Ankara - BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt nüfusunun artmasını engellemek için 1997'de MGK'de alınan kararın bir benzerinin AKP hükümeti tarafından alındığı ve bölge valilerine gizli genelgeyle gönderildiğini kaydetti. "Kürt sorunu bitmiştir" diyen Erdoğan’la müzakere edilecek bir şey olmadığını ifade eden Demirtaş, "Toplumun beklentilerine cevap veremiyorsan git evinde otur. Hangi sorunu çözebildin?” dedi.

 

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında partililere ve yurttaşlara seslendi. Konuşmasına Bursa'da bedenini ateşe vererek yaşamını yitiren Mehmet Şerif Saklı'ya değinerek başlayan Demirtaş, "Saklı İmralı'da devam eden tecridi protesto ederek bedenini ateşe verdi, kendisine Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum" dedi.

 

GENÇLERE ÇAĞRI: KENDİNİZE ZARAR VERMEYİN

Gençlere çağrı yapan Demirtaş, "Kendisine ve başkasına zarar verecek eylemi parti olarak uygun bulmuyoruz. Genç bedenleri ile daha aktif çalışma yürütebilirler. Partimizin kapısının onlara açık olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu tür eylemler ile kendilerine zarar vermesinler. Ancak bu hukuksuzluğun hangi boyuta geldiğini hükümet anlasın" dedi. Demirtaş, konuşmasının devamında "KCK" adı altında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey'in yazdığı mektuba değinerek, "O koşullarda bile yazılan bu mektuptan dolayı arkadaşlarımızı selamlıyoruz" dedi.

 

ÇEVRE BAKANI DEĞİL, BETON BAKANI!

Demirtaş, bugünün Dünya Çevre Günü olduğunu hatırlatarak, Meclis çatısı altında sadece son dönemde 23 tane araştırma önergesi verdiklerini, ancak bunların hiçbirinin gündeme alınmadığını söyledi. Demirtaş, AKP hükümetinin doğayı rant kapısı olarak gördüğünü belirterek, "Bir dereye baktıklarında biz bundan ne kadar para kazanabiliriz diye düşünüyorlar. Şehircilik bakanı bir arsa gördüğünde buradan kaç bina çıkar diye düşünüyor. Aslında çevre bakanı değil beton bakanı" dedi.

 

Türkiye'de AKP hükümeti döneminde 2 bin Hidroelektrik Santrali (HES) projesinin temelinin atıldığını söyleyen Demirtaş, Türkiye'de ne kadar çok tahribatın yapıldığını HES direnişlerinin ortaya çıkardığını belirtti. HES adı altında doğanın tahrip edilmemesi için yapılan direnişlere katılan yurttaşların çoğunun yargılandığını ve bu sayının 2 binden fazla olduğunu vurgulayan Demirtaş, bu yurttaşların istediği tek şeyin doğaya dokunulmaması olduğunu söyledi.

 

ASKERİ GEREKÇELERLE BARAJ YAPIYORLAR

AKP hükümetinin bazı yerlerde askeri gerekçelerle baraj yaptığını vurgulayan Demirtaş, "Şırnak, Bingöl ve Hakkari'de bunu yapıyorlar. O nedenle toplum bu konularda daha fazla duyarlı olmalıdır. Tabiat insanlığa miras değildir gelecek nesillere bırakılacak emanettir. Bütün insanlığın ortak malıdır. Böyle bir durumda hiçbir iktidar bu kadar pervasızca uygulamalara yapamaz" dedi.

 

MHP İKİYÜZLÜ

Demirtaş, hükümetin ortaya koyduğu çevre politikalarının katliam olduğunu vurgulayarak, "Akkuyu'da nükleer santral yapacaklar. Bunu da enerji açığından kaynaklı diye söylüyorlar. Bu böyle değil resmen nükleer silah yarışıdır. Bu konuda MHP ikiyüzlüdür. Yerelde kendi partilileri protestolara katılırken, Meclis'te grupları yasayı onayladı. Çünkü sadece askeri yöntemleri göz önüne alıyorlar ve 'Milli mesele' diye yaklaşıyorlar" ifadesini kullandı.

 

CHP’NİN GİRİŞİMİ ÖNEMSENMELİ

Demirtaş, CHP'nin Meclis'e sunduğu öneriyi ve açıklamaları parti olarak yakından izlediklerini vurgulayarak, gündemlerine gelmesi durumunda partinin yetkili organlarında tartışma yürüteceklerini söyledi. Demirtaş, BDP olarak bütün süreçlerde Kürt sorunu dahil bütün sorunların çözümü olarak diyalog ve müzakerenin esas yöntem olduğunu söylediklerini belirterek, "Bu bizim ilkesel duruşumuzdur. CHP veya başka bir partinin bu konudaki girişimi bizim yöntemlerimiz ile uyuşuyorsa biz buna karşı değiliz. CHP gibi bu sorunun ortaya çıkmasında önemli sorumluluğu olan partinin çözüm için formül arayışına giriyor olması önemsenmelidir. Ama meseleyi hak ve özgürlükler çerçevesinden geçmişle yüzleşerek ve bir halkın bütün özgürlüklerini tartışmayı kabul ederek yola çıkarsak mesafe kat edilebilir. Bunun dışındakiler savaş yöntemleridir" dedi.

 

AKP’NİN KÜRT SORUNU GİBİ BİR DERDİ YOK

Demirtaş, AKP hükümetinin Kürt sorununa ilişkin bir projesinin olmadığının altını çizerek, "Senin çözüm yöntemin nedir bunu bilen var mı? Bilen yok. Çünkü ortada proje yok. Başbakan kendisi diyor 'Kürt sorunu' bitmiştir diye. Ardından müzakere çağrısı yapıyor. Neyi müzakere edeceksin bizimle? Madem Kürt sorunu bitmiş. Ortada büyük bir çapsızlık ve ilkesizlik var. Çünkü Kürt sorunu ve özgürlük diye bir derdi yok. Ama bitmediğini çok iyi biliyor ki CHP'nin teklifine yanaşıyor. Öncelikle AKP'nin partimize dönük üslubunu düzeltmesi lazım. BDP, Türkiye'nin 4. büyük partisidir. Senin vetona ve barajlarına rağmen seçim kazanıp gelmiş partidir. Bizlerle ilgili konuşurken daha dikkatli konuşacaksın. Bizimle görüşmek istiyorsan önce üslubunu değiştireceksin" dedi.

 

EVİNE GİT

Demirtaş, "Cürümün kadar yer yakarsın niye bu kadar bağırıyorsun. Yapamıyorsan bırakırsın. Çok şükür İngilizce de öğrenmişsin, bak 'One minute'den sonra 'I love you' da diyebildin, başka iş bulursun. Sinirlerin kaldırmıyorsa siyaseti bırak. Toplumun beklentilerine cevap veremiyorsan git evinde otur. Hangi sorunu çözebildin? Kürt sorunu, Alevi yurttaşların sorunu, Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu, başörtüsü sorunu bunların hangisi çözüldü? Hiçbirisi çözülmedi. 10 yılda Türkiye, sivil dikta rejimine dönüştü" dedi. Başbakan Erdoğan'ın önünde 2 yol olduğunu söyleyen Demirtaş, bunlardan ilkinin halkın özgürlüklerini tanımak ikincisinin ise zor yöntemini kullanmak olduğunu belirterek, "Kendisi ikinci yolu seçti. Kimden bahsederse hakaret ediyor. Sonra da 'Biz 74 milyonu kucaklıyoruz' diyor. O hakaret ettiklerin kim? Halkın bu aldatmaca dilini iyi görmesi lazım. Başbakan tarafından hakarete uğramayan kesim kalmadı" şeklinde konuştu.

 

DİYARBAKIR BOMBOŞTU

AKP hükümetinin baskıları gizleme konusunda "usta" olduğunu belirten Demirtaş, "Elindeki savcılar ile üniversite öğrencilerini tutuklatır. Kızılay'da Kadıköy'de kadınlara, memurlara polis aracılığı ile saldırır. 'KCK' adı altında durmadan tutuklama yapar. Ama bunların kendisi ile alakası yoktur. Bu gerçekten 'ustalıktır'. Bir ustalığını da Diyarbakır gezisinde gördük. 'Diyarbakır halkı büyük bir coşku ile bizi karşıladı' diyorlar. Biz de Diyarbakır'daydık o gün. Nerde o coşku biz göremedik. Geçtiğimiz her yer bomboştu. Halk senden umudunu kesmiş bunu ortaya koymuş. Neredeyse kendi aranızda kavga edecektiniz" dedi.

 

DİYANET’E: ROBOSKİ NEDİR?

Roboski katliamı sonrasında yapılan açıklamaların AKP hükümetini ortaya koyduğunu söyleyen Demirtaş, "'O insanların orada ne işi var' dediler. Anladık ki Roboski katliamı AKP'nin planlı bir katliamıdır. Kendi ağızları ile itiraf ettiler. Kürtaj ile kapatmaya çalıştılar ama Roboski öyle kapanacak bir gündem değildir. Diyanet İşleri Başkanı, Kürtaj ile ilgili fetva veriyor ve dinen caiz değil diyor. Peki Roboski nedir. Soruyorum helal midir Roboski? Kuran'ın neresinde böylesi bir katliama sessiz kalın denilmiştir. Kürtaj ile ilgili fetva verirken iyi değil mi? Kuran, devlet için indirilmemiştir. Ama siz devlet için kullanıyorsunuz. Bundan dolayı sivil Cuma'lara yöneliyorlar. Bundan dolayı rahatsızlar. Çünkü istiyorlar ki din kendi ellerinde kalsın. Roboski ve kürtaj tartışmasında bu net bir şekilde ortaya çıktı" ifadesini kullandı.

 

Demirtaş, kadın örgütlerinin söyledikleri sözün altına imza attıklarını söyleyerek, Kürt nüfusunun artmasını engellemek için 1997'de MGK'de alınan kararın bir benzerinin AKP hükümeti tarafından alındığı ve bölge valilerine gizli genelgeyle gönderildiğini söyledi. Demirtaş, "2008 Mart ayında bölge valilerine yollanan gizli genelgenin 36. maddesinde tüm bölge illerinde nüfus planlamasının yapılması yazıyor. Genelge burada çıksınlar inkar etsinler. Bölgede nüfusa planlama, şimdi ise 3 çocuk yapın diyorlar. Burada açık bir ırkçılık var. Kürt nüfus çoğalmasın derdindeler" dedi.

 

MUHALİF BÜTÜN SENDİKALAR TASFİYE SÜRECİNE TABİ TUTULDU

THY çalışanlarının grev yaptıklarından dolayı mesaj ile işten atıldığını hatırlatan Demirtaş, "Emekçiler güçlerini iyi görmeliler. Üreten siz iseniz yöneten de siz olabilirsiniz. Biz THY çalışanlarının bütün haklarını savunuyoruz. Ama bilin ki AKP bu konuda da sizi yanılttı. Sizden oy alırken biz grev hakkını tanıyacağız dediler. Anayasa değişikliğini bunun üzerine inşa ettiler. AKP'ye oy verenler verdikleri oyun nasıl kötüye kullanıldığını bundan sonra daha emin adımlarla görmeliler" dedi. Demirtaş, hükümetin bir yandan dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu ilan ettiğini, ancak bir yandan da işçilere ve memurlara yaptıklarının ortada olduğunu söyledi. AKP hükümetinin Cumhuriyet tarihinde toplu sözleşmede en düşük zammı verme şampiyonu olduğunu vurgulayan Demirtaş, 2012'de yüzde 4'lük zam ile bu şampiyonluğun AKP tarafından alındığını söyledi. Demirtaş, "Muhalif bütün sendikalar AKP iktidarı ile tasfiye sürecine tabi tutuldu. AKP'nin beslediği sendikalar ise olağanüstü büyüme gösterdi. Mesela Memur-Sen, AKP'nin iktidara geldiği güne kadar 41 bin üyeye sahipti. AKP'den sonraki 9 yılda üye sayısı 515 bine çıktı. Hak-İş, AKP'den önceki 27 yılda 309 bin üye yaptı AKP döneminde ise 500 bine çıktı. Kamu-Sen ve KESK'in ise üye sayısı düştü. AKP'nin sendikaları işyerlerinde yöneticiler eliyle yöneticileri tehdit ediyor. AKP sendikası üyesi olmayanlar fişlendi, coplandı. Sendika binaları basıldı" dedi.

 

Demirtaş, konuşmasının ardından Dünya Çevre Günü dolayısıyla kürsüye Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Ümit Şahin'i davet etti. Şahin, yaptığı konuşmada Türkiye'de yaşanan doğal tahribata vurgu yaptı.