Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla yayınladığı mesajta Türkiye'nin stratejik hedef olarak gördüğü AB Üyelik sürecini devam ettirmek arzusunda olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin stratejik hedef olarak gördüğü AB Üyelik sürecini devam ettirmek arzusunda olduğunu belirterek, "Mülteci krizinin doruk noktaya ulaştığı dönemde AB ile geliştirdiğimiz işbirliği, bu anlayışın en somut ve güncel örneğidir. Temennimiz, AB ile işbirliğimizi göç, ekonomi, enerji, Gümrük Birliği ve üyelik müzakereleri gibi alanlarda en ileri seviyeye taşımaktır" dedi.

Erdoğan, 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Avrupa bütünleşmesi fikrinin tohumlarını atan 9 Mayıs 1950 tarihli Schuman Deklarasyonu'nun kabul edildiği bu günü Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylığının tescil edildiği 1999 yılından beri “Avrupa Günü” olarak kutladıklarını belirten Erdoğan, Schuman Deklarasyonu’nun ilanının, Avrupa tarihinin savaşlar ve iç çatışmalardan ibaret olmadığını gösteren kritik bir adım olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik topluluk olarak başlayan bütünleşme sürecinin, daha sonra yeni hamlelerle perçinlendiğini, Tek Pazar, Avro, Schengen gibi önemli başarılar kaydettiğini bildirdi.

Ancak küresel belirsizliğin arttığı mevcut ortamda, AB sınırları içinde ve dışında bu başarı hikayesini ciddi şekilde sınayan hadiseler yaşandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Roma Antlaşması'nın 60. yıldönümünün kutlandığı bu seneki törenler, kutlama havasından ziyade Birliğin geleceğinin tartışıldığı, endişelerin dile getirildiği karamsar bir ortamda geçmiştir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

"Şüphesiz Birliğin geleceğine yönelik en büyük tehdit, Avrupa sathında dışlayıcı söylemlerin popülist politikaların aracı haline getirilmesidir. Ayrımcılık, kültürel ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi sosyal hastalıklar, maalesef kıta genelinde yaygınlık kazanıyor. Giderek oy oranlarını artıran ve siyasette belirleyici konuma ulaşan aşırı sağ partiler, Avrupa’nın sosyo-politik hayatını esir alıyor. Birliğin kurucu değerlerini ve Avrupa’nın ortak geleceğini tehdit eden bu akımlara karşı birçok Avrupalı siyasetçinin, kısa vadeli hesaplar adına sessiz ve tepkisiz kaldığını görüyoruz.

Avrupa’da yükselen bu tür eğilimler ve politikalar, aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerini de zehirliyor. Tarihi, coğrafi ve kültürel olarak yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçası olan ülkemiz, stratejik hedef olarak gördüğü AB üyelik sürecini, karşılıklı saygı, eşitlik ve kazan-kazan anlayışı çerçevesinde devam ettirmek arzusundadır. Mülteci krizinin doruk noktaya ulaştığı dönemde AB ile geliştirdiğimiz işbirliği, bu anlayışın en somut ve güncel örneğidir. Temennimiz, AB ile işbirliğimizi göç, ekonomi, enerji, Gümrük Birliği ve üyelik müzakereleri gibi alanlarda en ileri seviyeye taşımaktır.

Bu düşüncelerle, vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm Avrupalıların Avrupa Günü'nü kutluyor, Birlik için müreffeh bir gelecek diliyorum."