Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Ofis bölgesindeki Stadyumun yanında, atıl kalan sokağı yeşillendirip trafiğe kapatarak, farklı bir projeyi hayata geçirdi. Merwanî Parkı adını alan park içerisinde çocuk oyun grupları, dinlenme yerleri, sergi alanları ve yürüyüş parkurlarının da yer aldığı kompleks şeklinde dizayn edildi.

 

Açılışa BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Diyadin Gezer, BDP ilçe başkanları ve yöneticileri ile çok sayıda sivil toplum kurumu temsilcisi katıldı.

 

Açılışta konuşan Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu, parkın isminin Merwani olarak belirlenmesinin Merwani tarihinin bininci yılı olmasından kaynaklandığını söyleyerek, Merwani medeniyetinin tarihsel sürecini anlattı. Kurbanoğlu, Kürtlerin tanınmasında Mervanilerin önemli bir yeri olduğunu hatırlatarak, tüm negatif yaklaşımlara rağmen yeşil alan ve sosyal projeleri artırdıklarını kaydetti.

 

BDP’li belediyelerin Türkiye’ye model olacak çalışmalar içerisinde olduklarını söyleyen Kurbanoğlu, “Burası daha önce atıl bir sokaktı. Meclisimizin aldığı kararla bu çalışmayı başlattık ve örnek bir çalışma oldu” dedi. 2550 metrekareden oluşan Merwani Parkı’nın yeşil alan miktarının 1550 metre kare olduğunu bildiren Kurbanoğlu, parkta 24 metrekareden oluşan 7 adet sergi alanı, çocuk oyun alanları, yürüyüş parkurları ve dinlenme alanlarının bulunduğunu söyledi. Ayrıca Merwanilerin tarihine yakışır rölyef çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kurbanoğlu, bu çalışmayla Merwani medeniyetini yaşatacaklarını belirtti.

 

HAYAL KURUYORLAR

Kurbanoğlu, vekilliği düşürülen Hatip Dicle’nin yerine atanan AKP’li milletvekili Oya Eronat’ın “2014’te Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni istiyoruz” sözlerine atıfta bulunarak “Bunlar hayal kuruyorlar, bunların ya gözleri kör ya da görmezlikten geliyorlar. Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Biz onlara diyoruz ki, geçmişimize bir bakın. 1999 yılındaki seçimlerde 36, 2004 yılındaki seçimlerde 53, 2009 yılında ise 99 belediye kazanmışız. Her seçimde katlanarak gelmişiz. 2014 yılında yapılacak seçimlerde de yine var olan belediye sayımızı katlayacağız. Yüzyıllar geçse de bu kent yine halkımızın olacaktır” dedi.

 

MODEL OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

2009 yıllında Yenişehir Belediyesi ile Belediye İş Sendikası Diyarbakır Şubesi arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik bir takım yaptırımların bugün Türkiye’nin batı yakasındaki belediyelerde de uygulanmasını değerlendiren Kurbanoğlu, bir model ortaya çıkardıklarını söyledi.

 

Kurbanoğlu, “Eşine şiddet uygulayanların maaşlarının yarısının şiddet gören eşe verilmesini kararlaştırdık. Kadın Şiddetini önlemeye yönelik önemli bir adımdır. Umarım bu tür çalışmalar daha da yaygın hale gelir. Kadına pozitif ayrımcılık uygulamak şarttır. BDP’li belediyeler olarak kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik elimizden gelen tüm çabayı sürdüreceğiz” dedi.

 

FANTEZİ KURMA HAKKI

Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de Eronat’ın sözlerine atıfta bulunarak, her ne kadar Anayasa’da olmasa da fantezi kurmanın bir hak olduğunu söyleyerek, “Bırakalım kendilerine fanteziler kursunlar. Bazı fanteziler gerçekleşir bazıları da imkansızdır. Hatta yeni Anayasa’da fantezi kurma hakkı maddesini ekleyelim” şeklinde espri yaptı.

 

Dünyanın hiçbir coğrafyasında bunca zulme rağmen hiçbir siyasetin ayakta kalamayacağına dikkat çeken Baydemir, “BDP’nin 6 bin çalışanının, 160’ı aşkın yerel yöneticisinin cezaevine konulduğu bir ortamda; Diyarbakır yerel değerlerini koruyarak, bir Avrupa kenti olma yolunda hızla ilerliyor” dedi. Ankara ve İstanbul’da musluktan su içilmezken, en temiz suyu halka bir hizmet olarak sunduklarını anımsatan Baydemir, planlamada ayırmış oldukları kişi başına düşen yeşil alan miktarının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu anımsattı. “İşte Diyarbakır, işte BDP, işte ekoloji, işte hizmet” diyen Baydemir, Diyarbakır halkına açılışlarla ve temel atmalarla coşkulu bir yıl yaşatacaklarını söyledi. Baydemir, “Birlik olacağız ve aydınlık yarınları bu coğrafyaya getirmenin haklı gururunu yaşayacağız” diye konuştu.

 

BİZİ BAŞKA PARTİLERLE KIYASLAMASINLAR

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da hem halkın sorunlarını çözmek ve hizmet üretmek hem de onurlu kalıcı bir barış ve özgür bir yaşamı kurma mücadelesini birlikte yürüttüklerini söyleyerek, “İki mücadeleyi de eş zamanlı olarak aynı inançla yürütüyoruz. Bu nedenle kimse bizim partimizi diğerleriyle kıyaslamasın” dedi. Yenişehir Belediyesi’nin bir yıllık bütçesi 22 milyon olduğunu söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

 

“Batı metropollerinde bu parayla bir -iki viyadük yapılıyor. Ama BDP’li belediyeler bir yıl boyunca hizmet üretiyor. Yetmiyor, üstüne proje gerçekleştiriyorlar. Bu işin sırrı dürüst olmaktan kaynaklanıyor. Arkadaşlarımız belediyenin her kuruşunu halkın hizmetine harcama nedeniyle mucizeler yaratıyorlar.”

 

Diyarbakır’ın kentsel gelişiminin, bir yandan tarihi kimliğini korurken, öte yandan modern kentleşmeyi iç içe başararak gerçekleştirmesi açısından dünyada örnek alınması gereken şehirlerden biri olduğunu ifade eden Demirtaş, “Diyarbakır samimi, dürüst, inançlı bir çabanın sonucunda bu noktaya ulaştı. Yine de kat edilmesi gereken, yapılması gereken çok iş var. Bizlerde bütün bu zorlukları aşacak inanç ve kararlılık var” diye konuştu.

 

Yerel yönetimlerin yetkisinin olmadığını hatırlatan Demirtaş, demokratik özerklik projesini önerirken, bütün bu sorunların yerelde çözümünün formülünü ortaya koyduklarını bildirdi.

 

KÜRTÇE İSİMLER HALEN YASAKLI

Belediyelerin yapmış olduğu yüzlerce parkın Kürtçe isimleri Kaymakamlık tarafından yasaklandığı için tabelalarının boş olarak durduğunu belirten Demirtaş, “Bakalım Merwani Parkına kaymakamlık tarafından izin verilecek mi göreceğiz. İçerisinde ‘w ‘var. Kürtçe bir isim. Dolayısıyla bir parka daha Kürtçe isim verilmesi devleti ne kadar mutlu edecek, ne kadar huzursuz edecek hep birlikte göreceğiz” dedi.

 

Bir başka hükümet yetkilisinin de Kürtçe’nin medeniyet dili olmadığına yönelik sözlerini hatırlatan Demirtaş, şunları söyledi: “Sen bu halkın ödediği vergilerle sadece bir tek dilin gelişimi için bütçe ayıracaksın. Kreşlerden, üniversiteye kadar sadece resmi dille eğitim yapacaksın, bütün bunlar elbette ki anlamlıdır, bu da yetmeyecek olimpiyatlar düzenleyeceksin ama binlerce yıllık Kürt dili asimile olsun, bu topraklarda esamesi okunmasın diye bir parka ismin verilmesine bile tahammül edemeyeceksin. Senin gösterdiğin tavır medeni tavır mıdır? Siz önce kendi medeniyet anlayışınıza bir bakın. Bir dili ortadan kaldırmak bir halkı yok etmekle eşdeğerdir. Bunu yapan anlayış medeni olamaz. Bütün dillere karşı herkesin, özellikle devletin eşit yaklaşması lazım.”

 

YETKİ YERELE DEVREDİLMELİ

Devlete vergisini ödeyen Kürt halkının kendi dilinde ve kültüründe hizmet almak istemesinin bir hak olduğunu ifade eden Demirtaş, “Bu nedenle demokratik özerklik projesi yetkinin yerele devredilmesi açısından hayati bir projedir. Kürt halkının vazgeçeceği bir proje değildir” dedi. Yerel yönetimin halk demokrasisinin ilk elden oluşturulduğu merkez olduğunu söyleyen Demirtaş, hükümetin kendi belediyeleri aracılığıyla halkı teslim almaya, teslim alamazsa yerel yönetimler aracılığıyla cezalandırmaya yemin etmiş bir politika izlediğine vurgu yaptı. BDP’li belediyelerin dört koldan baskı altında olduğunu bildiren Demirtaş, “Belediyeleri iş göremez hale getirerek, teslim alacaklarını sanıyorlar. İşte o fanteziyi kuranlar buna dayanarak ‘Artık Diyarbakır Belediyesi’ni teröristlerden kurtarma zamanı gelmiş diyecek kadar pervasızlaşabiliyor. Neyine güveniyor? Elindeki yargı yetkisine güveniyor” diye konuştu.

 

HİZMET BİR DİRENİŞTİR

Demirtaş konuşmasına şöyle devam etti: “Bizden belediyeyi geri almak isteyen herhangi bir parti demokratik olarak eşit koşullarda bizlerle yarışır, halkın desteğini alırlarsa elbette ki baş göz üstüne, halkın tercihidir, saygı duyarız. Ama bilsinler ki, böylesine zalim bir anlayışla diz çöktürerek, yıldırarak, korkutarak BDP’li belediyeleri AKP’li yapacaklarını düşünüyorlarsa en azından bin yıl daha beklemeleri lazım. Bin yıl sonra kendileri değişir, dünya değişir ve o güne kadar eğer bu topraklarda var olurlarsa belki bizim alternatifimiz olabilirler. Ama bu zulüm anlayışıyla bu halktan görecekleri tek şey direniştir. Her alanda direniştir, hizmet yaparak, yürüyüş yaparak, miting yaparak zulme ve faşizme karşı direneceğiz. Bu park da hizmet üretmesinler, seçmenlerine karşı mahcup olsunlar diyenlere karşı bir direniştir.”