Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yönelik açıklayacağı 'müjde'sinin KKTC Cumhurbaşkanlığı'na ve KKTC Meclisi'ne yeni bir külliye inşaatı olduğunu belirtti.

Erdoğan, "Proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Metahan bölgesinde, silahlı kuvvetlerimizle de görüşerek orada bir 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik" dedi.

"Devlet olmanın işte ifadesi budur" diyen Erdoğan, "Bunu inşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs, Kıbrıs Türk'lerine ait bir devlet varmış bunu birilerinin görmesi lazım" şeklinde konuştu.

KKTC Meclisi'nde açıklamalarda bulunan Erdoğan, KKTC'ye yeni bir Cumhurbaşkanlığı binası ve parlamento binası inşa edileceğini duyurdu. Kıbrıs'ın Metehan bölgesinde inşa edilecek külliyeye bir de millet bahçesi yapılacağını belirten Erdoğan, "Gönlümden, yüreğimden şu geçiyor. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bunu inşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs, Kıbrıs Türk'lerine ait bir devlet varmış bunu birilerinin görmesi lazım" ifadesini kullandı.

"TÜRK SÖZÜNDE DURUR, RUM SÖZÜNDE DURMAZ"

Konuşmasında adadaki barış çalışmalarına değinen Erdoğan, 2004'te Anan Planı'nın Güney Kıbrıs tarafından reddedildiğini anımsatırken, "Tecrübeler, Rum tarafının ortaklık kurmak gibi bir niyetinin olmadığını açık ve net bir şekilde herkese öğretmiştir" dedi. Kuzey Kıbrıs'ın kabul ettiği ancak Güney Kıbrıs'ın reddettiği anlaşmada Rumların sözünde durmadığını söyleyen Erdoğan, "Türk sözünde durur, Rum sözünde durmaz. Artık bizim bunlara inanmamız, 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm ancak ve ancak adanın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olabilir" şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bugün aynı zamanda Türkiye ile KKTC arasındaki gücünü şehitlerimizin kanlarından ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya isteseler de istemeseler de bir kez daha ilan ediyoruz.

"İnşallah bugün ve yarın gerçekleştireceğimiz programlarla hem Kıbrıs Türk halkının bayram sevincine ortak olacak, hem de Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 47. yıl dönümünü birlikte yaşayacak, hem de KKTC'ye kazandırılan eserlerin toplu açılışını yapacağız. Bu ziyaret vesilesiyle bazı müjdelerimizi kamuoyu ve dünya ile paylaşma fırsatı bulacağız. Bu eser, yatırım ve müjdelerin tüm Kuzey Kıbrıs'a hayırlı olmasını diliyorum.

"Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Meclisi Kıbrıs Türk'ünün azmini, iradesini ve hürriyet tutkusunu ifade eden bir kurumdur. Bu Meclis şimdiye kadar sergilediği dayanışmayla Kıbrıs Türk halkına cesaret vermiş, umut aşılamıştır. Cumhuriyet Meclisi Kıbrıs Türk halkının hak ve özgürlük mücadelesinin sözcülüğünü üstlenerek Kıbrıs davasına güç katmıştır. Kıbrıs Türk'ünün hakkına, hukukuna sahip çıkan tüm meclis üyelerine burada bir defa daha şükranlarımı ifade ediyorum. Bu güzide çatı altında milletten aldığı emanetin hakkını veren tüm milletvekillerine de başarılar diliyorum.

"Merhum Necip Fazıl'dan ilhamla söyleyecek olursak: Bu dava hor, bu dava öksüz değildir. Bu dava öksüz, bu dava sahipsiz değildir.

"Kıbrıs davasının sahibi yavru vatan ile ana vatan ile büyük Türk milletinin tamamıdır. Bu davasının sahibi şehitlerimizdir, gazilerimizdir. Bu davanın sahibi daha ömürlerinin baharında bu toprakları kanlarıyla sulayan kınalı kuzulardır. Bu dava için sadece 1974 Barış Harekatı'nda tam 498 mehmedimizi şehit verdik. Kıbrıs Türk halkı 70'i mücahit toplam 270 evladını kara toprağın baharına yolcu etti. Tam 1672 Kıbrıs Türk'ü kardeşimiz bizden kopartıldı. Türkiye nasıl dünyanın en büyük şehitliğiyse, KKTC'de her karesinde bir kahraman yatan bir şehitler yurdudur.

"Şayet bizler burada özgürce nefes alabiliyor, geleceğe umutla bakabiliyorsak bunda en büyük pay bu toprakları bir şehitler yurdu yapan bu kahramanlara aittir. Bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil, bedel ödeyerek geldik. Gencecik evlatlarımızın fedakarlıklarıyla geldik. Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı söke söke kazandık. Son yarım asırda maruz bırakıldığımız onca ihanete, çifte standarta, saldırıya rağmen mücadele azmimizi bir an olsun kaybetmedik. Hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Hakka inandık, halka yaslandık, başkalarına değil kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türk'ünü yok edeceklerini sananlar karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular.

"1974 yılında adaya barış ve huzur getiren mehmetçiklerimizi ve mücahitlerimizi saygıyla yadediyorum. Kıbrıs Türk'lerinin hürriyet mücadelesinin lider Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş başta olmak üzere Kıbrıs Türk halkının kıyamına sebep olan herkese Allah'tan rahmet diliyorum.

"Geçmişi unutmadan bugünlerimiz için verdiğimiz zorlu mücadeleleri aklımızdan çıkarmadan inşallah hep birlikte istikbale yürüyeceğiz. Kıbrıs danasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların insicamını ve dayanışmasını güçlü tutması önemlidir. Merhum Mehmet Akif bu gerçeğe şöyle dikkat çekmişti: İttihat yaşatır, yükseltir. Tefrika yakar, öldürür. Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

"Başarımızın anahtarı dün olduğu gibi bugün de vahdettir, muhabbettir, saflarımızı daha da sıklaştırmaktır. Bir olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Kıbrısın geleceği için yürüyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkınını kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz. Tüm siyasetçiler olarak sorumluluk duygusuyla hareket ederek bu oyunu bozmamız gerekiyor. KKTC'nin varlığı ve birliği her türlü siyasi mülahazanın üzerindedir.

"Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak. Artık çok daha iyi günler var önümüzde derken, öbür tarafta Amerika'da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmaya çalışanları biz yakından takip ediyoruz ve bunların kimler olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda bunlara da değineceğim. Kıbrıs meselesine belli bir lobinin tarafından bakanları hakka ve hakkaniyete uygun tavır almaya davet ediyorum. Adada kimin işgalci, kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz. EOKA terör örgütüyle komşusu Türklerin canına, malına kastetmekten çekinmeyen Rumlar, Türkleri hiçbir zaman eşit ortak olarak görmemiştir. 47 yıl önce bugün kahraman TSK tarafından gerçekleştirilen Barış Harekatı, Kıbrıs Türk'ünün varlığını ve güvenliğini teminat altına almıştır. Girne kıyılarında yakılan meşale o günden itibaren Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu tarihten beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile işbirliği içinde çözüm eksenli bir siyaset yürütüyoruz. Peki karşımızdakiler böyle bir adım atıyor um? Türk tarafının tüm iyi niyetli ve yapıcı gayretlerine rağmen 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler, Rumların reddetmesi nedeniyle bir sonuca ulaşılamadı. Bu müzakerelerde konuşulmadık hiçbir konu kalmadı. Rum tarafının kendilerini adanın tek sahibi görmeleri çözümsüzlüğü getirdi. 1964'te Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkan, 2004'te Annan Planı'nı reddeden, 2012'de masadan kalkan zihniyet hiç değişmedi. Tecrübeler, Rum tarafının ortaklık kurmak gibi bir niyetinin olmadığını açık ve net bir şekilde herkese öğretmiştir. Annan Planı'nın uygulanma adımları atıldığı zaman, orada olmalarına rağmen, Avrupa Birliği yine dürüst davranmadı ve doğru hareket etmedi, verilen söze rağmen Güney Kıbrıs'ta verilen referandumda ne çıktığını biliyorsunuz. Kuzey sözünde durdu, öyle bir sözünde durdu ki, yüzde 64'le evet dedi. Türk sözünde durur, Rum sözünde durmaz. Annan onlarla bu mücadeleyi sürdüremedi. Bu zihniyet özünde kendilerinin de kabul etmediği BM parametrelerinin ardına saklanmaktadır. Artık bizim bunlara inanmamız, 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm ancak ve ancak adanın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olabilir. Adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk vardır. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecektir. Bu Kıbrıs Türk'ünün beka, istiklal ve istikbal mücadelesidir. Cumhuriyet Meclisi'nin de eylem ve söylem birliğiyle haklı davamızı uluslararası topluma izah etme gayreti içerisinde olacağına güveniyorum. Kıbrıs Türk'ünün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız.

"Rum tarafı Doğu Akdeniz'de de Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayma çabasını sürdürüyor. Hidrokarbon kaynaklarının idaresi ve paylaşımı konusunda KKTC'nin tüm önerilerini ellerinin tersiyle itiyorlar. AB'ye tüm tarafların katılacağı bölgesel bir konferans düzenlenmesini önerdik. Bu yapıcı teklifimize henüz cevap aramadık. Bu bile kimin diyalogdan yana olduğunu göstermektedir. Doğu Akdeniz'de kendi hak ve çıkarlarımızı koruduğumuz gibi, Kıbrıs Türk halkının da hakkını korumaya devam edeceğiz. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur, niyetimiz gerginlik değil. Rum tarafının Kıbrıs Türk'ünün haklarını yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun ve olacağımızın da altını çizmek istiyorum. Tam bir dayanışma ve eşgüdüm halinde hak ve hukukumuzu korumaya devam edeceğiz.

"Bilindiği gibi KKTC Cumhurbaşkanlığının ne doğru dürüst bir Cumhurbaşkanlığı binası veya külliyesi var, ne doğru dürüst bir parlamento binası var. Biz bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki bina malum İngilizlere ait bir gecekondu. Şimdi Cumhurbaşkanlığının inşallah bu külliyesiyle ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Metahan bölgesinde, silahlı kuvvetlerimizle de görüşerek orada bir 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu 500 dönüm arazi içerisinde hem bu külliyeleri yapacağız, bir de gerçekten muhteşem bir millet bahçesini de orada yapalım, gerçekleştirelim. Tabi bunu söylerken özellikle gönlümden, yüreğimden şu geçiyor. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bunu inşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs, Kıbrıs Türk'lerine ait bir devlet varmış bunu birilerinin görmesi lazım. Sağ olsun mimarımız güzel bir çalışmayla projeyi ortaya çıkardı. 3 ayrı proje hayata geçirdi. Projeyi bizzat ben de takip ettim ve bu projeyle beraber işin statiklerine ve inşaatına gireceğiz çünkü fazla zamanımız yok. Buralardan bir kurtulalım diyorum. Her şeyiyle şöyle muhteşem, ihtişamlı bir parlamento binamız olsun. Binamızda milletvekillerinin kendilerine özgü çalışma mekanları olsun, konferans salonu vs. Hakikaten dünyaya bu noktada kendisini görkemli bir şekilde gösterdiği bir külliyeye kavuşalım. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum."