Demirtaş, Roboski katliamının üzerinden 133 gün geçtiğini, her gün katliam emrini vereni sorduklarını hatırlatarak, "133 gündür hükümet, savcı ve Genelkurmay sessizliğini koruyor. Son yüz yılın en büyük insanlık suçuna imza attılar bunu kapatmak için de her türlü çalışma yürütüyorlar.

 

Son 1 haftada 3 defa muhtıra yayınlayan Genelkurmay, Roboski için açıklama yapmıyor. 'Onbaşı' dedik diye hemen dava açan Genelkurmay, 133 gündür açıklama yapmıyor. Bir yerden bakınca da insan diyor bombalanan yer İzmir değil ki Roboski, bombalanan Kürtler niye hassas olsunlar ki. Zaten Başbakan kendilerine teşekkür etti, niye hassas davransınlar ki. Daha olayla ilgili soruşturma başlamadan hükümet sözcüleri 'operasyon kazası' demedi mi? O nedenle 133 gündür halkın yüreğinde mahkum olmuş, katliamla suçlanmışlardır, ancak onlar halen örtebileceklerini sanıyorlar" dedi.

 

AKP'Lİ SEÇMENE VE KÜRT VEKİLLERE ÇAĞRI

Demirtaş, ailelerin ve adaletin her gün sorumluların açığa çıkarılması için beklediğini belirterek, soruşturmanın gizli tutulmasını eleştirdi. Roboski katliamının peşini bırakmayacaklarını söyleyen Demirtaş, AKP'ye oy verenlere ve AKP içerisinde yer alan Kürt milletvekillerine seslenerek, "Siz AKP'ye oy verirken, git Uludere'de savaş uçakları ile çocukları parçala üstünü ört diye oy vermediniz. Ama AKP sizin verdiğiniz oya ve desteğe güvenerek bunu yapıyor. O nedenle verdiğiniz oyun hesabını sormalısınız. AKP sizi bu suça ortak etmek istiyor. Buna ortak olmayın. Bu katliamı onaylamadığınızı haykırın. AKP'de çalışan Kürtlere de sesleniyorum. Siz orda olmasaydınız, sessiz kalmasaydınız ne bu katliamı yapabilirlerdi ne de üstünü örtebilirlerdi. 'Biz hem Kürtlerin çocuklarını öldürürüz hem de onları aramıza alırız' diyorlar. Buna imkan veren sizlersiniz. İsyanınızı haykırın ki bu suçun ortağı olmayın" dedi.

 

'MAVİ MARMARA KATLİAMINI YAPANLARA KORUMA KALKANI KURDULAR'

Kaymakama saldırı olduğunda gençleri tutuklayan hukukun, 34 gencin katilini aramada pervasız davrandığını söyleyen Demirtaş, "Mavi Marmara'da İsrail 9 kardeşimizi katlettiğinde hep beraber güçlü tepki koyduk. Çünkü bir katliamdı. Hükümet 9 kişiyi katledenlere Kürecik'te koruma kalkanı kurdu. Sizin oylarınız ile yapıldı. AKP'nin seçim bildirgesinde siyasi soykırım yapacağız, Uludere'de katliam yapacağız yazmaz. Ama sizden oyu alıp bunu yaptılar. Bunun hesabını siz sormazsanız, sizin vicdanınıza güvenerek AKP bu suçları işlemeye devam edecek" ifadesini kullandı.

 

'SİYASİ OPERASYONLARI BAKANLAR KOORDİNE EDİYOR'

Urfa merkezli "Siyasi soykırım tutuklama operasyonları" yapıldığını söyleyen Demirtaş, "İnsanlarımız evleri basılarak gözaltına alınıyor sonra da 'teröre büyük darbe' olarak lanse ediliyor. Ankara'da bakanların koordinasyonunda kimlerin nerde gözaltına alınacağı kararlaştırılıyor. Ardından AKP polislerine talimat gidiyor" dedi. Demirtaş, ayrıca Dersim'de yapılan ev baskınlarda yaşananları sıralayarak, "Sonra bu insanları götürüp AKP savcılarına veriyorlar. Onlar da tutuklama talebi ile mahkemeye götürüyor. Tamamen siyasi bir süreçtir" dedi. "KCK" adı altında yapılan operasyonlarda suçlamaların hukuk ve ahlak dışı olduğunu söyleyen Demirtaş, "Bunlar rehin alınmış esir muamelesi yapılan arkadaşlarımızdır. İşkencelerini cezaevinde sürdürüyorlar. Çıplak arıyorlar. İşte Şakran Cezaevi'nden arkadaşlarımız yeni geldi. Kadınlara zorla çıplak arama yapıyorlar. Bu da çarkın parçasıdır. Bütün süreçler aynı şeye işaret ediyor. Herkes korksun istiyorlar bütün amaç bu. Amaç sindirmek ve korkutmak. Özellikle suçsuz olanlar da alınıyor ki kimse benim başıma gelmesin düşünmesin diye" dedi.

 

'KAYBEDEN AKP FAŞİZMİ OLDU'

Cezaevlerinin ve alanların mücadele alanı olduğunu söyleyen Demirtaş, 7 bin arkadaşlarının cezaevinde olmasına rağmen "faşizmin" ilerlemediğini, özgürlük yürüyüşünün kazandığını söyledi. Demirtaş, "Bu halk kazandı. Kaybeden AKP faşizmi oldu" dedi. Demirtaş, siyasi ve askeri operasyonların sürdüğü bir ortamda Anayasa yazımına başlanmasını eleştirerek, "Başından beri çok hassas bir konuyu söyledik. Anayasayı tartışabilmek için özgürlükçü bir ortama ihtiyaç var. Bunun için yol temizliği yapmak lazım dedik. Bunun için paketler ve öneriler hazırladık. Bunları bakanlara sunduk. Bunun ne kadar önemli olduğunun altını çizmeye çalıştık. Neydi bunlar, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kısmı çatışmasızlık ortamı, tutuklu vekillerin serbest kalması idi. Bunlar hayatidir dedik. İfade özgürlüğü konusunda daha da geriledik. Her konuşana soruşturma açılıyor" diye kaydetti.

 

'96 GAZETECİ HALEN CEZAEVİNDE'

Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda ilerleme yaşamadığını söyleyen Demirtaş, 96 gazetecinin halen cezaevinde olduğunu ve hiçbir gazetecinin içinden geçeni yazamadığını söyledi. Demirtaş, "Hükümeti eleştirenin başına ne geleceğinin yakın geçmişte örnekleri var. Basın özgürlüğü yok. Toplantı ve gösteri özgürlüğü yok" şeklinde konuştu. Savaşın durması için defalarca çağrı yaptıklarını hatırlatan Demirtaş, "Her gün cenaze gelirken yeni anaysa nasıl konuşulur. Karşılıklı ateşkes istedik sen kim olursun diye hakaret ettiler. Seçim öncelerine bir bakın onlar nasıl sağlandı. Geçmişte İmralı'ya Kandil'e heyet gönderip ateşkes sağlamadın mı? Biz şimdi söyleyince mi zoruna gidiyor. O zaman ordu küçüktü şimdi mi büyüdü. Çıkarın seçim öncesi istatistiklerine bakın. Şimdi niye 'Asker silah bırakmaz' diyorsun. Çift taraflı ateşkes niye bu kadar ağırına gidiyor" ifadesini kullandı.

 

'82 ANAYASASI'NIN TEKÇİ ZİHNİYETİNİ SAHİPLENİYORLAR'

Hatip Dicle'nin 80 bin oyu ile cezaevinde olduğunu "Oy gaspçısının" ise, Meclis'te dolandığını söyleyen Demirtaş, "Böyle bir ortamda anayasa olabilir mi" sorusunu yöneltti. İmza kampanyasının yasaklanmasını hatırlatan Demirtaş, "Masadan kalkan taraf olmayacağız dedik. Tutumumuz halen böyle ama biz gizli kapaklı iş yapmadık bundan sonra da yapmayız. Anayasa ile ilgili herkes açıklama yaptı ama AKP yapmadı. Sadece Bakanlık heveslerini açıklıyorlar. Ama biz taslakların hazır olduğunu kimlerin bunu hazırladığını biliyoruz. Ama anayasa tartışmasına katılmıyorlar çünkü yazım sürecinde kendi taslaklarını dayatmak için. Kırmızı çizgimiz var diyorlar. Tekçi bir anlayış ile 82 anayasasının bütün tekçi anlayışını savunarak bunlar kırmızı çizgi diyorlar. Bir söylediklerini sonra inkar ediyorlar. Burada 'Tek dil' diyor sonra meydanda iftira diyorlar. Camdan okuyor ya geçmişi hatırlamıyor. Camda ne yazıyorsa sadece onu okuyor" dedi.

 

ERDOĞAN'A DİKİZ AYNASI ÖNERİSİ

Demirtaş, Başbakan Erdoğan'a metinleri okuduğu cama dikiz aynası taktırması önerisi getirerek, "Bir başbakanın bir gün söylediğini sonra inkar etmesini doğal karşılayamayız. Ya hafıza kaybı ya yalandır. İnkar ediyorsan yalan konuşuyorsun. Bu bütün dinlerde günah bizde de günah öğrenmemişsin. İmam hatipte dersten kaytarmışsın" şeklinde konuştu. Demirtaş, kendilerinin de kırmızı çizgileri olduğunu belirterek, "Anadilde eğitimi kabul etmeyen, halklara statü hakkı tanımayan, başörtülülerin çalışma hakkını, Alevilerin hakkını sağlamayan bir anayasanın maskotu olmayız. Bunlar da bizim kırmızı çizgimiz. Bunlar faşizan değil evrensel demokrasinin standartlarıdır. Bunun dışında bir tartışma bizim kabul edebileceğimiz bir tartışma olmaz. Tartışmalar halkın gözü önünde olacak. Halkın anayasasını halkın önünde yapacağız. Biz böyle bir anayasaya halkın anayasası deriz arkasında oluruz. AKP'nin hasretlerini ve hazretin Başkanlık isteğini gideren anayasayı da halka şikayet edeceğiz" ifadesini kullandı.

 

'AKP İLE MÜZAKERE VE DİYALOGUMUZ YOK'

Anayasa konusunda hiçbir parti arasında şu anda uzlaşma olmadığını söyleyen Demirtaş, BDP ile hükümet arasında Kürt sorunu veya başka bir düzlemde müzakere ve diyalog olmadığını söyledi. Demirtaş, birilerinin "BDP ile görüşmemiz sürüyor" dediğini ve bunların bakan unvanı taşıdığını söyleyerek, "Hangi BDP ile görüşüyorsunuz. Sanki varmış gibi manevra imkanı kazanmak istiyorlar. Biz diyalog ve müzakereye karşı değiliz ancak böyle bir ortamda müzakere var görüntüsünü kabul etmiyoruz. Olacaksa ahlaki ve ilkeli bir durumda müzakere olmalıdır. Bu olursa halkımızdan saklamayız" dedi.

 

'EKONOMİK VERİLER ALARM VERİYOR'

Siyasal açıdan gergin olan durumun ekonomik açıdan da aynı olduğunu söyleyen Demirtaş, "Ekonomik verilerin alarm verdiği uluslar arası kurumlar tarafından dillendiriliyor. Kişi başına gelir artıyor ama 7 yaşındaki çocuklar hiç süt içmemiş diye savunma yapan bakanlar var. Bahaneye bak. O çocuklar 7 yaşına kadar süt içememişse sütün günahı ney. Sen onun babasına asgari ücret verirsen çocuğuna süt içiremez. Hani kişi başına düşen gelir 10 bin dolardı" şeklinde konuştu. Süt dağıtımında arz fazlası olduğu için uygulamanın başladığını söyleyen Demirtaş, "Başbakan boşuna 3 çocuk demiyor. Biri süte gider diğeri tutuklanır biri de size kalırsa kalır. Bu mantığı güdüyorlar" ifadesini kullandı.

 

'AKP DÖNEMİNDE 10 BİN 297 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ'

Çalışma yaşamında da ciddi sıkıntılar olduğunu söyleyen Demirtaş, her gün iş cinayetleri ile karşı karşıya kalan milyonlarca insanın Türkiye'de yaşadığını söyledi. Geçen yıl 598 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini, AKP hükümeti döneminde 10 bin 297 işçinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Demirtaş, "Hükümet tedbir almak yerine sermayeye güvence verme yasaları çıkarıyor. 2/B yasası da kentsel dönüşüm yasaları da sermayeyi koruyan yasalardır. Durum budur" dedi.

 

'BARIŞ ANNELERİNE KURBAN OLUN'

Başbakan Erdoğan'ın canlı kalkanlara ilişkin yaptığı değerlendirmeyi eleştiren Demirtaş, "Bir defa da siz çıkın dağa alkışlayalım. Kürsüden küfür etmek yerine o elleri öpülesi barış annelerine kurban olun. Bu yaklaşımı reddediyoruz. Hakaretleri söyleyenlere iade ediyoruz. Yüreği yanmış anaların ellerinden öpüyoruz. Anneler gününü de kutluyoruz" dedi. (Yüksekovahaber)