Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddiaları ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarının araştırılması gerektiğini ifade eden Akdeniz, “Meclis’te acilen araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bu işin fıtratında mafya yoktur. Böyle gelmiş böyle gitmeyecektir. Bu düzen değişecektir. Çetesiz ve mafyasız bir düzen ve Türkiye mümkündür. Halk egemenliğinin olduğu bir Türkiye mümkündür. Halkın iktidarda olduğu bir Türkiye mümkündür. Biz halkımızla beraber çetesiz ve mafyasız; çocuklarımızın zehirlenmediği bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Adı geçenler derhal görevden alınmalıdır. Halkımız bu talebi yükseltmelidir. Kimin adı geçiyorsa istifa etmeli, istifa etmiyorsa görevden alınmalıdır. Bu kamuoyu baskısını hep birlikte oluşturmalıyız. Yağma yok” dedi.

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz’in açıklamaları şu şekilde:

Mafya lideri konuşmaya devam ediyor… Suç örgütü lideri konuşmaya devam ediyor…

O konuştukça İçişleri Bakanı ona yanıt veriyor. O konuştukça eski Başbakan’ın oğluna dönük iddialar ortaya çıkıyor ve eski Başbakan bunlara yanıt veriyor.

O konuştukça yargı mekanizması harekete geçmiyor. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı İçişleri Bakanı’na meydan okuyor.

Bir tarafta mafya lideri Sedat Peker konuşuyor, yine suç örgütünden hüküm giymiş adı marinalarla anılan Mehmet Ağar ona yanıt veriyor. Ve dönüp devlete diyor ki biz olmasak o marinaya mafya çökerdi ama yargı Mehmet Ağar’a dokunamıyor.

Sedat Peker diyor ki Suriye’ye tırlar gönderdik, SADAT ile beraber silahlar taşındık diyor. Bu iddialar ortadayken ortada bir savcı ve yargı yok. Konuşan bir Adalet Bakanı yok. Ama açıklamayı yapmak yine SADAT’a kalıyor.

Her açıklama yapan kendince kendini aklıyor. Her açıklama yapan kendisini yargıdan sıyırdığını zannediyor. Bütün bu süreç boyunca görevden alma yok, ortada bir Adalet Bakanı yok, siyasi irade üç maymunu oynuyor. Hükümet yargı üzerinde baskı kuruyor ve al gülüm ver gülüm oyunu oynanıyor.

Bu oyunla bu suçların üstü kapatılamaz. Yargılanacaksınız!

İş tuttuğunuz mafyalarla, çetelerle, organize suç örgütleri ile birlikte halkın önünde yargılanacaksınız ve hesap vereceksiniz.

Biz Emek Partisi olarak diyoruz ki iktidar olabildiğince baskı artırıyor, bu mafya düzenine ilişkin halkımızda yoğun bir tepki var. Fabrikalarda, işyerlerinde işçiler bu salgın günlerinde geçinebilmek için 8 saat çalışıyorsa 12 -14 saate çalışma sürelerini artırıyor. Çünkü maaşı yetmiyor. 2. Bir iş yapıyor insanlar…

Çünkü geçinemiyor. Bu koşullarda alınteri ile 3 kuruşu bir araya getirmeye çalışan emekçiler, karşısında bu karanlık düzeni ve milyar dolarları görüyor. Böylesi bir düzeni reddediyoruz.

Hal bu iken iktidar çete düzenine karşı halk sokağa çıksın istemiyor. İktidar korkuyor. Dün Gezi’nin yıl dönümünde de bunu gördük. Taksim Meydanı bariyerlerle kapatılmış, metrolar durdurulmuş ve inanılmaz bir engelleme zinciri oluşturulmuş. Halkın çürümüş düzene karşı tepkisinin kitlesel olarak açığa çıkmasından korkuyorlar.

Millet İttifakı ne yapıyor? O da korkuyor. Halk sokağa inerse ne olur? Provokasyon mu çıkar, kontrolden mi çıkar? Onlar da korkuyor. Her iki kesiminde korkusuna rağmen asıl olan halkın sokağa inip iradesini ortaya koymasıdır.

Asıl olan halk önünde bunların hesap vermesidir. Halk devre dışı bırakılırsa bu çürümüş düzen böyle devam eder. Çocuklarımıza, geleceğimize daha iyi bir Türkiye bırakamayız. Gençlerimiz böyle bir ülkede yaşamayı hak etmiyorlar. Ve biz onur yaşayacakları bir ülkeyi, çete ve mafya düzeninden hesap sorarak gerçekleştireceğiz.

‘MECLİS’TE ACİLEN ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULMALIDIR’

Emek Partisi olarak söylüyoruz;

1. Meclis’te acilen araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bu işin fıtratında mafya yoktur. Böyle gelmiş böyle gitmeyecektir. Bu düzen değişecektir. Çetesiz ve mafyasız bir düzen ve Türkiye mümkündür. Halk egemenliğinin olduğu bir Türkiye mümkündür. Halkın iktidarda olduğu bir Türkiye mümkündür. Biz halkımızla beraber çetesiz ve mafyasız; çocuklarımızın zehirlenmediği bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz.

2. Adı geçenler derhal görevden alınmalıdır. Halkımız bu talebi yükseltmelidir. Kimin adı geçiyorsa istifa etmeli, istifa etmiyorsa görevden alınmalıdır. Bu kamuoyu baskısını hep birlikte oluşturmalıyız. Yağma yok!

Suç örgütleri ile adı anılanlar devlette göre yapmaya devam edemezler.

3.Yargı üzerinden siyasi gölge kalkmalıdır. Yargı derhal harekete geçmeli, Adalet Bakanı konuşmalıdır ve siyasi sorumluluk almalıdır. Yoksa vebal altında kalacaktır.

4.Karanlık ilişkilerle adı anılan şirketlerin derhal faaliyetlerine son verilmelidir ve mallarına el konulmalıdır.

Biz Emek Partisi olarak bütün demokrasi güçlerine çağrı yapıyoruz. Daha önceden de dost partilerle ve örgütlerle basın açıklaması gerçekleştirdik. Bu bir başlangıçtır. Bu büyütülmelidir, büyümelidir. 8-9 parti ve örgütle sınırlı kalmamalıdır. Emek örgütlerine, meslek örgütlerine, sendikalara çağrımızdır: İstanbul başta olmak üzere her yerde bir araya gelelim, ortak tepkimizi gösterelim. Barolarımızı harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu sorunu yargı önüne taşıyalım, hep beraber bu işin üzerine gidelim.

PANDEMİ

Sevgili halkımız bakın, 1 Haziran itibariyle kabine üç haftalık kısıtlamayı kaldırdı. Daha önce de geçen yıl 2020 1 Haziran’da aynı şeyi yaşadık, adeta bir dejavu yaşıyoruz. 11 Mayıs kararlarını hatırlayalım hükümetin, 1 Haziran kararlarını hatırlayalım. Kademeli normalleşme diyorlar. Aç kapa, aç kapada kapanmayan bir tek yer var; fabrikalar, iş yerleri. İşçiler çalışmaya devam ediyor. Açsanız da devam ediyor, kapasanız da devam ediyor. Çünkü çarklar dönsün diye işçiler ölüme gönderiliyor. Bunların derdi ekonomi ama kim için ekonomi? Halk için ekonomi mi? Hayır, değil. Bunların derdi sermaye için ekonomi. Büyüme rakamlarına baktığımızda da bunu görüyoruz. TÜİK %7 olarak açıkladı büyüme rakamlarını. Buna karşın kamuda toplu iş sözleşmesi görüşmeleri var. 100 binlerce işçi adına TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonları, sendikaları bu büyüme rakamlarını göstererek refah payı istiyor. Doğru mudur? Doğrudur ama bir yere kadar doğrudur. Çünkü refah payı kağıt üzerindedir. Hükümetin açıkladığı enflasyona teslim olmuştur bu iki konfederasyon. Çünkü hükümet %17’ler civarında enflasyon gösteriyor oysa bağımsız gruplar, araştırmacılar bunun en az %30’larda olduğunu söylüyor. Dolayısıyla işçiler, emekçiler bir kez daha toplu sözleşme sürecinde satışa getirilmemelidir. Bunun için işçileri tabandan inisiyatif almaya, irade kullanmaya, yan yana gelmeye çağırıyoruz. Şimdiden TİS komitelerini, grev komitelerini kuralım ve sendika bürokrasisi ile hükümetin bu işi “oldu bitti” pazarlığına götürmesine asla izin vermeyelim.

BÜYÜME RAKAMLARI

Büyüme rakamlarının gösterdiği bir diğer gerçek, maaşlar sadece %0,6 büyümüş. Buna karşılık sanayideki büyüme %11’lerde, hizmet sektöründe keza aynı. Demek ki büyüyen kim? Büyüyen sermaye güçleri. Siz 1 Haziran’da kademeli normalleşmeye geçiyorsunuz. Normalleşme sermaye için mümkün ama halk aç. İnsanlar işsiz, esnaf destek bekliyor. Destek var mı? Yok. Bütün dünya içerisinde ülkesinde halkına en az destek veren üçüncü ülke Türkiye. Birinci sırada Meksika, Arnavutluk ikinci ve üçüncü sırada Türkiye geliyor. Budur sizin halkınıza verdiğiniz değer. Dolayısıyla halk bu normalleşme adı altında hükümet eliyle ekonomide de salgınla da sürü bağışıklığına terk edilmiştir. Bu kadar kaynaklar yolsuzluğa giderken, bu kadar kaynaklar yandaşlara giderken, bu kadar kaynaklar çetelere, mafya giderken, sınır ötesi operasyonlara giderken, emperyalistlerin oyununu yer olduğu savaşlarda milyar dolarla silahlarla akıtılırken neden halka destek vermiyorsunuz? Neden aşıya destek vermiyorsunuz? Neden salgının kökünün kurutulması için kaynakları kullanmıyorsunuz? Halkımız bu çürümüş düzenden kurtulmalıdır.

Son olarak şunu söyleyelim suç örgütü diye konuşuluyor sürekli. Suç örgütü liderleri kendilerine örgüt kurabiliyorlarsa, bu örgütler ve bu liderler hükümet ve devlet nezdinde muhteber işadamları ünvanı alabiliyorsa, Türk hakanı ünvanı alabiliyorlarsa biz şu soruyu sormalıyız: Neden biz örgütlenemiyoruz? Suç örgütüne reva olan neden halkın örgütlenmesi olarak ortaya koyamıyor? Onların suç örgütü varsa, bizim kendi örgütlerimiz olacak ve bunlarla mücadele edecek. Bütün işçileri, emekçileri, gençleri, kadınları, köylüleri örgütlenmeye çağırıyoruz. Kendi örgütlerimizi kuralım o zaman. köylüler kooperatif birliklerinde örgütlenin. Gençler öğrenci birliklerinde örgütlenin. İşçiler sendikalarda örgütlenin. Kadınlar kadın birliklerinde, kadın derneklerinde örgütlenin. Bütün halkımız, bütün işçi sınıfı bu düzeni değiştirmek için siyasi olarak örgütlenin. Ülke yönetimine tabi olun, Emek Partisi’nde örgütlenin!