Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASO 2. Organize Sanayi Bölgesi 26 Yeni Fabrika ve Altyapıların Açılış Töreni’nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, “Türk ekonomisi, talep, üretim ve ihracat açısında dengeli bir çizgide ilerleyerek günden güne bir girişim ekonomisine dönüşüyor. Ülkemizin geleceği bakımından bu değişimi en az savunma sanayiinde elde ettiğimiz tarihi başarılar kadar önemsiyoruz. Türkiye bir taraftan ayağına vurulan prangaları parçalarken üretim ve ihracatta dünyada artık yeni bir lige yükseliyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan haziran ayı işsizlik rakamlarında işsizlik rekor düşüşle yüzde 10,6’ya geriledi. Türk ekonomisi toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu. Bu gerçeği uzun süredir ülkemize tarafgir davranan yabancı kuruşlar da kabullenmeye başladı” dedi.

Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:

"Türkiye, siyaset, demokrasi, diplomasi yanında ekonomide de köklü bir dönüşüm geçiriyor.

(ASO 2. OSB'de) Toplam 1 milyar 600 milyon liralık yatırım bedeliyle hayata geçen bu fabrikalar salgın döneminde 1670 kardeşimize iş imkânı sundu. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen refahı artırmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.

Tüm bu rakamların detayına indiğimizde şu gerçeği çok daha iyi görüyoruz. Türk ekonomisi, talep, üretim ve ihracat açısında dengeli bir çizgide ilerleyerek günden güne bir girişim ekonomisine dönüşüyor. Ülkemizin geleceği bakımından bu değişimi en az savunma sanayiinde elde ettiğimiz tarihi başarılar kadar önemsiyoruz. Türkiye bir taraftan ayağına vurulan prangaları parçalarken üretim ve ihracatta dünyada artık yeni bir lige yükseliyor.

Geçtiğimiz hafta açıklanan haziran ayı işsizlik rakamlarında işsizlik rekor düşüşle yüzde 10,6’ya geriledi. Türk ekonomisi toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu. Bu gerçeği uzun süredir ülkemize tarafgir davranan yabancı kuruşlar da kabullenmeye başladı.

Uluslararası yatırımcıların Türk piyasalarına yönelik ilgilerinin de arttığına şahit oluyoruz. Turizm sektörümüzdeki canlanma yaşadığımız yangın felaketine rağmen devam ediyor.

Küresel ölçekte iddiaları bulunan bir ülke olarak elbette güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme hedefimizden asla taviz vermiyoruz.

Bunu yaparken başkaları gibi alınterini sömürmeyi, tabiatı tahrip etmeyi de kesinlikle hoş göremeyiz. Ülkemizi kalkındırırken, üretimimizi artırırken, bunu çevreye duyarlı bir anlayışla yapmamız gerekiyor. Çevreye zarar veren her teknolojiyi hayatımızı ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın, namlusunu insana dönmüş silahtan başka bir şey değildir.

İçinde bulunduğumuz ekosistemi tahrip eden her adımın sonu felakettir. Bunun için vahşi büyüme yerine her alanda merhametli büyüme prensibini gözetmemiz gerektiğine inanıyorum.

İnsanlık olarak birçok şeyin en iyisini üretebiliriz ama tabiatta sahip olduğumuz değerleri bir kez kaybettik mi bir daha yerine koyamayız. Şiddetli hava olayları, son dönemde yaşadığımız yangın, sel, müsilaj gibi afetler ülkemizi nasıl bir tehlikenin beklediğini açıkça gösteriyor. Karbon ayak izimizin iklim dengesi üzerinde sebep olduğu etkileri ve bunun acı sonuçlarını hep birlikte hissediyoruz."