Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Afrika ülkelerine yerli parayla ticaret yapma çağrısında bulundu. Batılı ülkelerin kıtanın zenginliklerini yağmaladığını belirten Erdoğan, küreselleşme adı altında tek tipleşmenin dayatıldığını söyledi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nda konuşan Erdoğan özetle şunları söyledi:

ELÇİLİK SAYISI ARTTI

Göreve geldiğimizde 12 büyükelçiliğimiz varken, bugün Afrika’da 41 büyükelçiliğimiz var. Afrika kıtasının tamamıyla işbirliğimizin güçlendirme amacındayız. 50’yi aşkın Afrika ülkesinde 5 bin öğrenci lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi alıyor. Müteahhitlerimiz 65 milyar liralık 1150 proje üstlenmiş durumda. 46 Afrika ülkesi ile ticari ve ekonomi anlaşması imzaladık. Ticaret hacmimiz 2003’teki 3,7 milyardan, 20,6 milyara yükseldi. Sahra altı Afrika ülkelerinde ticaret hacmimiz 7,1 milyar dolara ulaştı. Macaristan’la Afrika’da ortak yatırımlara girme kararı aldık. Bizi eleştirenler İsrail’e sessiz kalırken, Afrika ülkeleri Filistin davasına sahip çıktı. Özellikle kıta genelinde demokrasinin korunması hususunda ciddi çaba sarf ediliyor. Pek çok ülke darbecilere kucak açarken, Afrika bunu yapmıyor. Afrikalı kardeşlerimiz aynı insani tavrı göç meselesinde gösterdi. Batılı ülkeler mültecileri açlığa, ölüme bırakırken, Afrika gibi kısıtlı geliri olanlar kapılarını açıyor.

TEK TİPLEŞME DAYATILIYOR

Küreselleşme beraberinde standartlaşmayı da getiriyor. Kimi batılı ülkeler ve şirketler tek tipleşme olarak algılıyor küreselleşmeyi. Tek bir yönetim sistemi, tek mutfak, kıyafet, güzellik anlayışı diğer ülkelere dayatılıyor. Her toplumun kendine ait hassasiyetlerine, değerlerine yeterince kıymet verilmiyor. Hatta bu farklılıklar kimi zaman tehdit olarak görülüyor. Örneğin ekonominizi büyütmek istiyorsunuz, onlara bağlı şekilde yapmak zorundasınız.  Enflasyondan kurtarmak istiyorsunuz, yine hazır reçeteler var. İstihdamı artırmak, enerji ve madencilikte kendi imkanlarını harekete geçirmek isterseniz belli kalıp ve sınırlar çıkıyor. Uzay teknolojisi, bilişim gibi alanlarda tüketici konumundan üretici konumuna geçmenizi istemezler.

YERALTI ZENGİNLİKLERİNE NE OLDU?

Afrika’nın altınları, elmasları, platinleri, kromlarına ne oldu? Acaba bunları Batı’dan kimler gelip bir yerlere taşıdı. Gelişlerinin hep sebebi alıp ülkelerine taşımak değil miydi? Sosyal alanlarda özgürlük, demokrasiye karşı çıkar biz ne diyorsak öyle olacaksınız der. Şüphesiz bu baskılardan, dayatmalardan birçok devlet nasibini alıyor. Afrika ülkeleri hak etmedikleri muameleyle karşı karşıya kalıyor. Afrikalı kardeşlerimiz bu anlamda 10 binler 100 binler öldürülmedi mi? Bunun hesabını soran var mı? Yok… Bu katliamları yapanlar en modern, en medeni ülkeleri onlara sorarsanız… Somali’de Orta Afrika’da çok acı ölümlere mahkum edilmedi mi? Bu kardeşlerimizin kendi kaderleriyle ilgili söz söyleme hakları var mı? Yeraltı zenginlikleriyle ilgili devam ediyor… Tarım ve yeraltı kaynakları konusunda devam ediyor. Verelim el ele atalım adımları kazan kazanı ülkemize hakim kılalım. Neyimiz var neyimiz yoksa bunu birlikte üretelim. Bu ülkede ekonomide sömürgeden kalma çarpıklıklara müsade edilmemeli. Bunun adı neo-kolonyalizmdir. Bu sömürünün modern zamanda uygulanmasıdır.

YERLİ PARAYLA TİCARET YAPALIM

Yerli ve milli parayla gelin ortak iş yapalım… Tüm Afrikalı kardeşlerimize sesleniyorum. Ülkelerimizi döviz kur baskısından kurtaralım diyorum. Bu meseleyi öncelikle gündemimize aldık. Rusya, Çin, İran gibi ülkelerde belli oranda mesafe kaydettik. Sadece ana ticaret ortaklarımızla değil tüm ülkelerle milli paralar üzerinden ticareti geliştirmeye hazırız. Tüm ülkelerle milli paralar üzerinden ticaret yapmaya hazırız. Sorun zihniyeti değiştirmek. Mandela’nın dediği gibi bizi korkutan ışık değil içimizdeki karanlıktır bunu bilelim.