BDP Eş Genel Başkanı Kışanak, AK Parti hükümetinin Van depremine müdahalesinin son derece başarısız olduğunu ve yardım çalışmalarında mülki yöneticilerin BDP'nin yardım koordinasyona katılmaması için ellerinden gelen çabayı gösterdiğini söyledi.

Hükümetin depremle ilgili icraat yerine konuşmayı tercih ettiğini vurgulayan Kışanak, "Kentsel Dönüşüm Projelerinin de adeta "yoksulları mülksüzleştirme projesi" gibi yürütüldüğünü ve yandaşlara rant dağıtma amacı taşıdığını ileri sürdü.

Kışanak'ın deprem dışındaki gündem maddesi ise KCK operasyonlarıydı. Prof. Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu'nun tutuklanmasının demokratik siyasete etkisini "siyasi darbe" sözleriyle değerlendiren Kışanak'ın eleştiri için seçtiği kelimeler de sert oldu.

BDP ÖZELEŞTİRİYE HAZIR

AK Parti iktidarının Van depreminde kötü bir sınav verdiğini belirten Kışanak, BDP'nin de bu süreçten gerekli özeleştiriyi çıkardığını söyledi.

"Felaket anında daha örgütlü olabilirdik. Yerel yönetimlerimiz daha organize olabilirdi. Kurtarma ekiplerimiz olabilirdi. Bunlar eksikliktir. Bir özeleştiri vermemiz gerekiyorsa, açık, dürüst samimi olarak bunu yaparız. Biz polemik konusu olmasın diye konuyu açmıyoruz. Mülki amirlerin, BDP'ye ve yerel yöneticilerimize karşı dışlayıcı, koordinasyona katmama konusunda çaba harcadıklarını biz biliyoruz."

DEVLET BUGÜNLER İÇİN VERGİ TOPLAR

Depremin ardından bölgeye çadır sevkıyatı yapılamadığını ve büyük bir kaos yaşandığını dile getiren Kışanak, AK Parti iktidarının "deprem savunmasını" da yerden yere vurdu:

"Adeta bir kaos yaşandı. 'İlk 24 saatte eksiklerimiz oldu', 'çadır ihtiyacımızın bu kadar büyük olacağını bilmiyorduk', 'kendi kapasitemizi görmek istediğimiz için dış yardım istemedik' sözleri hükümetin düştüğü durumu net olarak ortaya koymuştur.

Kurtarma ekiplerini öğle saatlerinde meydana gelmiş depremden sonra bölgeye sevk edememişsen daha ne konuşuyorsun.

7.2 şiddetindeki depremde 1 milyonu aşkın bir kentte çadır ihtiyacının bu kadar olamayacağını tahmin etmemek hangi mantıkla açıklanabilir. Depremi duyar duymaz yapılacak olan ilk iş kurtarma ekiplerini ve çadırı hemen bölgeye sevk etmek olmalıdır. Dış yardımları reddet, çadır gönderme sonra BDP'ye çatmaya çalışarak hatalarını gizle."

AVRUPA BİRLİĞİ'NE TEŞEKKÜR ETTİ

Kışanak, Van gibi ağır kış koşullarına sahip bir kentte çadırlarda yaşamanın zor olduğunu vurguladı ve Avrupa Birliği'nin geçici konut yardımına teşekkür etti:

"Bugün aldığımız AB'nin 6 bin kişinin barınma ihtiyacını karşılayacak geçici konut yardımı yapacağı haberi sevindiricidir. İnsanlara yıkılmak üzere olan bir eve yeniden girme mecburiyeti taşımadan sağlıklı barınma imkanlarını sağlamamız gerekiyor. Van'da kiraların arttığına yönelik haberler var. İnsanların böylesi günlerde küçük şeyler peşinde koşması insanlıklarını yitirmesine neden oluyor."

YILLARIN BİRİKEN İHMALİ

Kışanak, uzmanların Türkiye'deki bina stoklarının yarısından fazlasının depreme dayanıklı olmadığı sözlerinin de üzerinde durdu. Deprem gerçeğinin Türkiye'nin en önemli sorunu olduğunu dile getiren Kışanak, 1999 Ağustos depreminin üzerinden 12 yıl geçmesine karşın hiçbir projenin sonuçlandırılamadığına dikkat çekti ve "Bunları o zamanda çok konuştuk. Sadece konuştuk" dedi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİL MÜLKSÜZLEŞTİRME

Kışanak, hükümete en sert eleştiriyi ise "Kentsel Dönüşüm Projeleri" üzerinden yöneltti:

"Türkiye'de kentsel dönüşüm diye yürütülen projelerin tamamı yoksulları mülksüzleştirmeye dönüşmüştür. Bu sürecin sonunda yoksullar mülksüz kalacaksa tabii ki sonunda iktidarı kaybedersiniz. Eğer yapılacaksa bir çalışma şu anda mülk sahibi olan herkesi yeniden bir ev sahibi kılacak şekilde bir düzenlemeyle bunu yapmak mümkündür. Çünkü biliyoruz ki dönüşüm projeleri kendi içinde rant yaratır, bunu birilerine peşkeş mi çekeceksiniz, yoksa fakir fukaraya proje mi üreteceksiniz. Ortaya çıkan rant imkanları halk yararına kullanılarak herkes yeniden ev sahibi yapılabilir. Böyle bir çalışmanın BDP olarak her zaman yanındayız."

KCK OPERASYONLARI

Kışanak'ın deprem dışındaki gündem maddesi ise KCK operasyonlarıydı. Prof. Büşra Ersanlı ile Ragıp Zarakolu'nun tutuklanmasının demokratik siyasete etkisini "siyasi darbe" sözleriyle değerlendiren Kışanak'ın eleştiri için seçtiği kelimeler de sert oldu:

"Operasyonlara her geçen gün yenilerini ekliyorlar. Son olarak 49 arkadaşımız adliyeye sevk edildi. Aralarında Prof. Büşra Ersanlı, mücadeleci kimliğiyle tanıdığımız Ragıp Zarakolu, parti yöneticimiz Mustafa Avcı ve onlarca arkadaşımız var. Tüm demokratik sesler susturulmak isteniyor. Yapılmak istenen bu kadar açık ve net bir şekilde siyasi bir darbe, siyasi bir soykırım, demokratik siyaseti rafa kaldırma çabalarıdır.

Kamuoyunda oluşan duyarlılığa değer biçiyoruz, önemlidir. Türkiye, demokratik siyasetin susturulmasına sessiz kalmamalıdır. Bu otoriter polis devleti anlayışına karşı herkes sesini yükseltmelidir."

HER SEÇİMİN ARDINDAN KCK OPERASYONU

KCK adı verilen operasyonların zamanlamasının da dikkat çekici bulduğunu belirten Kışanak, AK Parti'nin her seçim sonrasında Kürtlere yönelik baskı mekanizmasını yürürlüğe koyduğunu dile getirdi:

"Operasyonlar biri 2009 yerel seçimlerinden sonra, biri de 2011 genel seçimlerinden sonra olmak üzere devam eden iki büyük dalgayla kendisini gösterdi. Bu tarihler önemlidir. Neden her seçimden sonra bir KCK operasyonu başlıyor."

AK PARTİ BASINI

Kışanak, Prof. Büşra Ersanlı'da ele geçirilen ve medyada "paralel devlet yönetimini hedefleyen genelge" olarak haberleştirilen söz konusu genelge hakkındaki haberleri ise ağır sözlerle eleştirdi:

"Hükümetin doğrudan yönlendirdiği siyasi bir operasyon devam ederken her gün yalan yanlış haberler yayarak adeta özel harp dairesi gibi çalışılıyor. Bu operasyonlardan sonra KCK operasyonlarından gözaltına alınan Prof. Büşra Ersanlı'dan ele geçirilen genelge diye haberler yayınlanıyor AK parti gazetelerinde. Bu genelge 2010 yılında BDP genel merkezi tarafından yazılmış bir genelgedir. Yazan da eş başkan yardımcımızdır ve şu anda milletvekilidir. Bu genelge neden KCK'ye talimat olmuş. Bu kadar kirli propaganda olmaz. Bu genelgede siyasal süreç değerlendiriliyor. Demokratik siyasetin önemi vurgulanıyor. Önümüzde bir seçim süreci olduğu, önemli olduğu, tüm kurumlarımızın güçlü bir örgütlenme ile çalışma yapması gerektiği söyleniyor.

"UTANMADAN BUNU DA YAZDILAR"

Utanmadan bir de KCK devlet gibi sayı numarası vermiş diye yazabiliyorlar. Bu öncelikle meslek örgütleri, gazeteciler tarafından reddedilmeli. Yine aynı haberlerde siyaset akademisinde polisin katlettiği iki gencin ismi terörist ismiymiş gibi siyaset akademisi bunun üzerinden suçlanmaya çalışılıyor. Hem iki üniversite öğrencisini katledeceksin, hem bu polisleri yargılamayacaksın, hem de siyaset akademisinde iki öğrencinin adı verildi diye suçlayacaksın. Böyle bir kara propaganda furyası, faşizm anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu kadar aşağılık bir yayın."

BDP'Yİ Mİ KAPATMAK İSTİYORSUNUZ?

BDP'nin parti okullarına düzenlenen operasyonları da eleştiren Kışanak, 12 ilde kurulan parti okullarında verilen eğitimlerin Yargıtay tarafından onaylanan yönetmelikle yapıldığına dikkat çekti:

"12 ilde parti okulu kurduk. Kimisinde yerel yönetim, kimisinde cinsiyet özgürlüğü tartışmaları yönetiyoruz. Kendimizi ve halkımızı bilinçlendiriyoruz. AKP'nin özel savaş furyası parti okullarını yasadışı örgüt varmış gibi medyada işlemeye çalışıyorlar. 22 Haziran 2010'da siyaset okulları için hazırladığımız yönetmeliği Yargıtay'a gönderdik. Verdiğimiz eğitimleri, yaptığımız politik çalışmaları terörize etmeye çalışan ırkçı ve faşizan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Paralel devlet BDP'midir?, BDP'yi mi kapatmak istiyorsunuz? Niçin örgütlü ve bilinçli bir toplumdan korkuyorsunuz.

KÜRT HALKI DİRENECEK

Bölgede AK Parti ve BDP dışında parti kalmadı. BDP'nin de kapısına kilit vurmak mı istiyorsunuz? Bu halka bu kadar katliamı reva gördükten sonra, teslimiyeti mi dayatacağınızı zannediyorsunuz? AK Parti yandaşları not etsin. 1990 yıllarda bu halka zulmü reva görenler nasıl tasfiye olduysa bugün AK Parti'nin bize attığı zulmün karşılığı bu olacaktır. Direnen bir halk gerçeği olacaktır bunun sonu. Buradan kendilerine pay çıkaracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Şimdi biz bunları cezaevlerine tıkarsak, cezaevi bunları ıslah eder biz bunları Ak Parti yandaşı yaparız sanıyorlar."

ÖLÜYE BİLE SAYGI GÖSTERMİYORLAR

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, Malatya Adli Tıp Kurumu'nda bekletilen 24 gerilla cenazesi karşısında aldıkları tutumun da AKP hükümeti tarafından eleştirildiğini belirtti. "Cenazeler tanınmaz hale gelmiş" diyen Kışanak, şunları söyledi: "Anneler günlerdir çocuklarını tanıyamıyor. Vahşet uygulanmış. Ortada bir insanlık suçu var, katliam var. Biz bunun peşine düşmeyecek miyiz? İnsanlığımıza, onurumuza, gençlerimize, bu ülkenin bütün canlarına sahip çıkacağız. Başbakan bizi suçlayacağına, Malatya morgunda cansız bedenleri yatan gençlerin ne zaman dağa çıktığına baksın. 2-3 tanesi dışında hepsi, son 3 yılda dağa çıkmış. Biraz vicdanı olan, neden dağın yolunu tuttuğunu sorar. Ama bugün tam bir akıl ve vicdan tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bütün inançlar ölüye saygı duyar ve onun istediği gibi defnedilmesini sağlar. Ölüye bile saygı göstermiyorlar. Bundan sonra da gerilla ya da asker ayrım yapmadan hareket edeceğiz, 'ölmesinler' diye uğraşacağız. Hükümetin politikalarının yarattığı duygu kırılmasını ortadan kaldırmak için, ölümlerin tamamına karşı duracağız."

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak'ın son gündemi ise, bütçe görüşmeleri oldu. Bütçede 38 milyar liranın güvenlik için ayrıldığına dikkat çeken Kışanak, "Bu rakam, sağlık bütçesinin 3 katı. Savaş için harcananın onda biri barış için harcansaydı, bu ülkeye barış gelirdi" diye konuştu.