Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

İsrail’in Gazze saldırısı sonrası Başbakan Erdoğan’ın Tel Aviv yönetimini Filistinlilere yönelik soykırım suçu işlemekle suçlamasının ardından, İsrail-Filistin sorununa barışçıl bir çözüm bulma çabalarından dolayı 2004’te Erdoğan’a ödül veren Amerikan Yahudi Kongresi (ACJ) ödülü geri istedi.

Türkiye Yahudi toplumu, ACJ’nin kararına tepki göstererek, ödülün iade edilmesi talebine ilişkin alınan kararın yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.

Başbakan Erdoğan ise, CNN International muhabiri Becky Anderson’a dün verdiği mülakatta, “İsrail devletini soykırım suçu işlemek ve barbarlıkta Hitler’i geçmekle” suçladığı ifadelerinin hatırlatılması üzerine, “Sözlerimin arkasındayım” dedi.

İSRAİL’İN HİTLER’LE KARŞILAŞTIRILMASI YANLIŞTIR”

ABD’deki İsrail lobisinin en etkin örgütlerinden biri olarak kabul edilen ve 1918’de kurulan AJC’nin başkanı Jack Rosen, 23 Temmuz 2014’te Erdoğan’a yolladığı mektupla kendisine takdim edilen cesaret ödülünü iade etmesini talep etti. Filistin-İsrail sorunu konusunda Türkiye’nin arabuluculuk rolünün tehlike altına girdiğini bildiren Rosen mektubunda şu ifadelere yer verdi:

“Size bu ödülü vermemizden 10 yıl sonra, siyasi kazanç ve Türkiye halkını Yahudilere karşı şiddete tahrik etmek için tehlikeli bir retorik kusarak dünyada en nefret dolu biçimde İsrail karşıtı kişi oldunuz. Bu ay hedef ayrımı gözetmeyen roket saldırılarına karşı İsrail’in kendini savunmasına cevaben İsrail devletini soykırım suçu işlemek ve barbarlıkta Hitler’i geçmekle suçladınız. Bu tür zehirli açıklamalar sadece Türk-Yahudi ilişkilerine telafisi imkânsız zararlar verip masum insanları riske atmakla kalmıyor, İsrail ve Hamas arasındaki mevcut ihtilafı sona erdirmede masada meşru bir arabulucu olarak çalışma imkânı sunan koltuğunuzu da size kaybettiriyor. Ortadoğu’daki tek demokrasi İsrail’i yanlış biçimde Hitler ile karşılaştırmak yerine, ki bu sadece sizin uluslararası arenadaki itibarınızı zedeliyor, Türkiye’nin liderliği, Hamas’ı İsrailli sivillere karşı şiddeti sona erdirmeleri için etkilemede daha iyi kullanılabilirdi. Bizim ödülümüz, Yahudiler, Amerikalılar ve daha barışçıl bir dünya isteyen herkes için önemli konularda aldığı pozisyonla gerçek bir cesaret sergileyen ve bu nedenle Yahudi toplumu tarafından tanınmayı hak eden bir kişi içindi. Şimdiki pozisyonunuz, medyadan anlaşıldığı biçimde, nefret yayıcı ve Yahudilere yönelik saldırılarınız sizi onurlandırdığımız her şeyi sorgulamayı gerektiriyor. Bu yüzden ödülümüzü iade etmenizi istiyoruz.”

ERDOĞAN’A ÜÇ FARKLI ÖDÜL VERİLMİŞTİ


Başbakan Erdoğan’ın 2004’te aldığı ödül, Türkiye’de de tartışma yaratmış ve muhalif çevreler Başbakan’ı İsrail eleştirisinde samimi olmamakla suçlayıp hem bu cesaret ödülü hem de ondan bir yıl sonra başka bir Yahudi kuruluşu tarafından sunulan benzer bir ödülü örnek göstermişti. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü, bu konudaki eleştiriler hakkında yayımladığı bilgi notunda, Erdoğan’ın, bu ödülleri iade etmemesinin bir “tutarsızlık göstergesi” olup olmadığı konusunda şunları kaydetti:

“Hayır. Başbakan Erdoğan’a tevdi edilen ödüllerden biri, 2. Dünya Savaşında Hitler Almanya’sında soykırıma uğratılan Yahudileri kurtaran Türk diplomatların anısına Haziran 2005 yılında verilmiştir. Ödülle beraber, diplomatlarımızın adının yazılı olduğu bir plaket Başbakanımıza takdim edilmiştir. Diğer ödül ise, Kasım 2003’te İstanbul’da yabancı bir banka şubesine ve Musevi vatandaşlarımızın ibadetlerini yerine getirdiği iki sinagoga yapılan terör saldırılardan kısa bir süre sonra, Ocak 2004 tarihinde ülkemizin demokratik değerlere bağlılığı ve teröre karşı cesur mücadelesi nedeniyle verilmiştir. Bu tartışmayı, esası itibariyle ülkemizin ve Başbakanımızın ilkeli duruşunun bir teyidi olarak görüyoruz. Bu ödüller, Türkiye-İsrail ilişkilerinin farklı bir mahiyette olduğu dönemde arz edilmiştir. Türkiye, gerek İslamofobi gibi ırkçılık olarak gördüğü antisemitizm konusunda gerekse teröre karşı mücadele konusunda pozisyonunu aynen korumaktadır. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti İsrail’in devlet terörüne karşı çıkmaktadır. Bu iki konunun birbirine karıştırılması ve Başbakanımıza ve Hükümete karşı bir kara propaganda aracı haline getirilmek istenmesi kabul edilemez.”

“TÜM KÖPRÜLERİ YIKMAK UYGUN DEĞİL”

AJC başkanı Rosen’in Erdoğan’a verilen cesaret ödülünü iade etmesini istemesine Türkiye Yahudi toplumundan tepki geldi. İstanbul’da yayımlanan Şalom gazetesinin haberine göre, Türkiye Yahudi toplumu Rosen’a açık bir mektup yazarak, ödülün geri istenmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti ve “Kararınızı gözden geçirmenizi istiyoruz” dedi. Türkiye’de muhalefet partilerinin Gazze saldırılarının yoğunlaştığı günden bu yana Erdoğan’dan bu ödülü geri vermesini istediği ama hükümetin bu baskıları geri çevirdiği hatırlatılan açıklamada şöyle denildi:

“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın kendisine on yıl önce verdiğiniz ödülü iade etmesi yönündeki talebinizi derin bir teessürle okuduk. Tam da Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın muhalefet partilerinden agresif bir şekilde gelen ödülü iade etme çağrılarını sert bir biçimde reddettiği ve İsrail’i siyaseten eleştirmenin kesinlikle Yahudi karşıtı açıklamalar olarak yorumlanmaması gerektiğini belirttiği bir sırada, bu kararı çok talihsiz bulduk. Kaldı ki, Ortadoğu’da tanık olduğumuz trajik kayıplar sırasında tüm köprüleri yıkmak uygun değil. Onun yerine bu krize doğrudan ya da dolaylı dahil olan tüm taraflar arasında ortaya çıkmış güven eksikliğini gidermeye çalışmak daha doğru. Dolayısıyla biz, bu kabul edilemez talebinizi kınıyor ve kararınızı gözden geçirmenizi istiyoruz.”

ERDOĞAN: SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM

Başbakan Erdoğan, son günlerde muhalefet partililerin gündeme getirdiği cesaret ödülüne ilişkin yaptığı açıklamada, ödülün iade edilmesini doğru bulmadığını belirterek şunları söylemişti: “Bana verilen Musevi nişanını dillerine dolamışlar. Ben o nişanı hediye diye, rüşvet diye kabul edip sustum mu? Hayır. Şimdi o tarihte verilen nişanla bugünkü olaylar arasında bağlantı kurup iade etmek ne kadar doğru olur?”

Erdoğan ayrıca, CNN International muhabiri Becky Anderson’a dün verdiği mülakatta “İsrail devletini soykırım suçu işlemek ve barbarlıkta Hitler’i geçmekle” suçladığı ifadelerinin hatırlatılması üzerine, “Sözlerimin arkasındayım” dedi.

Başbakanlık binasında yapılan mülakatta Anderson’un sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Bu yorumlarımın tamamıyla arkasındayım. Nazizmi, faşizmi ve Hitler’in yaptıklarını masaya yatıracak olursak, şu anda İsrail’in Gazze’de yaptıkları, Hitler’in onlara yaptıklarını aşmıştır” dedi.