Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Manisa’nın Soma ilçesinde 301 işçinin hayatını kaybettiği katliamın yıl dönümünde yazılı açıklama yaptı.

“Cezasızlık yüzünden iş kazaları, iş cinayetleri sürüp gidiyor” ifadelerini kullanan Gürkan, “Soma’da katliamda yaşatılan acıyla yetinilmedi, madenci aileleri tekmelendi. Yetmedi hukuk katliamı yapıldı. 4 yıl süren davada, ailelerin ısrarlı takibi ile bu süreyi tutuklu geçiren madenin patronu ve katliam sorumlularının bir kısmı gülünç cezalar aldı. Katliamın kamu ayağının sorumluları, madeni denetlemekle sorumlu bakanlık bürokratları ise hiç yargılanmadı. Mahkeme kararlarına rağmen AKP iktidarı yargılanmalarına izin vermedi. Son çıkan infaz yasası ile de gazeteciler, seçilmiş siyasetçiler, akademisyenler, sanatçılar, sağlık sorunu olanlar tutulurken, katiller ve çocuk istismarcıları gibi Soma davası hükümlüleri de salıverildiler. Şirketin elindeki sahalar kamunun ortaklığı bulunan bir şirkete devredildi, borçları ödendi ve şirket kurtarıldı” dedi.

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan’ın açıklaması şu şekilde:

Bundan 6 yıl önce 13 Mayıs 2014’de Soma’da 301 madenci üretimin sürmesi için göz göre göre ölümün kucağına itildi. Bugün evladını, eşini, babasını kaybeden ailelerin ve işçi sınıfının acısı tazelenirken, çarkların dönmesi için işçilerin salgının kucağına itilmesi, Nisan ayında 220 işçinin salgın dahil iş cinayetlerinde canını kaybetmesi öfkemizi arttırıyor.

Soma’da katliamda yaşatılan acıyla yetinilmedi, madenci aileleri tekmelendi. Yetmedi hukuk katliamı yapıldı. 4 yıl süren davada, ailelerin ısrarlı takibi ile bu süreyi tutuklu geçiren madenin patronu ve katliam sorumlularının bir kısmı gülünç cezalar aldı. Katliamın kamu ayağının sorumluları, madeni denetlemekle sorumlu bakanlık bürokratları ise hiç yargılanmadı. Mahkeme kararlarına rağmen AKP iktidarı yargılanmalarına izin vermedi.

Son çıkan infaz yasası ile de gazeteciler, seçilmiş siyasetçiler, akademisyenler, sanatçılar, sağlık sorunu olanlar tutulurken, katiller ve çocuk istismarcıları gibi Soma davası hükümlüleri de salıverildiler. Şirketin elindeki sahalar kamunun ortaklığı bulunan bir şirkete devredildi, borçları ödendi ve şirket kurtarıldı.

İşte bu cezasızlık yüzünden iş kazaları, iş cinayetleri sürüp gidiyor. Hala her yıl, Soma katliamında kaybettiğimiz işçilerin altı katından fazla işçiyi iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Salgın döneminde üretim durdurulmayıp, işçiler zorla çalıştırılmaya devam ettirilerek ölüme yollanıyor.

Soma’nın ardından tepkiler nedeniyle İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası düzenlenerek, iş güvenliği önlemleri nispeten güçlendirilse de yasanın uygulanması patronların tepkisiyle 2020 yılı Temmuz’una kadar erteledi.

Katliamın yaşandığı madende örgütlü sendikanın o dönemde madenlerde gerekli önlemlerin alındığına dair demeçleri maden şirketini ve Enerji Bakanını aklayan tutumu, katliama tepki gösteren işçilerin hedefi olduğunda sendikacıların yardımına maden şirketlerinin sahipleri yetişti.

Sınıf işbirlikçisi sarı sendikacılık anlayışının pervasız savunucuları bugün de Soma’da olduğu gibi uğursuz rollerini oynamaya devam ediyorlar. Bu sendikal anlayış salgının kucağına itilen işçileri patronların her türlü önlemi aldığına ikna etmekten geri durmuyor. 

İş cinayetlerinin son bulması için insanca yaşanacak bir çalışma ortamının sağlanması gerekmektedir. Bu ortamı işçi ve emekçiler; işyerlerinde örgütlenerek, işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarını örgütleriyle denetleyerek gerçekleştirebilirler.

Bu ortamın kalıcı olmasını ise salgınla birlikte işçi ve halk düşmanı yüzü bütün çıplaklığıyla açığa çıkan tekelci sermaye egemenliğine dayanan bugünkü sistemin yerine “işçi ve halk egemenliğine” dayalı “bilim ve emek” ile kurulacak bir sistemi kurarak sağlayabilirler.

Bu koşulları sağlayana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Soma’yı ve salgın koşullarında ölüme itilen işçileri unutmayacağız, unutturmayacağız.