Necip Çapraz ve Mehmet Akkoş’un yaptığı söyleşiden bir bölüm şöyle:

- Önümüzdeki genel seçimlerde partinizin aday belirlerken izleyeceği temel kriterler neler olacak?

Tabi ki aslında bu bizim önceki seçimlerden de bizim açımızdan tartışılmış, netleşmiş bir meseledir. Her şeyden önce bu bölgenin gerçeklerini bilen, insanlarını tanıyan, halkın güvendiği ve halkın onay vereceği, seçildikten sonra da halkı layıkıyla temsil edecek niteliklere sahip ve bu halkın siyasetini her platformda güçlü bir şekilde dile getirebilecek bir profil arıyoruz. Bununla birlikte seçildiği bölgenin değerlerini, seçildiği yerin hassasiyetlerini yakından takip eden ve bu değerlere bağlı bir aday profili olacak.

- Aday belirlemek için ön seçim yapılacak mı?

Tabi ki biz halkın bir şekilde görüşünü alacağız. Ama bu hangi yöntemle olacak biz önümüzdeki günlerde bunu net olarak belirleyeceğiz. Kesinlikle halka soracağız.

- CHP barajın düşürülmesini istiyor, iktidar partisi AKP ise karşı çıkıyor. Bu iki partinin bu konudaki düşüncelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gönül isterdi ki barajı aşabilecek gücümüz olsun. Halen bu konuda resmi kararımızı vermedik. Ama biz parlamentoda temsil edilmek istiyoruz. Halkımız böyle bir beklenti içerisindedir. Bunu karşılayacak bir formülü bulacağız.

- BDP’nin seçimlerde elde etmek istediği, hedeflediği parlamenter sayısı (bağımsız adaylarla girmesi halinde) nedir?

Tabiki bağımsız gireceksek 35-40 arasında civarında bir milletvekili sayısı çıkarabilirz. Parti olarak seçimlere girip halkımızın bütün oylarını toplayabilirsek 70 dolayında milletvekili çıkarabilecek gücümüz var. Hatta 80’e kadar da çıkarabiliriz.

- Şu sıralarda değişik partilerle ittifak söylemleri gelişiyor. BDP’nin bu konuya bakış açısı nedir? İttifak yapılabilir mi ve kimlerle?

Yok bizim partilerle bir ittifak çalışmamız olmayacak. Ama bizim halkımızın kendi içinde, Türkiyeli demokrasi güçleri ile bir iş birliğimiz olabilir. Bu bir partiler ittifakı veya seçim ittifakı şeklinde olmayacaktır.

- BDP  inançlı Kürt  kesimleri ile son yıllarda daha çok yaklaşım göstermekte. Bu AKP’nin de dikkatini çekiyor. Bu konudaki görüşleriniz?

Bir defa insanlarımızın önemli bir kesimi inançlıdır. Müslüman ve dinine bağlı bir halktır. Dolayısıyla biz bu halk gerçekliği üzerinde siyaset yapıyoruz. Yani bizler de inançlı, dinine bağlı insanlarız. Bu halkın siyasetçileri de öyledir. Bu halkın gerçekliği de öyledir. Fakat dini siyasete alet etmek başka bir şeydir. Biz halkımızın dinini özgürce yaşaması, ibadetini özgürce yapmasını, ibadetlerininin gereklerini özgürce yerine getirmesi gerektiğini savunuyoruz. Yoksa ona buna, devletin AKP’nin yaratmak istediği din anlayışına, alet olmasına karşıyız.Yoksa bizim halkımızın dini değerleri bizim değerlerimizdir zaten.

- Son dönemlerde Arap ülkelerinde başlayan ve despot Ortadoğu ülkelerini de korkutan halk ayaklanmaları ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Hiçbir diktatörlük sonsuza kadar yaşamamıştır. Zalim iktidarlar er geç halk tarafından yıkılır. Bu tarihte de hep böyle olmuştur. Tunus’ta da böyle oldu, Mısır’da da böyle olacaktır. Türkiye böyle devam ederse, AKP Kürtler üzerinde zalimane politikalar devam ettirirse AKP hükümeti de yıkılacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

- Cumhurbaşkanı’nın yeni anayasa ve başkanlık konusundaki çıkışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz yeni bir anayasadan çok, nasıl bir anayasa sorusunun sorulması ve bunun cevaplanmasının gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor, doğrudur. Ama önemli olan nasıl bir anayasa olacağıdır. Başkanlık sistemi de Türkiye’ye uygun bir model değildir. Türkiye’ye uygun model Demokratik Özerlik Modelidir. Bizim önerdiğimiz yerinden yönetim modelidir. Yoksa başkanlık modeli gibi merkezi yönetim anlayışı, yetkilerin tekelde toplandığı bir yönetim anlayışı, Türkiye’ye uygun bir yönetim modeli değildir.