Eski İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin olarak "Değişiklik gerçekleşirse, partili cumhurbaşkanı, kurulun 13 üyesinin altısını atayacak. Geri kalan altıyı da partisinin çoğunlukta olduğu Meclis belirleyecek… Yani bir bölümünü sağ, bir bölümünü sol eliyle belirleyecek. Yargıda ve akabinde yargı eliyle 'mıntıka temizliği' yapılacak ve tek adama dikensiz gül bahçesi yaratılacak. Sonrası Lale Devri ve muhteşem yüzyıl!" görüşünü dile getirdi.

Ümit Kocasakal'ın Sözcü gazetesinden Özlem Gürses'e verdiği söyleşinin bir bölümü şöyle:

- ‘Evet' çıkarsa ne olur?

‘Evet' çıkarsa Türkiye medeni milletlerin yer aldığı süper ligden, Uganda, Mozambik, Katar gibi ülkelerin yer aldığı amatör kümeye düşer ve saatleri öyle 1-2 saat değil, 200 yıl geriye alır. ‘Evet' çıkarsa Türkiye hukuk devleti ve demokratik devlet olmaktan çıkar, bırakın parti devletini, partiyi de tam olarak elinde bulunduran kişi devletine dönüşür. Hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmaz, tüm egemenliği elinde bulunduran tek kişi patron, 80 milyon da teba olarak yönetilir.

1923 Cumhuriyeti sonlandırılmış olur. En önemlisi de Türkiye tek bir kişi üzerinden teslim alınabilir, bölünüp parçalanabilir, eyaletlere bölünebilir. Evet çıkarsa, 17'nci Türk devleti, 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti yıkılır. Nitekim artık bunu gizlemiyorlar. Baksanıza, bu değişikliğin mimarlarından olan ve Cumhurbaşkanının danışmanlarından Mehmet Uçum açık açık "Halkın kendi devletini kurması"ndan söz ediyor, Sevr'in amacına ulaşacağını muştuluyor!

‘Evet' çıkması halinde sadece rejimin değişeceğini değil, ayrıca Türk Devleti'nin de yıkılıp yeni bir devletin kurulacağını söylüyor! Başka söze gerek var mı? Daha ne desinler? Ey Türk Milleti, devletini yıktırma, hayır diyerek vatanını koru!

- Peki ‘Hayır' çıkarsa ne olur?

‘Hayır' çıkarsa yüksek tansiyon düşer, nabız biraz daha normale döner, ülke biraz nefes alır, herkes anayasal sınırlarına çekilir ve işine bakar. Hiçbir kaos da olmaz, çünkü zaten sınırları belli bir sistemimiz var. Sıkıntı olan yerler örneğin Siyasi Partiler Kanunu değişebilir. Seçmen böylece ülkeye bir sakinleştirici yapmış olur. Ülkenin işsizlik, üretim, terör, pahalılık gibi gerçek gündemine ve sorunlarına odaklanılır. Bu herkesin hayrına olur.

- Bu anayasa değişikliği temelde neyi amaçlıyor sizce?

Bu teklifle, üniter yapımıza, Türk milletinin varlığına küresel bir tuzak kurulmuş. Bu bir CIA projesidir ve projenin özü, tek kişi üzerinden Türkiye'yi teslim almaktır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, Türkiye'nin eyaletlere bölünerek parçalanmasının önü açılacak. Bu teklifle, anayasanın değiştirilemez ilk üç maddesi değiştirilmektedir ki, bu bir rejim değişikliğidir. Esasen bu bir hükümet sistemi değil bir hükmetme sistemidir. Şeklen bir denetim varmış gibi gösterilip, bunun olması fiilen imkansız kılınmaktadır. Egemenlik milletten alınıp, kayıtsız, şartsız, denetimsiz tek bir kişiye devredilmektedir. Kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği ortadan kaldırılmaktadır. Ülke, kararname adı altında esasen “kralname” veya “ferman”larla yönetilecek yapıya götürülmektedir. Ülkenin tüm zenginlikleri, malvarlığı bir kişi veya kişilerin örtülü ödeneği haline gelmektedir. Vesayet odakları kaldırılıyor yalanı altında, 80 milyon üzerinde denetimsiz bir tek adam vesayeti kurulmaktadır.

- Değişiklik Resmi Gazete'de yayınlandığı an yürürlüğe girecek değil mi?

İlginç olan, 16 Nisan'da oylanacak metnin kabulü halinde değişiklik 2019 Kasım'ında yürürlüğe girecek. Buna karşın cumhurbaşkanının partili olması ve HSYK ile ilgili düzenleme hemen yürürlüğe girecek. Bu bile asıl niyeti göstermiyor mu? Demek ki cumhurbaşkanının acil ve asıl ihtiyacı bunlar! Değişiklik gerçekleşirse, partili cumhurbaşkanı, kurulun 13 üyesinin altısını atayacak. Geri kalan altıyı da partisinin çoğunlukta olduğu Meclis belirleyecek… Yani bir bölümünü sağ, bir bölümünü sol eliyle belirleyecek. Yargıda ve akabinde yargı eliyle “mıntıka temizliği” yapılacak ve tek adama dikensiz gül bahçesi yaratılacak. Sonrası Lale Devri ve muhteşem yüzyıl!