HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Tayyip Erdoğan gibi kişiler Avrupalılar tarafından hoş görülüyor. Özellikle mülteci anlaşmasını yürürlüğe soksun diye onu kızdırmamaya çalışıyorlar. Erdoğan Kürt şehirlerini yakıp yıkıyor, katliamlar yapıyor. Ama AB'den bir ses çıkmıyor maalesef " dedi.

Demirtaş ve HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, İsviçre Parlamentosu Kürt Dostluk Grubu'nun davetlisi olarak geldiği İsviçre'de çeşitli temaslarda bulundu.

Kürt Dostluk Grubu'nda konuşan Demirtaş, batının uzun bir süre Ortadoğu'yu diktatörler üzerinden kontrol edip istikrarı sağladığını ifade etti.

Sykes-Picot anlaşmasının imzalanmasına giden süreci anlatan Demirtaş, "Yüzyıl sonra Ortadoğu yeniden şekilleniyor. AB temsilcileri gelecek yüzyılda da bu sorunların nasıl çözülebileceğine dair bir vizyona sahip değiller" dedi.

Avrupa'nın diktatörlere göz yumduğunu ifade eden Demirtaş, "Ortadoğu yüzyıl önce diktatörlere teslim edildi ve demokrasinin bu topraklarda gelişmesinin önüne geçildi. Diktatörlere göz yumuldu. Batı, Ortadoğu'da istikrarı diktatörler üzerinden sağlıyordu. Baskı yoluyla da olsa diktatörler bunu yapıyordu. Diktatörlerle iş yapmak kolaydır. Çünkü ülkelerin her şeyini peşkeş çekerler, satışa çıkarırlar.

Bu aynı zamanda kendi ülkelerindeki sorunların büyümesine de yol açar. Bugün Suriye, Irak, Türkiye ve birçok bölge ülkesi bunun sonuçlarını yaşıyor. Hatırlayalım Saddam Irak'ta Kürtlere ve kendi toplumuna zulüm yaptığında Avrupa'da kabul gören biriydi.

Hafız Esad, Beşar Esad da böyleydi. Batı bunlarla çok rahat petrol ve silah antlaşmaları yapıyordu. Yani şöyle dönüp Avrupa'ya Afrika ve Afganistan vb. yerlerden 2 milyon mülteci niye geliyor diye sorduğunuzda Avrupalı politikacıların geçmişte yaptıkları hatalarına bakmak lazım" diye konuştu.

'ERDOĞAN KÜRT ŞEHİRLERİNİ YAKIP YIKIYOR'

Demirtaş, "Tayip Erdoğan gibi kişiler Avrupalılar tarafından hoş görülüyor. Özellikle mülteci anlaşmasını yürürlüğe soksun diye onu kızdırmamaya çalışıyorlar. Erdoğan Kürt şehirlerini yakıp yıkıyor, katliamlar yapıyor. Ama AB'den bir ses çıkmıyor maalesef.

Eğer Erdoğan'a göz yumar ve O anayasal diktatöre dönüşürse ve yine Türkiye'nin yarıya yakını, 40 milyonu, Avrupa'da mülteci olursa bu durumda ne yapacaksınız? Biz buna karşı direniyoruz işte. Biz ülkemizde demokrasi olsun diye diktatörlük rejimini engellemeye çalışıyoruz.

Bugün IŞİD'e karşı en etkili mücadeleyi Kürtler veriyor. Ama Erdoğan Kürtleri terörist olarak tanıtıyor ama Dünya'nın en barbar terörist örgütüne karşı tek bir eleştiri bile yapmıyor” dedi.

Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi IŞİD ve El Nusra, Ahrar El Şam gibi terörist örgütlere destek veren ülkelerin bunu açıktan yaptığını dile getiren Demirtaş, "Ama buna karşı olarak IŞİD'e karşı kahramanca mücadele eden Kürdistan Federe Bölgesi'ne ve Rojava yönetimine aynı tarzdan bir destek verilmiyor. Acaba bu dönemde mülteci meselesini Erdoğan üzerinden mi yoksa IŞİD'le mücadele eden Kürtler üzerinden mi çözeceksiniz? Sizlerden bu tarihi dönemde halkımızla dayanışmayı büyütmenizi istiyorum. Çünkü biz tüm insanlık adına, barış ve demokrasi adına direniyoruz" diye konuştu.

'HDP İLE DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ'

Türkiye'de Kürt sorununun tekrar müzakere masasına gelmesi için herkesin çaba harcaması gerektiğini kaydeden Demirtaş, Türkiye'de barış isteyen her kesimin terörist olarak ilan edildiğini söyledi.

Hafta sonu yapmak istedikleri barış mitinglerinin yasaklandığını ifade eden Demirtaş, demokratik siyasetin gelişmesi için Erdoğan'ın sert bir şekilde eleştirilmesi ve muhalefetin desteklenmesi gerektiğini belirterek, HDP'li vekiller ile çok güçlü bir dayanışma gösterilmesini beklediklerini söyledi.

'ERDOĞAN KADINLARI KULUÇKA MAKİNESİ GİBİ GÖRÜYOR'

Erdoğan'ın kendini ülkenin ve toplumun tek sahibi olarak gördüğünün ve kadın konusunda da çok geri bir anlayışa sahip olduğunun altını çizen Demirtaş, şöyle konuştu:

"Sürekli kadınlara çok çocuk yapın diyor. Müslüman doğum kontrolü yapamaz diyor. Fakat kendi çocukları doğum kontrolü yapıyor. Torunların sayısına bakınca bunu anlıyoruz. Kendisi de yapıyor yoksa onlarca çocukları olmuş olurdu. Yani kadınları kuluçka makinesi olarak görüyor ve onları siyasal sosyal ve ekonomik yaşamın dışında tutmak istiyor, sadece çocuk baksın diyor.

Bu anlayış Türkiye'de kabul edilecek bir anlayış değil. Kadınlar buna tepki gösteriyor. Kadının kendi bedeni üzerinde sadece kendisinin söz söyleme hakkı var. Her şeyi bildiğini sanıyor. Zaten bugünlerde üniversite diplomasının sahte olduğuna dair tartışmalar var. Çünkü bitirmediyse cumhurbaşkanı olamaz.

Tabi ki bir insanın demokrat olması için üniversite mezunu olması gerekmiyor ama dürüst birisi olması için bunu açıklığa kavuşturması lazım. Hepimizi yalancılık ve sahtekarlık ile suçluyor ama bu konuda bir açıklık getirmiyor. Diplomasını gören yok. Hiçbir üniversite arkadaşı yok, hiçbir üniversite hocası yok ki desin ben okuttum.

Futbolculuk yıllarından çok sayıda fotoları var hepsi o kadar. Bir oyuna mı geldik bilmiyorum. Eğer mezun değilse cumhurbaşkanlığı seçiminin iptaline bile gidebilir. Fakat aylardır bu tartışma oluyor ama kendisi açıklama yapmıyor. Bu tartışmalar olunca kürtaj vb tartışmalarla gündemi değiştiriyor."

(Kaynak: DİHA)