HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Türkiye'nin bir bölümünü geri kalanına düşman etmeye çalışan saray diktasına direnmeye devam edeceğiz. Bu darbeye hayır dedik, hayır diyeceğiz. Her yerde bu faşizme karşı dik duracağız. Her yerde halkımız siyasetçilerini sahiplenmelidir. Kamuran Yüksek şahsında teslim alınmak istenen halkımızdır" dedi.

Diyarbakır’da bir araya gelen HDP ve DTK Eş Başkanları, HDK eş sözcüleri, milletvekilleri, Belediye Eş Başkanları Kamuran Yüksek’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği açıklamada konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Yüksek'in hukuksuz bir biçimde gözaltına alındığını, operasyonun gerekçesinin "Konuşmayın" baskısı olduğunu söyledi.

"Sadece bir adam konuşsun istiyorlar o da Recep Tayyip Erdoğan. Ancak halklar bunu kabul etmeyecek" diyen Güven, demokrat, özgürlüklerden yana ve barışsever insanların baskılara inat konuşacağını söyledi.

'BU KONSEPTTEN SONUÇ ALINMAZ'

Türkiye'de özgürlük olmadığını ifade eden Güven,"Kim konuşursa savcıları onları gözaltına alıyor. Bu baskılar bugün başlamadı. Yüzlerce DBP çalışanı ve belediye eşbaşkanı tutuklu. 3 Parti Meclisi üyesi katledildi. Bu parti üzerindeki baskılar her zaman devam ediyordu. Demek ki bunlar yetmedi Eş Başkanımızı da gözaltına aldılar.

Biz halkımızla birlikte sonuna kadar mücadele edeceğiz. Halkın bir talebi vardı, siz de gördünüz bu talep karşısında insanlar katledildi, şehirler yıkıldı, halen de yıkım sürüyor. Biz buna karşı susacak mıyız? Hayır.

Eş Başkanımız hiçbir hukuksuzluk, haksızlık yapmamıştır. Halkının yanında olmuştur. Düşüncelerini basınla paylaştığı için gözaltına alınmıştır. Derhal bırakılmasını istiyoruz. Bu konseptten sonuç alınamaz. Amed zindanlarından bugüne kadar çok insan tutuklandı, ancak onlar cezaları bittikten sonra yine örgütlü toplumun içinde yer almıştır."

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, Türkiye'de demokratik siyaset kanallarının hiçbir dönem tamamen açık olmadığını söyledi.

Tekçi sisteme karşı çıkanlara 90 yıldır siyaset yapmanın adeta yasaklandığını ifade eden Demirtaş, "Bu hukuksuzluklara ilk kez tanık olmuyoruz. Herkes bilmeli ki biz siyaset yapmayalım diye AKP ve ondan öncekiler ellerinden gelen tüm engelleri çıkardılar. Biz bu engelleri mücadele ile aşarak, var olduk. Fakat var olduğumuz alanlarda da sanki bu bize sunulan bir lütufmuş gibi bir yaklaşım içine girdiler.

“Sanki HDP, DBP hükümetin sunduğu demokratik olanakları hoyratça kullanıyormuş gibi bir algı yarattılar. Halbuki onlar cunta rejiminin koyduğu seçim barajının arkasına saklandılar 14 yıl boyunca. Hazine yardımları, devletin tüm olanakları onlar için seferber edildi. Tüm seçimlerde AKP medya kanallarını hizmetine sundu. Bürokrasi AKP için çalıştı, yargı AKP için çalıştı. Biz mitingleri bombalanan bir parti olarak seçimlere hazırlandık" ifadelerini kullandı.

'BASKILAR ÇÖZÜM SÜRECİNDE BİLE DURMADI'

DBP'nin yerel yönetimlerde bölgede iktidar olduğunu, HDP'nin de Meclis'in en büyük 3'üncü partisi olduğunu anımsatan Demirtaş, buralara mücadele sayesinde gelindiğini kaydetti.

"Bunlar AKP'nin lütfü değildir" diyen Demirtaş, "Bugüne kadar defalarca engellemeye giriştiler. Ancak buralar demokratik mücadelenin mevzileridir. Şimdi sınırsız bir saldırı söz konusu. 2009'daki KCK operasyonları kesintisiz bir biçimde devam etmiştir. Çözüm sürecinde bile durmamıştır. Dikta rejimi örmeye çalışan faşizan anlayış durmayacak anlaşılan" dedi.

'SADECE ERDOĞAN KONUŞSUN İSTENİYOR'

Avukatlara verilen bilgiye göre gözaltı gerekçesinin Yüksek'in yaptığı basın açıklamaları olduğuna dikkat çeken Demirtaş, "Siyaset yapsın diye kurulan bir partinin Eş Genel Başkanı konuştuğu için gözaltındadır. Bölgenin Yüzde 55, 60'ının oyunu almış bir partinin Eş Başkanı tutuklanmak isteniyor. Zaten KCK'den 5 yıl haksızca içerde tutulmuş bir siyasetçidir.

“Sadece Erdoğan konuşsun isteniyor. Başka kimseye tahammülleri yoktur. Savcının konuştu diye gözaltına almak gibi bir hakkı yok. Cizre'de, Sur'da, Silopi'de, Şırnak'ta, Yüksekova'da, İdil'de yapılanlar kanuni miydi? Yasal mıydı? Bu kadar fütursuzca halka yaklaşan, siyasetçilere de böyle yaklaşıyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının söz konusu olduğu bir dönemde parti başkanı tutuklanmak isteniyor" dedi.

'KAYBEDECEKSİN’

Hem HDP'nin hem de DBP'nin yüzlerce üyesinin "terörle mücadele" adı altında tutuklandığına işaret eden Demirtaş, "Doğrusu biz HDP'liler olarak bize operasyon yapan savcılar kadar HDP için çalışmıyoruz. 2009'da KCK adı altında operasyon yapan savcılar o yıl on bin arkadaşımızı tutukladılar. O gün yüzde 7'ydi oyumuz, şimdi yüzde 13'e çıktı. Bugün de aynı şeyi yapıyorlar. Kamuran Yüksek'i de bizi de alabilirsiniz, ama emin olun hepsinin faturası size çıkacak. Kaybedeceksiniz.

Şu an heyecanla gözaltı tutuklama yapıyorsunuz, ama devran öyle dönmüyor. Bunun siyasi faturası size çıkacak. Sanmayın tereyağından kıl çeker gibi siyasi operasyon yapabileceksiniz. Her yerde sizi teşhir etmeye devam edeceğiz. Ya akılsızlığınızı, akıl tutulmasını terk edersiniz beraber oturup demokrasi çerçevesinde geleceği inşa ederiz ya da boğulup gideceksiniz. Teslim olmayacağız size. Güç sahibisiniz şimdi. Saraya biat etmeyen herkesi terörist, hain ilan ediyorsunuz. Bu vatanda hain varsa halkın değerlerine ihanet edenlerdir" diye konuştu.

'SARAY DİKTASINA KARŞI DURACAĞIZ'

Demirtaş konuşmasının devamında şunları söyledi: "Türkiye'nin bir bölümünü geri kalanına düşman etmeye çalışan saray diktasına direnmeye devam edeceğiz. Bu darbeye hayır dedik, hayır diyeceğiz. Her yerde bu faşizme karşı dik duracağız. Her yerde halkımız siyasetçilerini sahiplenmelidir. Kamuran Yüksek şahsında teslim alınmak istenen halkımızdır.

“Halkımız her yerde protesto etmelidir. Halk bunu kabul etmediğini göstermelidir. Sayın Kamuran Yüksek'in işlediği hiçbir suç yoktur. Kanun dışı hiçbir şey yoktur. Yaptığı basın açıklamaları gerekçe gösterilmiştir. AKP'ye karşı sert eleştirilerde bulunmak gibi bir suçlama, TCK'de olmayan bir suçlama yöneltilmiştir. Bu suçsa hep birlikte saray darbesine karşı dik durmasını bileceğiz. Derhal bırakılmasını talep ediyoruz."

Konuşmaların ardından eş genel başkanlar, milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve belediye Eş Başkanları, Kamuran Yüksek ile dayanışmak üzere adliye önüne geçti.

(Kaynak: DİHA)