Emek Partisi Genel Başkanı (EMEP) Ercüment Akdeniz, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

AKP Genel Merkezi çalışanı Kürşat Ayvatıoğlu’nun ekonomik durumuna değinen Akdeniz, “Geçtiğimiz hafta yolsuzluklar haftası oldu. Kepeli danışmanların uyuşturucuya, balya balya para yolsuzluklarına bulaşmış görüntülerini izledik hep birlikte. Bunlar “pudra şekeriyle” elbette kapatılamadı. Danışmanların bu yolsuzluğu, AKP’nin yoksulluk ve yolsuzluk düzenini ne hale getirdiğini de göstermiş oldu. Yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı propaganda yaparak halkın oylarını alanlar ülkeyi bir yoksulluk ve yolsuzluk düzeniyle çevrelediler” dedi.

1 Mayıs’ta yasak tanımayacaklarını ifade eden Akdeniz, “Ve 1 Mayıs… MYK’mızın en önemli gündemlerin bir tanesi bu oldu. Kabine kararları kapsamında göstermelik yasaklar içerisinde; ustaca bir biçimde 1 Mayıs’ta eklenmiş görünüyor. Şimdi lebalep kongre salonlarında kitleleri toplarken size yasak yok, her şey serbest ama işçilere, emekçilere ve milyonlara meydanlar yasak. Öyle mi? Biz bu yasak kararını tanımıyoruz! Bu yasak yok hükmündedir. Akılcı ve rasyonel olarak yaklaşılarak süreç provoke edilmemelidir. İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs için hazırlıklarımıza başladık” ifadelerini kullandı.

Emek Partisi Genel Başkanı (EMEP) Ercüment Akdeniz’in açıklamaları şu şekilde:

‘ÜLKEYİ BİR YOKSULLUK VE YOLSUZLUK DÜZENİYLE ÇEVRELEDİLER’

Geçtiğimiz hafta metal sektöründe, tekstil sektöründe, posta ve inşaat sektöründe direnen, haklarını alan, gadre uğrayan tüm işçiler adına, yine direnen AVM işçileri adına buradan Türkiye işçi sınıfına selam gönderiyoruz ve halkımıza sesleniyoruz. Emek Partisi Merkez Yürütme Kurulu toplantımızı gerçekleştirdik, gündemleri ele aldık.

Geçtiğimiz hafta yolsuzluklar haftası oldu. Kepeli danışmanların uyuşturucuya, balya balya para yolsuzluklarına bulaşmış görüntülerini izledik hep birlikte.

Bunlar “pudra şekeriyle” elbette kapatılamadı. Danışmanların bu yolsuzluğu, AKP’nin yoksulluk ve yolsuzluk düzenini ne hale getirdiğini de göstermiş oldu. Yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı propaganda yaparak halkın oylarını alanlar ülkeyi bir yoksulluk ve yolsuzluk düzeniyle çevrelediler.

‘ÇÜRÜME KAMU ŞİRKETLERİNDE DE DEVAM EDİYOR’

Çürüme kamu şirketlerinde de devam ediyor. Bakanlar, bakan yardımcıları, bürokratlar 20 bin Lira maaşla kamu şirketlerinde ek maaşla kendilerini tahkim etmiş durumdalar. Yetmiyor altı adet de ikramiye alıyorlar.  Aylık ortalamaları 33 bin Lira’ya geliyor. Halk yoksulken efendiler şatafat içerisinde. Elbette bu yoksulluk düzeni ilelebet sürmeyecektir, önceki şatafatlı saltanat düzenleri gibi sizler de gideceksiniz.

‘SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINI BÜTÜN MEMLEKETE YAYDILAR’

Dün kabine toplantısı vardı. Kabine toplantısında Türkiye’nin risk haritası açıklandı. Hep birlikte izledik bunu. Normalleşme dediler, sürü bağışıklığını bütün memlekete yaydılar. 58 il kırmızıya boyandı ve koronavirüs bütün ülkeye yayıldı.

‘AKP’NİN HİZMET ETTİĞİ ALAN SERMAYENİN ÇIKARINADIR’

Vaka ve ölüm sayıları yeniden tırmanıyor. Dünkü kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ne dedi? “Fabrikada çarklar hiç durmadı.” Doğrudur, fabrikalarda çarklar hiç durmadı. Salgın da durmadı, vaka artışları da durmadı, Covid ölümleri de durmadı, tırmanmaya devam etti. Bu bir itiraftır. Adalet ve Kalkınma Partisi su katılmamış bir sermaye partisidir ve bütün hizmet ettiği alan sermayenin çıkarınadır. Halk sağlığı umurunda bile değildir. İşçilerin sağlığı umurunda bile değildir. Kabine kararları yine palyatif, geçici, tedbirlerle ortaya çıktı. Çok açıktır ki hükümet sürü bağışıklığında ısrar ediyor. Türk Tabipler Birliği’nin 28 günlük kapanma kararına rağmen hükümet bu sese kulak vermiyor. Her şey çarkların dönmesi ve burjuvaların, patronların karının artması içindir. Elbette işçi sınıfı ve emekçiler yürüttükleri mücadeleyle buna dur demeliler.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı da hükümetin gündeminde. Bunu ne Türkiye kamuoyuna anlatabiliyorlar ne de kendi tabanlarına anlatabiliyorlar. Çünkü söz konusu olan kadının can güvenliğidir, kadınların yaşam hakkıdır. Siz diyorsunuz ki “Aileyi korumak için bu sözleşmeden çekildik.” Yalan söylüyorsunuz. Şiddete ve kadın cinayetlerine karşı kadınları koruyan bir sözleşmeyi kaldırmanın neresi aileyi koruyabilir? Liberallerin desteğini almak için iktidara geldiğinizde bu sözleşmeyi imzaladınız. Şimdi tek adam iktidarı uğruna bu sözleşmeden çekiliyorsunuz. En gerici güçlerle ittifak yaparak, halkın dini duygularını istismar ederek çekiliyorsunuz. AKP’nin bekası uğruna bu sözleşmeden çekiliyorsunuz. Kadınları erkek egemen şiddetin kurbanları haline getirerek bu sözleşmeden çekiliyorsunuz.

Emekçi aileleri ve onların bir parçası olan kadınları uyguladığınız politikalarla; açlığa ve yoksulluğa sürükleyerek ailelerin ocağını yakıyorsunuz ve bu sözleşmeden çekiliyorsunuz.

Ailenin de kadınların da korumasının esas yolu bu tek parti tek adam olan sermaye iktidarından kurtulmak olacaktır. Elbette gideceksiniz!

‘BUNDAN SONRA ANAYASADA MECLİSTE YOK HÜKMÜNDEDİR’

Ve gece yarısı gelen kararnameler yeni rejimin inşasında işaret fişeği oldu. Bundan sonra anayasada mecliste yok hükmündedir. Bütün ülke gece yarıları Resmi Gazete’de çıkan kararnamalerle yönetilmeye çalışılıyor. Türkiye’nin gidişatı böyle iken; “sabredin ilk seçimde gidecekler” diyen Millet İttifakı’na ne demeli? Bu tutum işçi ve emekçilerin hak mücadelesinin önüne bariyer koyan ve geriye çeken bir tutum. Emek Partisi olarak bu tutumu kabul etmiyoruz.

Bütün işçi sınıfımızı, tüm emek ve demokrasi güçlerini ve halkımızı uyarıyoruz bütün bu geri çekme tutumları Erdoğan ve AKP iktidarının işine geliyor. Bu yaklaşımla devam edilirse seçimlerde kolay gerçekleşmeyecek ve tek adam tek parti iktidarının kesin gidecekler sonucu ile tezahür etmeyecek. Dolayısıyla asıl olan sokaktaki mücadeledir, işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesidir, grevlerdir, hak alma mücadelesidir ve halkın örgütlü gücüdür.

‘1 MAYIS İÇİN HAZIRLIKLARIMIZA BAŞLADIK’

Biz bir kez daha buradan halk hareketini geriye çeken tutumlara karşı halkımızın prim vermemesini istiyoruz.

Ve 1 Mayıs… MYK’mızın en önemli gündemlerin bir tanesi bu oldu. Kabine kararları kapsamında göstermelik yasaklar içerisinde; ustaca bir biçimde 1 Mayıs’ta eklenmiş görünüyor. Şimdi lebalep kongre salonlarında kitleleri toplarken size yasak yok, her şey serbest ama işçilere, emekçilere ve milyonlara meydanlar yasak. Öyle mi? Biz bu yasak kararını tanımıyoruz! Bu yasak yok hükmündedir. Akılcı ve rasyonel olarak yaklaşılarak süreç provoke edilmemelidir.

İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs için hazırlıklarımıza başladık. 2021 1 Mayıs’ı şimdiden hem uluslararası hem de Türkiye işçi sınıfına kutlu olsun.

Partimizin bu 1 Mayıs’taki sloganı “Güvenceli iş, insancı yaşam, hak ve özgürlükler için 1 Mayıs’a” olmuştur. Partimiz bu taleplerle Türkiye tüm alanlarda olacaktır. Aynı zamanda bu taleplerle yerellerde 1 Mayıs platformlarının kurulmasını örgütleyecektir. Bütün sendikalara, işçilere, meslek örgütlerine ve demokrasi güçlerine çağrımız şimdiden, hiç gecikmeden 1 Mayıs için platformları hep birlikte kuralım ve çalışmalara bir an önce başlayalım. Başta sanayi kentleri olmak üzere ülke genelinde halk sağlığı ve fiziksel mesafeyi de gözeterek, kitlesel miting ve gösterilerin gerçekleşmesi; bu sermaye düzenine, bu soygun düzenine, bu yolsuzluk düzenine ve bu yasaklar düzenine karşı hepimizin görevidir.

1 Mayıs için gerekli girişimleri bugünden başlatalım ve Türkiye’nin emek ve demokrasi güçlerinin egemenlerinin karşısında olduğunu hep birlikte gösterelim.

Bu duygu ve düşüncelerle halkımızı selamlıyorum.