Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 10 Kasım anma törenine katıldı.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Atatürkçülük adına değişime direnenlere rağmen biz onun dileklerini yerine getireceğiz. Devlet ve millet tarihimizi 90 yılla sınırlamaya kalkanlara izin vermeyeceğiz. 10 Kasımları kuru kuruya ölüm yıldönümü olarak anmayı değil, yeniden doğuş olarak kutlamayı daha önemli görüyorum. Bunu yasa dönüştürdüğümüz zaman, yas kazandırmaz, bunları milat olarak görmek, yeniden doğuş olarak görmek bizi çok daha farklı geleceğe taşıyacaktır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"Vefatının 78'inci yıldönümünde, Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal'i rahmetle yad ediyorum. Gazilerimize ve şehitlerimize şahsım ve milletim adına minnettarlığımı ifade ediyorum. 15 Temmuz'da canlarını feda eden şehitlerimize, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Milletimiz nezdinde Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ile, doğu ve güneydoğu illerimizde yürüttüğümüz mücadele ile 15 Temmuz darbe girişiminin hiçbir farkı yoktur. Bunlar milletimizin yedi düvele karşı verdiği istiklal ve istikbal mücadelesidir. Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü yoktur. Her şeyden önce bizim tarihimizde sömürgecilik lekesine asla rastlayamazsınız. Bizim medeniyetimizde aynı vatan topraklarında yaşadığımız, ekmeğimizi yediğimiz herkes kardeşimizdir. Bizim ecdadımız her yeri mamur etmiştir. Orta Avrupa'dan Afrika'nın derinliklerine kadar güven ve huzur ortamını tesis etmiş bir devlet geleneğine sahibiz.

Bugün gidin Suriye'ye, Irak'a, Afrika'daki Balkanlardaki herhangi bir yere, insanlara Türkiye ile ilgili kanaatlerini sorun asla zulüm, katliam gibi ifadeler duyamazsınız. Biz o coğrafyalardan ayrılalı 1 asır oldu ama oradaki insanların bekleyişi hiç bitmedi. Dün devlet olarak oradaydık, bugün eğitim, yardım, sağlık, kalkınma projelerimizle oradayız.

Türkiye, Türkiye'den büyüktür. Biz 780 bin kilometrekareye hapsolamayız. Fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Musul'daki, Kerkük'teki, Humus'taki, Üsküp'teki kardeşlerimiz fiziki sınırlarımız dışında olabilir ama hepsi gönül sınırlarımızın içindedir, kalbimizin tam ortasındadır.

Türkiye Cumhuriyeti gökten zembille inmiş değildir. Gazi Mustafa Kemal de nevzuhur bir devlet adamı değildir. Anadolu Selçuklunun bıraktığı yerden bayrağı nasıl Osmanlı devraldıysa, Osmanlının bıraktığı yerden Cumhuriyet almıştır. Tarihimize bütünüyle sahip çıkacağız.
Zulmün önündeki bu son kaleyi düşürmek şöyle dursun, daha büyütme mecburiyetindeyiz. Yeni Türkiye kavramının ilk kez Gazi tarafından defalarca zikredildiğini paylaşmak isterim. Fatih Sultan Mehmet fetih planları yaptığı dönemde tebdili kıyafetle halkın arasına karışarak onların ruh halini izleyen bir hakandır. Gazi Mustafa Kemal'i tarihe iz bırakan bir komutan yapan sır da burada gizlidir. Gazi de milletine sonsuz inanç besliyordu. Herkes umutsuzluğu kapılırken O 'Geldikleri gibi gidecekler' sözünü milletinden aldığı inançla söylüyordu.
Gücünü milletten alan Fatih, Gazi ve silah arkadaşları da bitti denilen milletten devşirdikleri güçle yeni Türkiye'yi inşa ettiler. Ben Samsun'a çıktığı andan itibaren mücadelesini milletten aldığı güçle yürüttüğünü söyleyen Gazi'yi anlayamayanları görüyorum.

Muasır medeniyetler seviyesine çıkma hedefini tam bağımsızlıktan ayrı düşünmemiştir. Siyasi, mali, iktisadi, adli, kültürel vb. her hususta tam serbestlik olarak tanımladı. Gelecek nesillere emanet ettiği Türkiye'yi daha ileriye taşıma gayreti içindeyiz. Bunu anlayamazsanız sadece patinaj yaparsınız. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak bulunmam dahi milli iradenin nerelere ulaştığını gösteriyor.

TBMM 23 Nisan 1920'de açıldığında öyle bir yokluk ve yoksulluk vardı ki, birileri memleketlerine geri dönmekten söz eder olmuştur. Biz milletimizi üstün kılan bu ruh ile 15 Temmuz'u yaşadık. Bu millet yüce bir millet, güzel bir millet, bu milletle daha çok nice engelleri aşacak, muasır medeniyetler seviyesinin de üzerine çıkacağız.

15 Temmuz'da parlamento bombalanıyor, buranın çevresi bombalanıyor, özel harekat bombalanıyor, Türk Silahlı Kuvvetleri bombalanıyor, Şehitler Köprüsü bombalanıyor. 246 şehit, 2 bin 194 gazimiz var. Bu yolculuk onunla anlam kazandı. Milletimizin her bir ferdi, hiç kimse olmasa bile tek başına şahadet aşkına ülkesini, demokrasisini, geleceğini koruma azmiyle sokaklara döküldü. Milletimizin bizi yalnız bırakmamasını unutmamak mümkün değil. Milletimi gördüğümde o görüntüleri unutmam mümkün değildi. Benim milletimde en ufak korku yoktu; onlar ölümü öldürmüşlerdi, korkuyu korkutmuşlardı. FETÖ'cü darbeciler bu sebeple bize ilişemediler. Bu millet İstiklal Marşı'nı söylemiyor, yaşıyor; fark bu.


100 yıl önce bu coğrafyanın bedenini parçalayan şimdi nihai darbeyi vurmanın peşindeler. Bizler en ileri teknolojileri ülkemizde inşa ederek muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacağız. Cumhuriyetin 100'üncü yılı farklı kutlanacak. Atatürkçülük adına değişime direnenlere rağmen biz onun dileklerini yerine getireceğiz. Devlet ve millet tarihimizi 90 yılla sınırlamaya kalkanlara izin vermeyeceğiz. 10 Kasımları kuru kuruya ölüm yıldönümü olarak anmayı değil, yeniden doğuş olarak kutlamayı daha önemli görüyorum. Bunu yasa dönüştürdüğümüz zaman, yas kazandırmaz, bunları milat olarak görmek, yeniden doğuş olarak görmek bizi çok daha farklı geleceğe taşıyacaktır."