CHP Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.

"Dolar ne zaman Türk Lirası karşısında rekorlar kırmaya başlasa Erdoğan, apar topar soluğu Katar’da alıyor" diyen Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü: "İşler böyle gidince bize borç veren Emir, her seferinde biraz daha tepeden bakar halde duruyor. Milletimiz de bu fotoğrafı görüyor? Sadece Emir mi? Erdoğan, 'Bu can bu tende kaldıkça alamazsınız' dediği Rahip Brunson’ı bir gecede Trump istedi diye Beyaz Saray'a gönderdi. Kendisine ‘Aptal olma’ diye mektup yazan Trump’ın yüzüne mektubu çarpamadı. Barış Pınarı Harekâtı hedeflerine ulaşmadan ordumuzu neden durdurdu? 36 askerimiz şehit olduktan sonra bunun hesabını sormaya gidiyor diye düşünürken Kremlin’de Putin’in kapısında ayakta bekledi mi beklemedi mi? Bunlar bizim içimizi acıtıyor. Borç alan emir alıyor. Bu manzarayı büyük bir acıyla izlemek zorunda kalıyoruz."

'LAFA GELİNCE 'FATİH'İN İSTANBUL'U FETHETTİĞİ YAŞTASIN' 

Öztrak, iktidarın işsizliğe çare bulmak yerine “Acıyı bal eyleyin, yoklukta sabreyleyin” diye, millete vaaz verdiği söyleyerek "İktidarlar sabır tavsiye etmez. Milletin derdine derman olur" ifadelerini kullandı.

Öztrak, şöyle konuştu:

"İşsiz vatandaşlarımızın sayısı 3 milyon kişi artarak 11 milyona dayandı. Gerçek işsizlik oranımız yüzde 30,4’e ulaştı. Bir de işi olmayıp, işte görünenler var. Ücretli zorunlu izine çıkartılan vatandaşlarımızın sayısı 3 milyonu buldu. Bu vatandaşlarımız ayda 1.168 lirayla hayata tutunmaya çalışıyor. 

İşsizlik en çok bu ülkenin umudu gençlerimizi ezip geçiyor. Lafa gelince, “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” diyerek gençlerimize gaz veriyorlar. Ama bugün Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşlarda olan 5 milyon gencimize ne iş ne de eğitim verebiliyorlar.  Taşı sıksa suyunu çıkaracak 5 milyon gencimiz evde oturuyor anasının babasının eline bakıyor. Buna çare bulma makamında olanlar ne yapıyor? ‘Acıyı bal eyleyin, yoklukta sabreyleyin’ diye, millete vaaz veriyorlar. İktidarlar sabır tavsiye etmez. Milletin derdine derman olur. Muktedir olur. Ama tüm politikaları iflas etti, devletin kurumlarını çökerttiler, artık ülkeyi yönetmeye muktedir değiller. Şimdi millet yoklukta sabredecek, saray ise israf edecek, millete baskı yapacak, sindirmeye çalışacak, milleti yokluğa, yoksulluğa mahkûm etmek için elinden geleni ardına koymayacak."

Öztrak'ın açıklamaları şöyle: 

MİLLİ İRADEYE KAYYIM

Bir memleket ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Sarayın kibirlisinde de bekçisinde de ilim maalesef yok. Bu nedenle, 83 milyonluk koca bir ülkeyi, zulümle yönetmeye çalışıyorlar. Beğenmedikleri basın-yayın organlarına cezalar yağdırıyorlar. TELE 1, Halk TV gibi milletin izlediği ekranlara karartma uyguluyorlar. Oda TV’yi kapatıyorlar. Haberlerinden rahatsız oldukları gazetecileri, sözleri hoşlarına gitmeyen aydınları içeri atıyorlar. Müyesser Yıldız aylardır içeride. Osman Kavala yıllardır içeride. Saray hükümeti, milletin seçtiğini mahkeme kararı olmadan görevden alıyor. Milli iradeye kayyım atıyorlar.

SARAYIN MI MİLLETİN Mİ İRADESİNE UYACAKLAR?:

Arkadaşımız Enis Berberoğlu, yıllarca, haksız hukuksuz yere içeride yattı. Çıktı. Yeniden milletvekili seçildi. Dokunulmazlık kazandı. Sarayın talimatıyla mahkeme yine milli iradeyi tanımadı. Yürütmenin vesayeti altındaki yargı, Anayasa’ya aykırı olarak, TBMM’nin yetki ve haklarına tecavüz etti. Milletin verdiği milletvekilliğini gasp ettiler. Anayasa Mahkemesi dün gerekçeli kararını yayımladı. Yüksek mahkeme, arkadaşımıza milletimiz tarafından verilen, ‘siyasi faaliyette bulunma görevinin engellediğini’, ‘hakkının gasp edildiğini’ teyit etti. Anayasaya Mahkemesi’nin ‘oy birliğiyle’ verdiği bu karar karşısında, yargı ne yapacaktır? Anayasa’ya aykırı olduğu baştan belli olan bu kararı, Meclis’te okutarak hak gaspına göz yuman, Anayasa Profesörü Meclis Başkanı ne yapacaktır? Saray’ın mı milletin mi iradesine uyacaklar, göreceğiz.

MİLLETİMİZE ZULÜM EDİYORLAR

Bu arada sarayın atama İçişleri Bakanı, sarayın bekçisi ve kibirli başı, ne hak tanıyorlar ne de hukuk. Yüksek Mahkeme’yi ve Başkanı’nı açık açık tehdit ediyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne ayar vermeye çalışıyorlar. Neden? Çünkü ehliyetleri, ilimleri yok. Yasalara uymayı, millete hesap vermeyi sevmiyorlar, korkuyorlar.  Zulümle, baskıyla, kırarak, dökerek, millet iradesini tanımayarak ülkeyi yönetiriz sanıyorlar. Milletimize de zulüm ediyorlar.

PARAMIZ DİBE VURDU

Milletimizin alım gücü günden güne azalıyor. Paramızın değeri güneş görmüş kar gibi eriyor. Bu ucube rejim iki yıl önce millete ‘24 Haziran’da bu kardeşinize yetkiyi verin. Ondan sonra faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz’ dedi mi? Dedi. İş başına geldiklerinde, dolar 4 lira 53 kuruş, euro 5 lira 33 kuruştu. Bugün dolar 8 liraya, euro ise 10 liraya dayandı. Dolar ve euro milli paramıza karşı her gün rekor üstüne rekor kırıyor. Orta Vadeli Program daha 10 gün önce yayımlandı. Programda dolar; 2021’de 7 lira 68 kuruş, 2022‘de 7 lira 88 kuruş, 2023’de 8 lira 2 kuruş olacak deniyor. Ama dolar daha bugünden 8 liraya dayandı. Sarayın 3 yıl sonrası için verdiği dolar değerine, 10 günde ulaşıldı. Şimdi bu müflis bezirganlar,‘3 yılda ulaşacağımız hedefi 10 günde yakaladık’ diyerek, havai fişek bile patlatırlar. Programın hedeflerinin, tahminlerinin ömrü 10 gün bile sürmedi. Ucube rejimin iş başı yaptığı son iki yılda, paramızın reel değeri iki kez dibe vurdu. Böyle bir beceriksizlikle daha önce hiç karşılaşmadık. Ama bunun sorumlusu olan Sarayın sosyete damadı ‘döviz kuru beni ilgilendirmiyor’ diyerek, olan biteni seyrediyor. Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder. Emanet ehline verilmezse, döner dolaşır, bu da millete zulüm olur.

HARACA DÖNÜŞEN VERGİLERİ İNDİRECEĞİZ

Damat dövize bakmasa da; iğneden ipliğe her şeyin fiyatı dövize bakıyor. Damadın kabindeki arkadaşı Ticaret Bakanı bile, bebek maması fiyatlarındaki artışı, döviz kuruna bağlıyor. Arabanın fiyatı dövize endekslenmiş, her gün artıyor. Üstüne son yaptıkları fahiş ÖTV zamlarıyla, millet şimdi bir arabayı kendine alacaksa, en az bir arabayı da devlete alıyor. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: İktidara geldiğimizde, haraca dönüşen bu haksız vergilerin hepsini indireceğiz.

Daha iki gün önce benzine 16 kuruş; mazota ise 23 kuruş zam geldi. Araban mı var; derdin var. Araç muayenesi bile milletten haraç kesmeye döndü. Bir araç muayenesi için vatandaştan 342 lira alınır mı? Alıyorlar. Bir de egzoz gazı ölçümü için 80 lira veriyorsun. Ediyor 422 lira. Milleti alenen soyuyorlar.  Anlaşılan Ulaştırma Bakanı da,‘Maliye Bakanı dövize bakmazsa, ben de bu işlere bakmam’ diyor.

ZAM ÜSTÜNE ZAM GELİYOR

nümüz kış. Pandemi var. Çoluk çocuk daha uzun zaman evlerinde kalmak zorunda... Milletin elektrik, doğal gaz faturası daha da artacak.  2019’da 15,5 milyon yurttaşımız; ‘evimi ısıtmakta zorlanıyorum’ diyordu. Bu buhran, bu sayıyı daha da artıracaktır. Bu kış vatandaşın ısınma faturasını düşürecek. Tedbir ve destekleri derhal milletimize açıklayın. Yine temel gıda ürünlerine de zam üstüne zam geliyor. Artık vatandaş, ayçiçek yağının, mısır yağının, peynirin de yanına yaklaşamıyor. Ucuzcu marketlerde bile etiketler, saat başı değişiyor. Saray ise zamların, hayat pahalılığının üzerine, TÜİK şalı örtüyor.

Yıllarca bol bol yediler, içtiler. Borç parayla yazlık, kışlık saraylar yaptılar. Kendilerine milyarlarca dolarlık uçan saraylar aldılar. Paraları betona gömdüler. Dışarıdan gelen ucuz parayla; üretimi, ihracatı, istihdamı artıracak yatırımları yapamadılar. 18 yıl boyunca tarım ve sanayi üvey evlat muamelesi gördü. Ülkenin köklü sanayicileri bile yapsatçı müteahhit oldu. Ama şimdi tulumbada su bitti. Bunlar şimdi borç almak için Körfez Emirlerinin ayağına gidiyorlar.

HAREKATI NEDEN YARIDA KESTİNİZ

Yine bugün Barış Pınarı Harekâtı’nın yıl dönümü… Şehit olan askerlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz. Ama soruyoruz… Bugün Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında kutladığınız bu harekatı, hedeflerine ulaşmadan neden yarıda kestiniz?

TBMM’ye getirdikleri yeni bir düzenlemeyle, saray 2020 için aldığı borçlanma yetkisini, iki katına çıkarmaya hazırlanıyor. Bu yılın bütçe kanunuyla; Saray, Meclis’ten toplam 154 milyar liralık borçlanma yetkisi aldı. Daha 2020’nin ilk sekiz ayında, bu sınırı aşıp, 249 milyar liralık net borçlanma yaptı. Anlaşılan bu da yetmedi. Borçlanma limitini iki kat artırarak 309 milyar liraya çıkarmak istiyorlar. Ek bütçe getirmeden borçlanma limitini artırmak nasıl bir maskaralıktır?

MİLLET DUYMASIN DİYE

Sorunlara çözüm bulacaklarına üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Sayıştay denetçileri kurumlar hakkında denetim raporlarını yazıyor. Bu raporların haber olmasına kim karşı çıkıyor? RTÜK ve tabi onun çift maaşlı başkanı. Sayıştay raporlarını haber yapan medya kuruluşlarına, kendince gözdağı veriyor. RTÜK’teki yurtdışı gezilerini, alınan harcırahları millet görmesin diye. Bu memlekette yaklaşık 3 milyon çalışan, ayda bin 168 lirayla hayatta kalmaya çalışırken, Ticaret Bakanlığı’nda, ayda 140 bin lira maaş alanların olduğunu millet duymasın diye. RTÜK ve RTÜK’ün başındakiler; bir kendinize gelin. Sayıştay TBMM adına, yani millet adına sizleri denetliyor. Milletin kör kuruşu, yetimin hakkı zayi olmasın diye o raporları yazıyor. Sayıştay denetçilerinin raporlara yazdığı her usulsüzlük, elbette haber değeri taşır. Medyayı tehdit ederek, haberleri karartarak, milletin gerçekleri öğrenme hakkını gasp edemezsiniz.

Bu hafta, milletin gerçekleri görmesini engellemek için bir başka düzenleme daha TBMM’ye geldi. Saray, ‘program bütçeye geçiyoruz’ diyerek, bütçede fonksiyonel sınıflandırmayı ortadan kaldırıyor. Böylece, proje bazında izlenebilen pek çok harcama kalemi, artık izlenemez hale gelecek. Mesela kamu-özel işbirliği diyerek yollara, köprülere, şehir hastanelerine ne kadar ödeme yapacaklar? Artık bunları bütçe kanununda ve bunlara bağlı tablolarda göremeyeceğiz. Bu mali saydamlığın bitmesi, TBMM’nin bütçe yapma hakkının gaspı demektir. Unutmayın, milletin gerçekleri öğrenmesini engellemek de zulümdür.

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

BELEDİYELERİN ELİNE PARA GEÇMESİN

Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen tartışmalı düzenleme hakkındaki değerlendirmesi sorulması üzerine, “Bu durum son derece ilginç. Tüm dünya batma noktasına gelen esnafı için hangi tedbirleri alacağına, çitfçiye hangi destekleri vereceğini tartışırken bizde saray hükümeti, baz istasyonlarına af getiren düzenleme peşinde koşuyor. Niye? Bu cezaların bir kısmı belediyelere geçecek. Aman belediye eline para geçmesin. Bu millete yapılan haksızlığı açık seçik ortaya koyan bir şerh olacak.

Sayıştay raporlarındaki liyakatsizlik tespitleri hakkında gelen soruya, “Baktığınızda ülkemiz her alanda savruluyor. Temel neden de liyakatsizlik. Liyakate, tecrübeye göre yönetilmiyor. Keyfine göre yönetiliyor."

Baroların genel kurulu ertelenirken AK Parti il kongrelerinin devam etmesine ilişkin soruya, “Siz yasadaki genel hükmü İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle ertelemeye çalışıyorsunuz, bu açıkça hukuksuzluktur. Kaldı ki kendi partinizin kongrelerini yapıyorsunuz. Erdoğan, miting meydanlarında çay atarken bulaşmayan bu Covid-19 hastalığı, barolar kongrelerini yaparken bulaşıyor. Bu çifte kriterdir. İktidar, yargının savunma ayağını da ele geçirmek istedi, oyun kurallarını değirmek istediler” dedi.

ERKEN SEÇİMİ SARAYIN İSTEMESİ GEREKİYOR

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “seçime gidiş konuşulmalı” ifadesini kullanması hakkında gelen soruya, “Bizim bir iddiamız var. Biz siyasi parti olarak bu ülkeyi çok daha iyi yönetiriz. Ama şu anki sisteme baktığımızda bu erken seçimi, ‘ben yönetemiyorum’ diyerek sarayın ve partisinin istemesi gerekiyor. Erken seçim isteyecekler, gerekçesi de ‘siz düzeltin’ olacak” ifadelerini kullandı.

Maraş’ın açılmasıyla ilgili KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın seçime müdahale tepkisi üzerine gelen soruya, “Seçim öncesi beklenerek açılması oldukça ilginç. Bize göre Maraş’ın açılmasında geç kalınmıştır. BM kararları da dikkate alınarak çok daha önce açılabilirdi. Bunun bu zamanda açılmasının seçimlerle ilgili olduğu kesindir zaten. Saray iktidarı, bu işin kredisini toplamaya çalışıyor. KKTC’nin tanınması meselesinde geç kalınmıştır. KKTC’nin bir an önce ülkelerce tanınması için gezmeleri gerekiyordu” diye yanıtladı. (