Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütüphane Söyleşileri kapsamında gençlerle bir araya geldi ve sorulara yanıt verdi.

Erdoğan, Tartışmalı Kanal İstanbul projesiyle ilgili, "Ülkemize çağ atlatacak böyle bir projeyi muhalefetin insafına bırakamayız. Bizim Kanal İstanbul ile hedefimiz birinci derecede; 1- çevre tehdidinin ortadan kaldırılması, 2- İstanbul'daki bugüne kadar yaşanmış bütün kazalardan büyük oranda kurtulmak. 3- Çok daha sağlıklı bir deniz trafiğini sağlamak. Bir diğer adım burada limanlarla, marinalarla bu projenin dünyada müstesna bir yeri olacak. Bunu parmakla gösterilir hale getireceğiz. Bu konuda muhalefetin yaklaşım tarzları çok çok çirkin" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklaması şöyle: 

Kanal İstanbul aslında 11 yıllık bir proje. Benim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde attığımız bir adım. Kanal İstanbul'a ilgili bir adım atmamız şart. İstanbul Boğazı çevre katliamı için her an bir tehdit. Özellikle de virajlar noktasında İstanbul Boğazı'nın bir özelliği var.

Gemiler bazı yerde dümen kilitlenmesi dediğimiz durumla karşı karşıya kalabiliyor. İcabında manevrayı yapamaz hale geldiği yerler oluyor. Bir çok kere İstanbul Boğazı'nda kazalar oldu. en son bir Rus savaş gemisi orada biliyorsunuz maalesef bir kaza ile karşı karşıya kaldı. Bir zamanlar bir Romen tankeri İstanbul Selimiye'de maalesef bir yangınla tehdit oluşturdu ve 7 ay civarında o Romen tankeri orada yandı. Aynı şeyi bir de Kandilli'de bir kuru yük gemisi geldi sahile bindirdi. Biz bunlardan hiç kendimize bir şeyler çıkarmayacak mıyız? Bu felaketlerden ders çıkarmamız lazım.

Özellikle yılda 45 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı'nın bu trafiği daha fazla taşıması mümkün değil. Burada yapılan projeksiyonlar 2050 yılında bu rakamın 78 bini bulacağı gösteriyor. Trafik devamlı artıyor. Oysa boğazın güvenli geçiş kapasitesi sadece 25 bin. Boğazı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza göre artan trafiği karşılamak için artık elimizde tek imkan vardı, o da Kanal İstanbul.

"TANKER, BÜYÜK YÜK GEMİLERİ ARTIK KANAL İSTANBUL'A KAYDIRMAMIZ GEREKECEK"

Proje kapsamında yer alan 500 bin kişi kapasiteli Kanal İstanbul'un her 2 tarafına dedikki adeta şehir kuralım. Her 2 tarafa bunu kurarken projelendirme noktasında gayet kalite bir şehircilik anlayışı ve bir de İstanbul'da ve Türkiye genelinde biliyorsunuz bizim bir şehircilik planlaması dediğimiz adımlar atıyoruz. Örneğin İstanbul'un Avcılar'ında sıkıntı var. Deprem sıkıntısı. Biz buradan vatandaşlarımıza diyelim ki bakın burada gayet güzel konutlar var. İstanbul'un değişik yerlerinden deprem tehdidi olan onlara buraları çözüm olarak gösterelim ve buraya taşıyalım. Böylece hem bu tehditlerden halkımızı kurtarmış olalım hem de bu kanalın her 2 tarafında dikey mimari değil hedefimiz yatay mimari. Zemin +4 bilemedin +5... Daha fazla olmayacak. Böyle bir yapılanmayla hem görünümünü çok çok güzel yapacağımız bir mimariyle İstanbulumuzda Kanal İstanbul'un etrafına bunu yapalım dedik.

11 ayrı üniversiteden 51 bilim insanı ile toplam 204 uzman burada görev yaptı. Bu görevin neticesinde de kanalın uzunluğu 45 kilometre, genişliği minimum 275 metre, derinliği 20,7 yani 21 diyelim böyle bir derinlik söz konusu. Yapılan etütler Kanal İstanbul'daki gemi trafiğinin boğaza göre 13 kat daha güvenli gerçekleşeceğini bize gösterdi. 13 kat daha güvenli bir durum söz konusu olduğuna göre bizim hala İstanbul Boğazı'nda direnmemizin bir anlamı var mı? Tanker, büyük yük gemileri artık bunlara İstanbul Boğazı'nı kapayıp onların hepsini bizim Kanal İstanbul'a kaydırmamız gerekecek.

"LİMANLARLA, MARİNALARLA BU PROJENİN DÜNYADA MÜSTESNA BİR YERİ OLACAK"

Ülkemize çağ atlatacak böyle bir projeyi muhalefetin insafına bırakamayız. Bizim Kanal İstanbul ile hedefimiz birinci derecede; 1- çevre tehdidinin ortadan kaldırılması, 2- İstanbul'daki bugüne kadar yaşanmış bütün kazalardan büyük oranda kurtulmak. 3- Çok daha sağlıklı bir deniz trafiğini sağlamak. Bir diğer adım burada limanlarla, marinalarla bu projenin dünyada müstesna bir yeri olacak. Bunu parmakla gösterilir hale getireceğiz. Bu konuda muhalefetin yaklaşım tarzları çok çok çirkin. Eğer biz bunlara eyvallah edersek hiçbir şeyi yapamayız.

Katar öğrencilerini bize gönderiyormuş, sınavsız tıp fakültelerine alıyormuşuz, böyle bir şey olabilir mi?

Şov yapmak uğruna kimsenin İstanbul'un ve Marmara Denizi'nin geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur.

Müsilajın nedenlerine, yerel yöneticilerin işbilmezliğini eklemek lazım.

Akademik özgürlüğün olmadığı herhangi bir üniversite filan söz konusu değil. Bizim herhangi bir üniversitede oradaki özgürlüğü kısıtlamak gibi bir derdimiz yok. Özgürlük, bir başkasının özgürlük alanına müdahil olmamaktır. İlmin ve irfanın merkezini teröre kurban edersek yazık olur.

Üniversitelerdeki tüm akademik kadrolara baktığımız zaman kadın oranı yüzde 51'in üzerinde. Bu, Cumhuriyet tarihinde görülmüş bir durum değil.

Ruhu genç olan birisiyim ben. Bütün gençlik çalışmalarının içerisinden gelmiş birisiyim. Dolayısıyla benim gençlikten uzak kalmam mümkün değil.