DİYARBAKIR’da BDP, DTK, KADEP, HAKPAR, ÖSP gibi siyasi partiler ile GÜNSİAD, İHD, MAZLUM-DER ve sivil toplum örgütleri biraraya gelerek, çatışmalar  ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına hava operasyonuyla ilgili görüşlerini açıkladı.

Ortak açıklamayı okuyan Şerafettin Elçi, Başbakan Erdoğan’ın son operasyonlarla öç aldığını ileri sürdü. Elçi, "Barış için devlet operasyonları sonlandırmalı, PKK da silahları susturmalıdır" dedi. BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş ise İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşmelerine izin verilmesinin siyasal bir gelişme olacağını savundu.

Bölgede artan çatışmalar ve Türkiye’nin PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarına yönelik hava operasyonlar düzenlemesinin ardından Diyarbakır’da BDP Grup Başkanı ve Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş, DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel, 21 sivil toplum örgütü temsilcileriyle basın toplantısı düzenledi.

"AMAÇ KÜRTLERİ STATÜSÜZ BIRAKMAK"

Ortak basın açıklamasını okuyan KADEP Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, siyasal iktidarın Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrarı sonucu son günlerde tırmandırılan şiddet dalgasının, can kayıplarına yol açmakla kalmadığını ayrıca demokratik çözüm seçeneğini ve barış ortamını da tehdit ettiğini söyledi. Elçi, şunları söyledi:

"Başta Kürt sorununun çözümü olmak üzere, demokratikleşme ve temel insan haklarının korunması göreviyle yüzyüze bulunan hükümet yetkililerinin bugünlerde meydana gelen olaylar karşısındaki tutumu endişe verici boyutlara ulaşmıştır. İran ve Türkiye’nin Kandil ve dolayısıyla Güney Kürdistan’a eş zamanlı olarak operasyonlar düzenlemeleri ve kimi uluslararası güçlerin de bu saldırılara destek vermeleri, yeniden dizayn edilmekte olan Ortadoğu’da, mevcut Kürt kazanımlarını ortadan kaldırarak, Kürtleri bir kez daha statüsüz bırakma amaçlıdır."

"BAŞBAKAN ERDOĞAN ÖÇ ALIYOR"

Başbakan’ın öç alma duygusuyla hareket ettiğini, aynı konseptin 1990’lı yıllarda topyekün savaş adı altında denendiğini ileri süren Elçi,

"Kamuoyu Türküyle, Kürdüyle iyi biliyor ki şiddet ve onu besleyen her türlü güvenlik tedbiri daha çok gözyaşının dökülmesine, kanın akıtılmasına, derin acıların yaşanmasına ve hakların kısıtlanmasına yol açmıştır. Bu gerçeğin görülerek şiddet yöntemlerinden vazgeçilmesi için yeterli deney ve sebep mevcuttur" dedi.

Yapılması gerekenin ısrarla ve kararlı bir biçimde gerçek bir demokratikleşme süreci başlatarak, şiddet döngüsü içinde devinen Kürt sorununu çözecek adımlar atılması olduğunu belirten Şerafettin Elçi, "Bunun yolu ise, toplumun geleceğini karartan savaşın durdurulmasından, karşılıklı diyalogdan, Kürt halkının haklarının tanınmasından, halkların eşitliği ve özgürlüğü temelinde yeni demokratik bir anayasanın yapılmasından geçer" diye konuştu.

Şerafettin Elçi, Başbakan Erdoğan’ın "Bir ölür bin doğarız" demesini eleştirerek, "Duyguların siyaseti esir aldığı bu dönemde, herkesin daha çok sorumluluk taşıması, akla, mantığa ve kardeşlik duygularına uygun hareket etmesi gerekir. Başta hükümet olmak üzere, her kesim sabır ve kararlılıkla barış seçeneğini öncelikli gündem haline getirmeli, toplumu geren açıklama ve tavırlardan uzak durmalı" dedi.

"DEVLETTE, PKK’DA SİLAHLARI SUSTURMALI"

"Devlet operasyonları durdurmalı, PKK da silahları susturmalı" diyen Şerafettin Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizler sivil toplum kuruluşları ve Kürt siyasal parti ve hareketleri olarak, bir daha belirtmek istiyoruz ki, Kürt sorununun çözümü, şiddet politikalarıyla değil, demokratik ve barışçıl adımların atılmasıyla mümkündür. İki toplumun da yararına olan barışçıl demokratik ortamın oluşması ve kalıcı barış için adil, somut ve gerçekçi adımların atılmasını talep ediyoruz. Bunun ilk adımı devletin operasyonlarını durdurması, PKK’nın da silahları susturmasıdır" dedi.

Şerafettin Elçi, sınır ötesi hava operasyonunda sivil hedeflerin de vurulduğunu ileri sürerek, Türkiye’nin uyarılmasını istedi. Elçi, "PKK’ya operasyon yapıyoruz bahanesiyle PKK ile uzaktan yakından ilgisi olmayan sivil bir aile normal bir yoldan hareket ederken jetlerden atılan bombayla hunharca öldürüldü. Bütün insanlık vicdanını rencide eden, isyana getirebilen çok vahşiyane bir olay yaşanmıştır" diye konuştu.

DEMİŞTAŞ: BAŞBAKAN MECLİS’E GİTME ZEMİNİMİZİ TAHRİP EDİYOR

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş basın açıklamasının ardından gazetecilerle konuştu. Meclis boykotunun sürüp sürmeyeceğine ilişkin soruya Demirtaş, "Biz Meclis’ten çekilmiş değiliz. Sayın Başbakan özellikle bizi Meclis’e her defa davet ettiğinde biz her seferinde Başbakan’a hatırlatıyoruz. Biz Meclis’i terk etmiş değiliz. Şu anda genel kurul çalışmalarına katılmıyoruz. Boykotumuzun tavrı genel kurul çalışmalarına katılmama şeklindedir" dedi.

BDP’nin resmi olarak Meclis’te bir grubu olduğunu belirten Demirtaş, "Olayı Başbakan çarpıtarak ve özellikle de Meclis’e gelme zeminimizi tahrip etmek üzere provokatif bir dil kullanıyor. Kararımızın hangi koşullar altında gözden geçirileceğini bu kararı alan blok bileşenleri olarak her zaman oturup tartışırız. Bu kararı kendimiz veririz" diye konuştu.

İMRALI’YA GİDİŞİMİZE İZİN VERİLMESİ SİYASAL BİR GELİŞME OLUR

Demirtaş, oluşturacakları heyetin İmralı’ya gidişine resmi olarak izin verilmesinin başlı başına siyasal bir gelişme olacağı görüşünü savunarak, şunları söyledi:

"Biz bu nedenle gidişi çok önemsiyoruz. Tabi eğer gidiş gerçekleşirse bizler gerek DTK, BDP gerek blok bileşenleri olarak sürece nasıl baktığımızı nasıl siyasal bir yaklaşım içerisinde olduğumuzu ve içinde bulunan bu çatışmalı sürecin bir an önce diyalog barış müzakere sürecine evrilmesi için neler yapabileceğimizi ve neler yapılması gerektiğini paylaşacağız ve kendisinin de bu konuda görüşlerini alacağız. Tabi ki sonuçta diyalog, görüşme hiç kimseye zarar vermez. Adalet Bakanlığı ve devletin diğer kurumları bu talebimizi ciddiyetle ele almalıdır. Kestirmeci bir yaklaşımla ret edilmesini biz doğrusu sıkıntılı eksik bir yaklaşım olarak değerlendiririz. Umut ediyorum ki devlet aklı, ortak aklı böyle bir süreçte bu gidişin önünü açarlar ve bizlerde katkı sunmak için çabalarımızı daha fazla artırabiliriz."

 Selahattin Demirtaş da Başbakan Erdoğan’ın "Bir ölür bin diriliriz" demesine tepki göstererek, "Bir yandan anaların göz yaşlarını durduracağız diyeceksiniz. Öbür taraftan ’bir ölür bin geliriz’ diyeceksiniz. Bu ikisi birbiriyle tezattır. Başbakan askeri ve siyasi operasyonları derinleştirerek hani kendisinin kazanacağını düşünüyorsa bunda yanılır. Türkiye kaybederse hep birlikte kaybederiz" dedi. (MYNET)