HDP'nin Mersin Milletvekilli Adayı ve AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, ülkenin bir tehdit altında olduğunu ve dönüşü olmayan bir yola sokulmak istenildiğini gördüğü için HDP saflarında siyasete dönüş yaptığını belirtti. Fırat, "Kürt dili sorununda 'Kürdün devleti mi var ki, dili olsun' diye soru soran bir Başbakan'a karşı bir reaksiyon göstererek, onuruma yediremediğim için zihniyeti gördüğüm için istifa etmek durumunda kaldım. Barış ve özgürlüklerin olduğu bir ülkede yaşayıp-yaşamama sorununun oylanacağı bir seçim bu. Dolayısıyla insanlar oylarını kullanırken bunu dikkate almak zorundalar" dedi. Fırat, Erdoğan'ın talep ettiği başkanlık sistemiyle yönetilecek bir ülkeyi de "Saddam'ın Irak'ı, Kadafi'nin Libyası ve Esad'ın Suriye'sine" benzetti.

Türkiye, siyasi tarihinin en kritik seçimlerinden birine hazırlanırken yapılan aday adayı başvurularından bu yana en çok konuşulan isimlerden biri de HDP'nin Mersin'den aday gösterdiği Dengir Mir Mehmet Fırat oldu. 1943 Adıyaman doğumlu olan Fırat, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Çiftçilik, serbest avukatlık, ihracatçılık, Akdeniz İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. AKP'nin kuruluş sürecinde yer alan 2 çocuk babası Fırat, AKP Genel Başkan Yardımcılığı yaparak, 21. Dönem Adıyaman, 22. Dönem Mersin, 23. Dönem Adana milletvekili oldu.

AKP'nin adeta yaratıcılarının başında gelen ve bir dönem AKP'nin Kürt politikasından sorumlu isim olarak anılan Fırat, AKP'nin önemli isimlerinden biriyken 2008 yılında AKP ve Erdoğan'ın Kürt politikalarından dolayı tüm görevlerinden istifa etti. 2008 yılının sonlarına doğru AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında söz alan Fırat, Kürt meselesi ve anadilde eğitim üzerine Erdoğan ile yaptığı tartışmanın ardından istifa etti. Uzun süre sessizliğini koruyan Fırat, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyunu Selahattin Demirtaş'tan yana kullandı. 7 Haziran günü gerçekleştirilecek seçimlerde HDP'den aday olan Fırat, adaylık süreci ve ülkedeki siyasi atmosferi ajansımız DİHA'ya değerlendirdi.

'TEHDİT ALTINDA OLAN ÜLKEME HİZMET ETMEK İÇİN ADAY OLDUM'

2008 yılında siyasete nokta koyduğunu belirten Fırat, kalan ömrünü ailesiyle siyaset dışı geçirmek istediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ancak Türkiye'de 2011 yılında gelişen süreçle demokratik kurumların peyderpey işgal edildiğini ve bir partinin, bir ideolojinin esiri haline getirildiğini, insan hak ve hürriyetlerinin her gün giderek daraltılmaya çalışıldığını, eşitliğin ortadan kalktığını ve hukuk devletinin ise bir hayal olduğunu görmeye başladım. Dolayısıyla ülkenin bir tehdit altında olduğunu ve dönüşü olmayan bir yola sokulmak istenildiğini gördüm. Bunu yapmak isteyenler bunu gizli de yapmıyorlardı. İnsanların gözünün içine baka baka televizyonlarından, medyalarından bunu açık ve net söylüyorlardı. Ama söylerken yalana isnat ediyorlardı çünkü Türk usulü bir Başkanlık sistemi anayasa hukukunda yok. Buna benzer sistemler yok mu, var. Mesela Saddam Irak'ında Başkanlık sistemi vardı. Libya'da bir Kaddafi sistemi vardı. Bu Başkanlık sistemiydi. Şu an Esad'da Başkanlık sistemi ile yönetiyor. Güney Amerika'da buna birçok örnek verebilirsiniz. Peronizm'den Şamanizm'e kadar birçok örnek görebilirsiniz. Ama bunlar demokratik bir rejimin unsurları değil. Bunlar antidemokratik, diktatöryal bir sistemin belirlemesidir. Ülke rejiminin bir tehdit altında, demokrasinin, özgürlüklerin bir tehdit altında olduğunu görmem nedeniyle bir seferberlik ruhu anlayışı içerisinde ülkeme son bir kez daha hizmet etmek mecburiyetinde hissettiğim için yeniden siyasete dönüş yaptım."

'7 HAZİRAN SEÇİMİ SIRADAN BİR VEKİL SEÇİMİ DEĞİLDİR'

Siyasi partilerin birer gaye olmadığını, gayenin gerçekleşmesine vesile olan organizasyonlar olduğunu söyleyen Fırat, bunu incelediğinde ülkeyi kurtarabilecek tek şeyin HDP'nin barajı aşarak ülkeyi kaosa sürükleyecek düşüncenin önüne geçilebileceği gördüğünü ve bu yüzden HDP'de yer aldığını dile getirdi. HDP'nin toplumun bütün kesimlerine hitap edecek bir açılım gösterdiğini dile getiren Fırat, bir Türkiye partisi olma vasfını taşımaya başladığını kaydetti. 7 Haziran seçimlerinin sıradan bir milletvekilli seçimi olmadığını belirten Fırat, şöyle devam etti:

"Bu seçim bu ülkede demokrasinin var olup olmamasıdır. Özgürlüklerin feda edilip edilmemesidir. Barış ve özgür bir ülkede yaşayıp yaşamama sorununun oylanacağı bir seçim. Dolayısıyla insanlar oylarını kullanırken bunu dikkate almak zorundalar. Eğer o düşüncede olan insanların talep ettiği o 350-400 milletvekilli Meclis'e girerse, bir daha ülkede seçimler olabilir ama bunlar gerçek seçimler olmaz. Bir daha gerçek anlamda seçim olmaz. Gerçek bir demokratik mücadele olmaz bu ülkede."

'ONURUMA YEDİREMEDİĞİM İÇİN İSTİFA ETMEK DURUMUNDA KALDIM'

Atatürk'ün "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır" sözlerini hatırlatan Fırat, bir hat savunması değil 81 ili kapsayacak bütün sath için mücadele edilmesi gereken bir dönemi yaşadıklarını ve tekrar siyasette yer almasının sebebinin bu olduğunu söyledi. Özellikle 2011 seçimlerine bakıldığında Samsun'dan Mersin'e çekilecek bir hattın batısında Konya, Isparta'da tek bir Kürt milletvekilinin kalmadığını dile getiren Fırat, tamamının temizlendiğini kaydetti. Kürdistan'da ise kendisini Kürt olarak nitelendiren tek bir milletvekillinin olmadığını ifade eden Fırat, "O kimliğini ifade edenlerin tamamı tasfiye edildi. Bunu listelerinde yer alan o arkadaşların anlaması lazım çünkü ayrılışımın temel sebebi bir tartışmaydı. Bu tartışmada Kürt dili sorununda 'Kürdün devleti mi var ki, dili olsun' diye soru soran bir Başbakan'a karşı bir reaksiyondu. Onu onuruma yediremediğim için zihniyeti gördüğüm için istifa etmek durumunda kaldım. O istifadan sonrada siyaseti bir daha düşünmüyordum" dedi.

'YAPILACAK TEK ŞEY HDP'YE OY VERMEKTİR'

7 Haziran günü zaferin aksini düşünmek istemediğini belirten Fırat, şunları aktardı:

"Ülkenin nelere gidebileceğini, nerelere savrulabileceğini, o kaos ortamında ülkenin ne hale gelebileceğini tahmin edebiliyorum. 47 yıllık siyasi deneyimimle. O bakımdan ümit ediyorum ki 7 Haziran seçimlerinde HDP başarılı olur. Hangi inanca sahip olursa olsun ister Alevi olsun ister Süni olsun ister Hıristiyan olsun bundan önce hangi siyasi partiye oy vermiş olursa olsun ama bu seçimde yapılacak olan tek şey HDP'ye oyunu vermek mecburiyetinde hissetmesidir ve bunun gerekliliğini görebilmesidir." (DİHA)