Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan tecridin kaldırılması için tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 28 gündür açlık grevini sürdüren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevine destek olmak ve Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması için 3 günlük açlık grevi başlatan Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Musa Farisoğulları, Dersim Dağ, Semra Güzel, Saliha Aydeniz, Remziye Tosun ve Selçuk Mızraklı açlık grevi eylemlerini yaptıkları açıklamayla sonlandırdı.

Açlık grevine giren vekillerden Musa Farisoğulları, Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek için eylemlerini sürdüreceklerini ifade ederek, "Hükümetten bir talebimiz yok, halkımızdan talebimiz var. Tecridi kırmak ortak mücadeleden geçiyor" dedi.

'DEVLET TALEPLERİMİZE GÖZLERİNİ KÖR ETMİŞ'

HDP Diyarbakır İl Başkanlığında sürdürdükleri açlık grevini sonlandırılmasına ilişkin açıklama yapan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, Öcalan'ın üzerinde 20 yıldır İmaralı Cezaevinde kapsamlı bir tecrit uygulamasının süregeldiğine dikkati çekti.

Öcalan üzerinde son 3 yıldır mutlak bir tecridin yaşandığına işaret eden Musa Farisoğulları, "Buna karşı tabiki daha önce parti organlarımızı ve ilgili kurumları mütakip zamanlarda ciddi açıklamaları olmuştur. Maalesef devleti yönetenler, AKP-MHP faşist iktidarı, çağrı ve uyarılara gözlerini kör etmiş, kulaklarını sağır etmiş durumda. Ta ki 7 Kasım 2018'e kadar DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in duruşmasında mahkemede aşağılayıcı ve onur kırıcı bir tutum içerisine girildi. Sayın Eş Başkanımız bu tutumu protesto ederek mahkemeye katılmadı, SEGBİS üzerinden tarihi  ve hepimizin talebi olan talepleri ortaya koyarak, açlık grevine başladı" diye konuştu.

'TARİHİ KARARLARA GİDİLEBİLİR'

Güven'in başlattığı açlık grevinin 28 gündür devam ettiğini ve riskli bir sürece girdiğini kaydeden Musa Farisoğulları, "Daha öncede uyarılar yapıldı. Doğru yaklaşılmazsa, tarihin tanık olmadığı bir takım kararlara gidilebileceği defalarca ifade edildi. Leyla Güven’in 7 Kasım'da ki açıklamasıyla hepimiz için bir karar noktasına gelindi. Öne sürdüğü talepler bizim taleplerimizdir. Akabinde ayın 27'si itibariyle bütün cezaevlerinde uyarı amaçlı açlık grevi eylemleri başlatıldı. Bütün bunlardan yola çıkarak DTK Eş Başkanı ve yine siyasi tutsakların başlattığı bu açlık grevleri bizim de taleplerimizi barındırıyordu" şeklinde konuştu.

'HEDEFİMİZ TECRİDİN SONLANDIRILMASI'

Güven'in taleplerini sahiplenerek daha önce destek amaçlı yapılan açlık grevi eylemcilerine yönelik gerçekleştirilen gözaltı operasyonlarına tepki gösteren Farisoğulları, "Bunu nefret  ve şiddetle kınıyoruz. Bizim sadece açlık grevi eylemi başlatan DTK Eş Başkanı ve siyasi tutsaklara destek amaçlı değil, temel hedef İmralı tecridin kırılması ve sonlandırılmasıdır. Bundan sonra da bu türden eylemlerimiz, daha farklı biçimde devam edecektir" ifadelerini kullandı.

'KIRIM POLİTİKASININ SOMUT İFADESİDİR'

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, önceki dönem milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken'e verilen hapis cezalarının İstinaf Mahkemesince onanmasına eleştiren Farisoğulları, şunları söyledi:

"Tek adam rejimi AİHM kararından sonra 'Bizim de hamlemiz olur.' açıklamasında bulunmuştu. Farklı hamleleri apar topar İstinaf Mahkemesi'nde onandı. Bunu da topyekûn Kürt halkına ve kazanımlarına, demokratik yapısına dönük kapsamlı bir kırım politikasının yürürlükte olduğunun somut ifadesidir. Belediyelerimiz, milletvekillerimiz, yöneticilerimiz, onbinleri ifade eden bir tutsak ve rehin alma durumu söz konusudur"

'HÜKÜMETTEN BİR TALEBİMİZ YOK'

Kamuoyuna anti demokratik uygulamalara karşı birlikte tutum geliştirme çağrısı yapan Farisoğlulları sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

"Son olarak bütün vekil arkadaşlarımız, halkımız bilmeli ki İmralı tecridi kırılmadan bütün topluma giydirilen bu sistemi aşamayız. Halkımıza çağrımız, bütün alanlarda ve birimlerde buna karşı ortak bir tutum sahibi olmalıyız. Aksine bu faşizme karşı mücadele yürütemeyiz. Faşizm, Sayın Öcalan üzerindeki tecritle başladı. Bu nedenle bizim de ilk olarak tecrit sistemini parçalamamız gerekiyor. Türkiye hükümetinden, devletinden bir talebimiz yok. Halkımızdan talebimiz var. Tecridi kırmak ortak mücadeleden geçiyor."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı