Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Evrensel yazarı ve Emek Partisi MYK Üyesi Yusuf Karataş'a "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla 10 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin açıklama yayımladı.

DTK yargılamalarının mesnetsiz olduğunu ifade eden Gürkan, DTK'nın kuruluşunda AKP vekillerinin olduğunu anımsatarak hiç bir iktidar mensubunun yargılanmadığını söyledi.

"Kürt sorunu başta olmak üzere demokrasi sorunlarına dikkat çekmeye, çözüm üretmeye çalışmış olan bir oluşumdur ve faaliyetleri suç sayılamaz" diyen Gürkan, "Yusuf Karataş Emek Partisi mensubu olarak DTK içerisinde partimizi temsil etmiş, Kürt sorununun çözümü dahil ülkede yaşanan demokrasi sorunlarına yönelik partimizin programı ve politikaları çerçevesinde görüşleri dile getiren çalışmalar yapmıştır. Yargılama süreci hukuktan yoksundur, Karataş’ın partimiz üyeleri ve yöneticileri ile yaptığı telefon görüşmeleri dahi suç kapsamında değerlendirilmiş ve cezalandırılmıştır. Parti yöneticimiz Yusuf Karataş’a verilen ceza ve yargılama sürecinin bütünü siyasallaşmış yargının açık göstergelerinden birisidir. İktidar politikalarına muhalefet eden, eleştiren, hak talep eden, özgürlük ve barış isteyen hemen her kesim yargı tehdidi altındadır" dedi.

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan'ın açıklaması şu şekilde:

Parti merkez yöneticimiz ve genel başkan danışmanımız, gazeteci Yusuf Karataş’a yargılandığı Demokratik Toplum Kongresi-DTK davasından 10 yıl 6 ay ceza verilmiştir. Bu yargılama en başından itibaren hukuksuzdur, mesnetsiz iddialarla, siyasal kaygılarla yargılama süreci işletilmiş, nihayet bu hukuksuz sürecin sonucunda ceza kararı çıkmıştır. Kuruluşunda iktidar partisinden milletvekillerinin de yer aldığı, kimi toplantılarına katıldığı, bölgeye gelen resmi heyetlerin karşılanmasında protokolde yer alan DTK terör örgütüyle ilişkilendirilerek oluşumda yer alanlardan iktidar mensubu dışındakiler yargılanmış, cezalandırılmış ve cezalandırılmaya devam edilmektedir.

Öncelikle belirtelim ki DTK, ülkede yaşanan Kürt sorunu başta olmak üzere demokrasi sorunlarına dikkat çekmeye, çözüm üretmeye çalışmış olan bir oluşumdur ve faaliyetleri suç sayılamaz.  İçerisinde siyasi partilerden sendikalara, bireylerden demokratik kitle örgütü, gençlik ve kadın inisiyatiflerine, aydın, akademisyen ve yazarlara kadar geniş bir katılımcı profili olmuştur. Yusuf Karataş Emek Partisi mensubu olarak DTK içerisinde partimizi temsil etmiş, Kürt sorununun çözümü dahil ülkede yaşanan demokrasi sorunlarına yönelik partimizin programı ve politikaları çerçevesinde görüşleri dile getiren çalışmalar yapmıştır. Yargılama süreci hukuktan yoksundur, Karataş’ın partimiz üyeleri ve yöneticileri ile yaptığı telefon görüşmeleri dahi suç kapsamında değerlendirilmiş ve cezalandırılmıştır. Dünyanın dört bir tarafından katılımların olduğu Mezopotamya Sosyal Forumu gibi organizasyonlarda yer alması, iktidarın talimatıyla yürütülen operasyonlarla siyasetçilerin gözaltı ve tutuklanmasını protesto açıklamaları, Roboski-Uludere katliamını protesto açıklamaları gibi etkinliklere katılması suç sayılmış ve cezalandırılmıştır. Dava dosyasında bu tür mesnetsiz suçlamaların örnekleri artırabilir ancak tümü cezalandırmayı amaçlayan yargılama sürecinin işletilmesine gerekçe yapılan hukuksuz suçlamalardır. Siyasi faaliyetler cezalandırılarak esasında siyaset yapma hakkı yargılanmış ve bizzat yargı tarafından anayasa suçu işlenmiştir.

Parti yöneticimiz Yusuf Karataş’a verilen ceza ve yargılama sürecinin bütünü siyasallaşmış yargının açık göstergelerinden birisidir. Bugün parlamentonun 3. Partisi olan HDP’nin eski eş başkanları dahil üye ve yöneticileri, seçilmiş siyasetçileri aynı hukuksuzlukla yargılanmış ve cezalandırılmıştır. 100’ü aşkın gazeteci benzer hukuksuzlukla cezaevlerinde tutulmakta, yargılanmaktadır. İktidar politikalarına muhalefet eden, eleştiren, hak talep eden, özgürlük ve barış isteyen hemen her kesim yargı tehdidi altındadır. Yusuf Karataş’a ceza verilen yargılama sürecini bu politikalardan ayrı değerlendirmiyoruz.  Saray talimatıyla çalışan ve tek adam yönetimi vesayetindeki yargı hukuksuzluklarına her gün yenilerini eklemektedir.  Bugüne kadar hiçbir baskı, tehdit, cezalandırma yöntemi demokrasi ve özgürlük isteyenleri yolundan alıkoymamıştır. Demokrasiyi kazanmanın yolu mücadeleden geçmektedir. Bu hukuksuz kararı kınıyoruz. Gerçek bir demokrasinin işçi sınıfı ve emekçilerin, tüm ezilenlerin mücadelesiyle geleceğinin bilinciyle partimiz mücadelede kararlığının altını bir kez daha çizmektedir.