Son bir haftadır Türkiye'nin isyanda olduğunu belirten BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bunun sebebinin iç ve dış mihraklar değil, Türkiye'nin yüzde 50'sini tatmin etme uğruna geriye kalan yüzde 50'yi yok sayan anlayışın sonucu olduğunu söyledi. Demirtaş, isyanın fitilini açıklamalarıyla bizzat Başbakan'ın ateşlediğini belirtti. Hükümetin derhal özür dilemesi gerektiğini ifade eden Demirtaş, "Türkiye'de barışa ve çözüme bu kadar yakın olduğumuz bu dönemde, herkesin sokakta barışa ve çözüme destek vermesini istiyoruz" dedi.

Demirtaş ilk olarak Taksim'de Gezi Parkı'nda hükümetin kendi bildiği şekilde bir AVM yapma kararına karşı küçük bir çevreci grubun oturma eylemi yaptığını ve duyarlılık ortaya koyduklarını söyledi. Demirtaş, o sırada İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in kendini sorumluluğu gereği iş makinelerinin önüne attığını belirterek, bu süre içinde en ufak bir şiddet eyleminin ortaya konulmadığını ifade etti. Ta ki Başbakan Gezi Parkı'nda olanlara ilişkin talimat verilinceye kadar böyle olduğunu söyleyen Demirtaş, "O saatten beri Türkiye isyan günlerini yaşıyor. Hani diyorlar ya iç ve dış mihraklar karıştırmıştır. Bütün bu ülkenin karışmasına neden olan kıvılcımı yakan Başbakan'dır. Başbakan 'biz ne olursa olsun orada AVM yapacağız' dedikten sonra isyanın fitilini ateşlemiştir. Gezi Parkı direnişi olduğunda bizim dediklerimiz dikkate alınmadı. Milletvekilimize verilen cevapların tamamı kibirli olmuştur. Bütün bunlara rağmen arkadaşlarımız orada ısrarla durmuşlardır. Sanki Yavuz Sultan Selim'in askerleri gibi şiddete başvurmuşlardır. İnsanlığın değerlerine hakaret edilmiştir. Bu kadar aşırı orantısız şiddet görüntüleri aslında herkesin aynı hakarete maruz kalmasına neden olmuştur. Her yerde zaten günlük yaşamıma karışılıyor. Yıllardır yapılan hakaretler halk öfkesinin dışa vurulmasının bir vesilesi olmuştur" dedi.

'HALK DURAĞAN BİR YAPI OLARAK DÜŞÜNÜLÜYOR’

Demirtaş, "Bir ağaçtan şaheser yaratmak sadece marangozların değil devrimcilerin de işiymiş. Hükümetin ortaya çıkan bu yangına körükle gitme tutumu meseleyi anlamaktan uzak olduğunu ve yedi gündür devam eden isyana neden oldu" dedi. Halktan özür dileyerek oradaki topluluktan özür dileyerek bu mesele konuşuluyor olsaydı bugün başka şeylerin konuşulabileceğini belirten Demirtaş, öfkeyi hiçbir anketin veremeyeceğini söyledi. Halkın durağan bir yapı olarak düşünüldüğünü ve anket ile anlaşılabileceğinin zannedildiğini belirten Demirtaş, "Halkla iç içe değilseniz işte halkın öfkesini böyle anlarsınız. Halkın öfkesi anketlerle anlaşılmaz" dedi.

'TÜRKİYE’NİN YARISINDAN FAZLASI SİZE TEPKİLİ’

Bütün bu uygulamaların Türkiye'nin yüzde 50'sini tatmin etme uğruna geriye kalan yüzde 50'yi yok sayan bir anlayışla Türkiye'nin yönetilemeyeceğini belirten Demirtaş, "Türkiye'nin sadece yüzde 50'sini temsil ettiniz. Şimdi Türkiye'nin yarısından çok daha fazlası size karşı tepki içindedir. Alevilere yönelik hakaretlerin, Kürtlere yapılan uygulamaların, medyaya yapılan yasakların yarattığı tahribatların, özelleştirmelerle halkın adını yabancı sermayeye peşkeş çeken, bir Başbakan'ın kibrinin bulaştığı bir durum yaşanıyor. Bu öfke hükümet tarafından okunmamıştır" dedi. Bu ülkenin gerçeğinin çok renkli olduğunu ve demokratik sistemin herkesi hep birlikte yaşamaya götüreceğini belirten Demirtaş, Türkiye'de anlaşılmayan durumun bu olduğunu söyledi. Şu veya bu düzeyde bu kimliklerin olmaya devam edeceğini dile getiren Demirtaş, bunun dışında onları soykırıma, sürmeye götürecek her anlayışın faşizm olduğunu ifade etti. Uygulananın açık faşizm olduğunu belirten Demirtaş, 90 yıldır her iktidarın kendi dışında bulunan her şeyi küçümsemesinin sonucu böyle olduğunu söyleyerek, bütün bu direnişi, bu eylemleri yaratan şeyin hükümetlerin farklılıkları, kültürleri, dilleri yok saymasının bir sonucu olduğunu kaydetti.

'BAŞBAKAN KRİTİK DÖNEMDE YURT DIŞINA ÇIKIYOR’

"Alevinin vergisiyle Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapamazsın. Kendi evinde yapabilirsin; ama bunu Alevilerin vergisiyle parasıyla yapamazsın" diyen Demirtaş, Başbakan'ın kritik günlerde yurtdışına çıkmayı tercih ettiğine işaret etti. Demirtaş, "Havaalanında giderayak yaptığı açıklamayla, 'bana oy veren yüzde 50 sabırsızlanıyor' demesi kelimenin tam anlamıyla bir faciadır. Emniyete verdiği talimat yetmemiş olacak sana oy verenler sana bağlı güvenlik güçleri mi? Senin zabıtan çevik kuvvetin mi olmuş sabırsızlanıyormuş. Bu sözün de derhal özür dilenmesi ve düzeltilmesi ve geri alınması gerekiyor. Yıllardır bu mekanizmaların kapatılmış olması nedeniyle meydana çıkan direnişin görülmesi gerekiyor" diye konuştu.

Bu direnişin son derece önemli olduğunu ve bu isyana saygılı olduklarını dile getiren Demirtaş, şunları söyledi: "Önemli bir direniş ve isyana son derece saygılı olduğumu belirtmek istiyorum. Bütün eylemcilerin dikkate alması gereken ana çizgidir. Ama örgütsüz ve anlık bir öfkenin dışa vurumu olarak çıkmıştır. Siyasi bir programdan yoksun olduğu için amacından sapan durumlar olmuştur. Taksim'den başını kaldırıp İzmir, Ankara ve Adana sokaklarına bakalım. Etnik ve mezhep gerilimi yaratılmaya çalışılıyor. Bu uyarıyı yapmak bu direnişi mahkum etmek değildir. Amaç dışı ırkçı gösterilere dönüşmesini önlemek için bu uyarıları yapıyoruz. Şiddete başvurulmaması gerekiyor. Hükümetin de doğru mesajı alması için mesajların derli toplu demokrasi etrafında kenetlenmiş bir şekilde olması gerekmektedir. Bu direniş hiçbir siyasi partinin öncülüğünde gelişmedi. Tamamen bir halk hareketi olarak gelişti. Biz de buna saygı duyduk. Buna da böyle yaklaşılması gerekiyor. Özgürlüklerinin elinden alındığı ya da alınacağı kaygısı varsa herkesin yeni ve özgürlükçü anayasa etrafında biraraya gelmesi gerekmektedir. Sistem ve model meselesidir. Bu değişmeden Türkiye'nin değişmesi mümkün değildir. Türkiye'nin talebi iktidarların halkları demokrasiyi zorlaması olacaktır. Bunun dışında kalan hiçbir eylem gerçekçi olmayacaktır. Demokratik ve barışçıl bir çerçevede kalıp ifade etmesi Türkiye'nin yararına olacaktır. Bütün bu olup bitenler doğru okunursa, Türkiye'nin de demokrasiyi istediğini iddia edenlerin de yararına olur."

'MÜZAKERELER TÜRKİYE İÇİN YAPILIYOR'

Şu anda devam eden demokrasi ve barış sürecinin ve bu yönlü müzakerelerin tümüyle Türkiye için yapılan müzakereler olduğunu ifade eden Demirtaş, bunun ülkenin batısına da doğusuna da pozitif yansıtılmasının önemine dikkat çekti. Demirtaş, "Silahlar geri çekiliyorsa meydanlar özgür olsun diyedir. İnsanlar düşüncelerini alanlarda meydanlarda özgürce ifade etmelidir. Sokaklarda alanlarda meydanlarda olan gençler, gruplar küçük de olsa bazı siyasi partiler müzakere karşıtıdır. Hükümetin baskıcı tutumunun karşısındayız.

Polis meydanlardan geri çekilmelidir. Başbakan kibirli dilinden vazgeçmelidir. İstanbul Valisi ve Emniyet Genel Müdürü görevden alınmalıdır. Gözaltına alınan herkes serbest bırakılmalıdır. Hükümet bu süreç için özür dilemelidir. Bütün demokratik ülkelerde olması gereken budur. Hatada ısrar daha büyük hatalara yol açar. Geri dönülmesi zor tablolar ve sonuçlar ortaya çıkar" dedi.

Demirtaş, "Türkiye'de barışa ve çözüme bu kadar yakın olduğumuz bu dönemde herkesin sokakta barışa ve çözüme destek vermesini istiyoruz" çağrısında bulundu.