” diye konuştu.

Brüksel'deki NATO Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

İçeriği itibariyle başarılı geçen bir zirve oldu. Zirve münasebetiyle terörle mücadelede müttefik ve ortaklarımızdan terör örgütleri arasında ayrım gözetmeksizin tam destek ve dayanışma beklediğimizi vurguladık. İki günlük zirvenin birinci gününde gündemin ağırlıklı maddesi külfetin adil paylaşımı konusuydu. Bu çerçevede, Türkiye’nin üzerine düşen sorumlulukları fazlasıyla yerine getirdiğine işaret ettik. Müttefiklerin güvenlik kaygılarının ciddiyetle ele alınmasının zorunluluğunu, bunun güvenliğin bölünmezliği ilkesinin bir gereği olduğunu belirttik.

Zirvede NATO’nun karşı karşıya kaldığı küresel sınamalara kendini uyarlamasına ve Avrupa Atlantik bölgesinde barış ve istikrarı korumaya yönelik önemli kararlar aldık. Bu çerçevede NATO’nun uyarlanmış komuta yapısı, müttefiklerin Afganistan’a desteğinin artırılması ayrıca kararlaştırıldı. Yine Irak'ın terörle mücadele kapasitesini güçlendirmeyi de içerecek şekilde güvenliğine katkı sağlamak amacıyla bir eğitim misyonu başlatılmasına karar verildi.

‘MAKEDONYA'YA DAVETTE BULUNDUK’

NATO'nun Irak'ta başlatacağı eğitim misyonuna komutan yardımcılığını üstlenecek olmamız Irak'ın istikrar ve güvenliğine atfettiğimiz önemin ve NATO'ya taahhüdümüzün somut bir tezahürüdür. Keza ittifakın güney bölgesinde istikrarı yayma gayretleri kapsamında Tunus ve Libya’nın savunma ve güvenlik kurumlarının güçlendirilmesi konusunda somut adımlar değerlendirildi. İttifakın açık kapı politikası bağlamında Makedonya’ya NATO’ya üyelik müzakerelerine başlaması için davette bulunuldu. Türkiye olarak bundan duyduğumuz memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum.

‘BU YIL SONUNA KADAR GÖRÜŞMELER SÜRECEK’

Ülkemiz başından beri ittifakın açık kapı politikasının Avrupa Atlantik bölgesinde güvenlik ve istikrarı artırmaya matuf stratejik bir araç olarak görmüş ve desteklemiştir. Bu nedenle Türkiye bölgedeki ülkelerle tarihi bağlarımızdan da hareketle Bosna Hersek ve Gürcistan’ın ittifakla angajmanının geliştirilmesi konusunda azami gayret göstermiştir. Bu yıl sonuna kadar da bunun bitirilmesi için gerekli görüşmeleri başta Dışişleri Bakanımız olmak üzere devam ettireceklerdir.

NATO-AVRUPA BİRLİĞİ İŞBİRLİĞİ

Zirvede ayrıca askeri risklerin azaltılması ve şeffaflığın sağlanması amacıyla Rusya ile siyasi ve askeri diyaloğun canlandırılması gereğine işaret ettik. NATO-Avrupa Birliği işbirliğinin uzlaşılan çerçevede geliştirilmesine desteğimizi teyit ettik. Bunun için Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik konularında ülkemize yönelik taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini de vurguladık. Zirve vesilesiyle muhataplarımla önemli ve içerikli ikili görüşmeler gerçekleştirme fırsatı da buldum.

'TRUMP'IN SÖYLEDİKLERİ TARTIŞMA KONUSU OLDU'

NATO zirvesi dönüşünde Cumhurbaşkanlığı uçağında bulunan gazetecilerin soruları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıtları şöyle:

Külfet paylaşımı konusunda zirvedeki tartışmalara, bu çerçevede Türkiye’nin konumuna dair değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Başkan Trump’ın külfet paylaşımı ve bütçe onayları konusunda söyledikleri bir tartışma konusu oldu. Özellikle şu anda 2024’e kadar bildiğiniz gibi yüzde 2 Gayri Safi Milli Hasılanın oranı itibariyle NATO’ya bir destek verilmesi söz konusuyken şu an itibariyle bu oranın çok çok altında kalan ülkeler var. Ve Trump’ın biz yüzde 4,2 oranında NATO’ya destek veriyoruz. Burada o kadar zengin ülkeler var ki bunların bir kısmı hâlâ yüzde 1'in altında. 2'yi dahi yakalayamayan ülkeler var. Biz ABD olarak biz bu sıkıntıları üstlenmek durumunda değiliz gibi yaklaşımları söz konusu oldu. Daha sonra dar kapsamlı sadece liderler yanlarında 2 kişi olmak üzere bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda yeniden ele alma durumu oldu.

Türkiye’nin şu anda desteği yüzde 1,8 durumunda. Bizim tabii ayrıca malzeme ve mühimmat noktasındaki harcamalarımız da 30 milyar dolar civarında. Bizim böyle bir gayretimiz var. Türkiye bu noktada da iyi bir konumda. Bunu da artırarak devam ettirmeyi hedefliyoruz. Savunmada atmamız gereken adımları zaten atıyoruz. NATO bu yönüyle ülkemize karşı çok daha olumlu bakıyor.

Afganistan meselesinde de, orada 686 askerimiz ve subayımız bulunuyor. Orada aynı zamanda Kabil havaalanının güvenliği de bizde. Şu anda bunları yürütüyoruz. Savunma harcamalarında 1,7 – 1,8 civarında iken diğer ülkelerde oran düşük oran olunca, 5- 6 ülke bu yüzde 2’lik orana yaklaşmış veya aşmış durumda. Türkiye’ye yönelik bir şey söyleyemiyorlar. Ama Obama döneminde konulan hedef 2024’e kadar bütün ülkeler GSMH’nın yüzde 2’ye çıkmalı denmişti.

Trump bunun ötesine geçerek 2024’e kadar oranın yüzde 4 olması gerekir gibi bir yaklaşımı söz konusu oldu. Bütün bunlarla beraber, yapılan görüşmelerde ülkeler, Obama döneminde alınmış olan karara uyulması gerektiğini ifade ettiler. Hepimizin savunma ile ilgili, ülkemizin yönetimiyle ilgili birçok sıkıntısı var. Eğer biz bu denilen rakamları ödemeye kalkarsak ben milli eğitimde ne yapacağım, sosyal yardımda ne yapacağım diyerek karşı çıktılar.

Başka yaklaşımlar da var. Örneğin bu noktada doğalgaz alımıyla ilgili olarak Rusya’ya bu kadar yapılan yatırım ve ödemeler bunlar ele alınmalı gibi yaklaşımlar var. Biz bu konularda gerek Rusya’dan doğalgaz alıyoruz, İran’dan alıyoruz, Azerbaycan’dan alıyoruz hatta hatta zaman zaman yetmiyor, Cezayir’den aldığımız oluyor. Bunu çeşitlendirmemiz lazım, bunu çeşitlendirmezsek 81 milyon nüfusa bakıyoruz.

Bizim şu anda 78 vilayete doğalgaz veriyoruz. Kalan 3 vilayeti de önümüzde kısa süre içinde bitireceğiz.

Biz Kosova ve Afganistan gibi önemli NATO operasyonlarında kilit roller oynuyoruz. İttifak içindeki merkezi konumumuz da devam ediyor.

"TRUMP 'ANLAŞMA AYNEN UYGULANACAK' DEDİ"

Zirve marjında ABD Başkanı Trump ile de görüştünüz. Hangi konuları ele aldınız?

Evet, zirve marjinda Sayın Trump ile görüştük. Münbiç ve F-35’ler konusunu ele aldık. Münbiç anlaşması şu anda planlandığı şekilde ilerliyor. Tabii ki asıl hedefimiz Amerika Birleşik Devletleri’nin PYD ve YPG ile bütün ilişkisini kesmesi. Şu anda öyle bir görüntü yok. Münbiç konusunda şu an gündemde olan şey PYD YPG’nin Fırat’ın doğusuna gitmesi; ayrıca yüzde 90’ı Arap olan Münbiç’e oranın gerçek sakinlerinin yerleşmesini sağlamak. Geçen ayın 4’ünde Mevlüt Çavuşoğlu beyin ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ile yaptığı görüşmede belirlenen takvim çalıştığı sürece, temennimiz odur ki Münbiç asıl sahiplerine terk edilmiş, bırakılmış olacaktır. Şu anda bu yönde bir gayret var.

F-35’ler son taksitle birlikte toplam 900 milyon doları ödemiş olacağız. 800 milyon doları zaten ödemiştik. 100 milyon dolar daha ödenecek birkaç gün içinde. Sayın Trump bu anlaşmanın aynen uygulanacağını bana söyledi. “Konuyla ilgili olarak gerekli talimatları verdim” dedi. Beyaz Saray Kongre’ye mektup gönderdi. Yaptırıma karşı olduğunu bildirdi.

'TRUMP-PUTİN ZİRVESİ ÇOK ÇOK ÖNEMLİ'

ABD ve Türkiye arasında S-400 ve F-35 anlaşmazlıklarının yanı sıra İran’a ambargo ya da Rusya konularında görüş ayrılıklarının da olduğu biliniyor. Stratejik ortaklığın kağıt üzerinde kalmaması için güçlü bir irade ortaya konuldu mu? Olumlu bir izlenimle dönüyor musunuz?

Pazartesi günü Trump ve Putin, Helsinki de bir araya gelecekler. Bana göre bu zirve çok çok önemli. Bakalım bu zirvede hangi konularda mutabakat olacak, hangi konularda ayrı düşecekler, bunu izleyip göreceğiz. Bu arada bizim de Cumartesi için Sayın Putin ile bir telefon görüşmesi yapmayı planlıyoruz, bununla ilgili de bu görüşmede bir dar kapsamlı Türkiye’de bir araya gelmeyi teklif edeceğim. Bölge sorunlarını ele alacağımız bir görüşme olacak. Helsinki’den sonra böyle bir şeyi kabul ederse bizim için iyi olur. Belki bir veya iki ülkeyi daha davet edip bir organizasyonu gerçekleştirelim istiyorum. Bununla birlikte bölgedeki durumu daha stabil hale getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Bunları telefon görüşmemizde ele alacağız.