Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe'de dış basın temsilcileriyle bir araya geldi.

Basın yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine "asla" karşı çıkmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü bunun için vardır. İnandırıcılığını kaybetmiş bir medyanın ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen medya, siyaseti dizayn etmenin bir aracı haline dönüştürülmemelidir" dedi.

 Erdoğan, dış basın temsilcilerine, "Bize dair haberleri etik çerçevesinde değerlendirmenizi rica ediyoruz" diye seslendi.

Erdoğan'ın konuşması şöyle:

"Avrupa ülkelerinde 5,5 milyon civarında Türkiye kökenli vatandaşımız hayatını sürdürüyor ne Avrupa, ne Kuzey Afrika, ne Orta Asya’daki gelişmelere kayıtsız kalamayız. Yayılmacı müdahaleci bir anlayış içerisinde değiliz. Çünkü bizim hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözümüzü yok. Biz önce kendi vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlama almaya, ardından da gönül coğrafyamızın iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz. 1 milyon insanın canına mal olan Suriye'deki zulme bu hassasiyetle çözüm yolları sunuyoruz.

"SİSİ BİR ZALİMDİR"

"İlk kıblemiz Kudüs'ün hakkını da bunun için savunuyoruz. Gün geçtikçe bir veba gibi yayılan neonazi terörüne bunun için dikkat çekiyoruz. Terör örgütleriyle sergilenen çifte standarda bunun için karşı çıkıyoruz. Mursi'nin vefatıyla gözler önüne gelen demokrasi katliamına yine bunun için tepki gösteriyoruz. Bizlere hak hukuk özgürlük dersi verenler, Mısır halkının özgür iradesiyle seçtiği cumhurbaşkanının darbe mahkemelerinde ölümüne sessiz kalsa da biz sessiz kalamayız. Meslektaşınız olan merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Mursi'nin birileri tarafından unutturulmasına da asla izin vermeyeceğiz. Uluslararası hukukun verdiği imkânları sonuna kadar kullanarak meselenin aydınlığa kavuşturulması için mücadele edeceğiz. Darbecilerin yaptığı açıklamalar ne Mısır halkının ne de uluslararası kamuoyunun vicdanı rahatlatmaktan uzaktır. Darbeci yönetim tarafından basın-yayına uygulanan abluka şüpheleri daha da artırmaktadır. Düşünebiliyor musunuz, bir ülkede seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı 20-25 dakika can çekişiyor ve orada en ufak bir müdahale yapılmıyor. Ailesi bir vasiyetin yerine getirilmesini istiyor, 'Kendi köyüne gömülmek istiyorum' diyor. Ve ailesine naaşını vermiyorlar. Sadece iki oğluyla avukatları bu defin esnasında hazır bulunabiliyor. Böyle bir cinayet olabilir mi? İşte Sisi denilen kişi şu anda Mısır’da böyle bir yöneticidir. Ben her zaman kendisi için şunu söylüyorum; zalimdir. Ve bir demokrat değildir.

Bizim ifadelerimiz gerek Sisi ve etrafındakileri rahatsız edebilir ama önemli olan bu dünyada haklıların yanında yer alanların buna nasıl baktığıdır. Kaşıkçı cinayeti tutumunda ülkemizin tutumunu haklı bulan BM'nin Mursi'nin şüpheli ölümü için sorumlulardan hesap soracağına inanıyorum. Uluslararası basına konunun üstüne cesaretle giderek insanlık açısından utanç sahnelerinin yaşanmasının önüne geçmeliyiz.

GAZETECİ DOĞRULARIN PEŞİNDEKİ İNSANDIR

Gazetecilik unutmayın hakikat arayışıdır. Çünkü her gazeteci aynı zamanda bir araştırmacıdır. Gazeteci de doğruların peşindeki insandır. Yalan ve manipülatif haberlere tevessül etmek muhatabına saygısızlık olmasının yanı sıra bireyin doğru haber alma hakkına müdahale etmektir. Hepimizin üzerine titrediği medya özgürlüğü bunun için vardır. İnandırıcılığını kaybetmiş bir medyanın ne topluma ne de insanlığa hiçbir faydası olamaz. Takipçileri nezdinde güven erozyonuna uğrayan basın kuruluşu öncelikle o meslek grupları için ağır bir yüktür. Demokrasilerde dördüncü kuvvet olarak nitelendirilen medya, siyaseti dizayn etmenin bir aracı haline dönüştürülmemelidir. Biz basın yayın organlarının halk adına siyasetçileri denetlemesine, milletin çıkarları için gözcülük yapmasına asla karşı çıkmadık, çıkmıyoruz.

YANLI  GAZETECİLİK ANLAYIŞINA KARŞIYIZ

Bilakis denetim aracı olması gereken medyanın bir tahakküm aracına siyaseti kendi istekleri doğrultusunda biçimlendirme vasıtasına dönüştürmesine itiraz ediyoruz. Biz seçilmişler üzerinde anti demokratik vesayet organı gibi hareket eden kibirli, yanlı, art niyetli bir gazetecilik anlayışına karşı çıkıyoruz.

Tek gayesi iktidarı devirmek olan muhteris bir siyasetçi gibi davrananlara gazeteci gözüyle bakmıyoruz. Hele hele kalemini ve kamerasını terör örgütlerinin emrine verenler bizim nezdimizde asla gazeteci olamazlar. Bizi sık sık eleştirenlerin bilerek gözden kaçırdığı nokta burasıdır. Sizlerden ülkemiz ile ilgili meselelere hakkaniyetle yaklaşmamızı bize dair haberleri etik çerçevesinde değerlendirmenizi rica ediyoruz. Algının olgunun önüne geçtiği böylesi bir dönemde sizlerden sadece gerçeklerin peşinde koşmanızı bekliyoruz."