Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, tutulu vekiller, Katar krizi ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Tutuklu vekiller hakkında düzenlenen fezlekelerin uydurma olduğunu savunan Kemalbay, HDP vekillerinin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla tutuklandığını öne sürdü.

Kemalbay, “AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan siyasi muhaliflerin bileğini bükemediği için Eş Genel Başkanımız Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı rehin aldı” dedi.

Kemalbay,Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü tarafından verilen iftar yemeğine katıldı.

‘11 MİLLETVEKİLİMİZ REHİN ALINDI’

Konuşma yapanın Figen Yüksekdağ olması gerektiğini söyleyen Kemalbay, “Değerli yoldaşlarım ve kardeşlerim hayatın olağan akışı içerisinde burada sizlerin oylarınızla seçtiğiniz meclise gönderdiğiniz sevgili Eş Başkanınız Figen Yüksekdağ size hitap ediyor olmalıydı. Sevgili Eş Genel Başkan Demirtaş’ın hitap etmesi gerekiyordu. Fakat partimiz 7 Haziran sonrası AKP, saray baskılarına maruz kaldı. 5 bin 500 HDP’li ile birlikte Eş Genel Başkanların da 11 milletvekilimiz rehin alındı, aramızda değiller. Onlar adına da sizleri selamlamak istiyorum. Onların direnişçi mücadelesini de selamlıyorum” dedi.

‘HDP’Lİ VEKİLLERİN FEZLEKELERİ UYDURMA HİKAYELERLE DÜZENLENDİ’

HDP’li vekiller hakkında düzenlenen fezlekelere değinen Kemalbay, “Eş Başkanlarımızın ve arkadaşlarımızın fezlekeleri polis eliyle uydurma hikayelerle düzenlenmiş algı operasyonundan oluşuyor. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan siyasi muhaliflerin bileğini bükemediği iÇİN Eş Genel Başkanımız Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı yenemediği için onları rehin aldı” dedi.

‘HUKUK BİR KİŞİNİN İKİ DUDAĞINDA VERİLEN KARARLA SÜRDÜRÜLÜYOR’

Kemalbay, “7 Haziran’dan bu yana uygulanan fiili darbe süreci ve 15 Temmuz’un ardından yapılan AKP darbesi HDP’yi bir gıdım geriletmedi. Bugün olduğu gibi mücadelemizi mutlaka kazanıncaya kadar da sürdüreceğiz. Anayasa mahkemesinin bir içtihat kararı var. O karara göre vekiller tutuklu yargılanamaz” dedi.

Yargının iktidarın baskısı altında olduğunu savunan Kemalbay, “Türkiye’de artık hak hukuk yok. Hak hukuk bir kişinin iki dudağında verilen kararla sürdürülüyor. Onlarda bu hukuksuzluğu ne kadar sürdürürlerse sürdürsünler karşılarında daha fazla mücadele göreceklerdir” diye konuştu.

Muhalif kesimlere yönelik baskıların artık sürdürülemeyeceğini söyleyen Kemalbay, şöyle devam etti:

“AKP kendi hükmünü daha fazla sürdüremez. Artık bu topluma verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Yolun sonuna gelmiştir. Anayasa referandumu AKP manipülasyonuyla gerçekleşti. Onlar bugüne kadar halkalarımızın inançlarını istismar ederek özellikle Kürt coğrafyası olan Van’da ve diğer şehirlerde inançlarıyla oynayacak politikalar sergiliyorlar. İslam inancına göre Allah’ın karşısına kul hakkı ile çıkamazsınız. Eğer gerçekten inançlıysanız, dini ahlakınız varsa bu kadar kul hakkı yiyerek Allah karşısına nasıl geçeceksiniz. 16 Nisan referandumunda oluşan hukuksuzluklar, halkın belediyelerine kayyum atamak kul hakkı yemektir.

Kadınların şiddete karşı onları koruyan dernekleri, çocukların kreşlerini, halkla dayanışma vakıflarını kapatıp içine AKP propagandası yapmak, halkı asimile etmek için programlar koyuyorsunuz. Bunlar halkın iradesi ve hakkına saygısızlıktır. Bunlar halkı yok saymaktır. Bu yok sayamaya karşı bizler direnişimizi ve dayanışmamızı mutlaka sürdüreceğiz”

DBP’li belediyelere atana kayyumlara ilişkin de konuşan Kemalbay, şöyle devam etti:

“Burada ki kayyumları kentlerimizde göndereceğiz. En kısa zamanda kayyumlar buradan çekilip, defolup gidecekler.

 ‘TÜRKİYE, İRAN, IRAK SURİYE YANGIN YERİ’

Yoldaşlarım bugün burada ortak sofralar kurarak birlikte oruç açıyoruz. Bu ramazan gününde birlikteyiz. Dilerim ki oruçların dünya ve Türkiye halklarının barışına, demokrasisine vesile olsun. Suriye, İran, Irak, Türkiye onlarda hepsi yangın yeri. Bu yangını söndürmenin tek çaresi halklarında demokratik birlikte yaşamını ele geçirmektir. Suriye’de ki demokrasi güçlerinin desteklenmesi. Irak’ta halkların kendi kaderini tayinine saygı durulması. Halkların birliğinin yanında durulması gerekir. Ama bakıyoruz ki Türkiye halkların yanında durmayarak orada ki vesayet savaşlarının yanında duruyor. İŞİD’e karşı mücadele yürütenlerin karşısında duruyor. Bizler halkların birlikte yaşamı için mücadelemizi sürdüreceğiz. Türkiye’ye halkların barışını getirmek için mücadelemizi yükselterek birlikte kazanacağız.”