Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Yerel Yönetimler Komisyonu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’e ilişkin rapor hazırladı.

11 Eylül 2016 tarihinden bu yana OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile DBP’li belediyelere kayyum atamaları, gözaltı, tutuklama ve ihraçların belirlendiği raporda, DBP’li 103 belediyenin 83’üne kayyum atandığı  89 belediye eş başkanı tutuklu olduğu belirtildi.

DBP Genel Merkezi Basın İrtibat Bürosu’nda düzenlenen toplantıya, DBP Yerel Yönetimlerinden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Emine Özmen, görevden uzaklaştırılan Batman Belediyesi Eş Başkanı Gülistan Akel ve Hazro Belediyesi Eş Başkanı Güler Özavcı katıldı.

KAYYUM VE TUTUKLAMALAR

Özmen, 2015 yılında başlayan çatışmalı süreç ile birlikte DBP’li belediye eş başkanlarının tutuklanmaya başlandığını söyledi.

Özmen,: “11 Eylül 2016 itibarıyla, darbe girişimi ile hiçbir alakaları olmayan DBP belediyelerine kayyumlar atanmaya başlandı. 27 Mart 2017 tarihi itibariyle, DBP’li 103 belediyenin 83’üne kayyum atanmış durumda ve 89 belediye eş başkanı cezaevinde tutuklu. Bu rapor, hükümet tarafından yapılan kayyum atamalarıyla belediyelere adeta el koyan vali ve kaymakamların gerçekleştirdikleri icraatları ele almaktadır. Rapordaki veriler, kayyum atamalarının sadece hükümetin siyasi ajandasını uygulamakla kalmadıklarını, aynı zamanda toplumsal mühendislik politikalarına girişerek Kürt illerinde toplumsal cinsiyet eşitliği, kültürel çoğulculuk, asimilasyon sürecinin durdurulması gibi alanlarında 1999 yılından bu yana sağlanan ilerlemeleri tersine çevirmeye çalıştıklarını ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.

'KADIN MERKEZLERİ KAPATILDI, EZİDİER KAMPLARA YERLEŞTİRİLDİ'

Kayyum atamaları ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği için kurulan her mekanizma ortadan kaldırıldığını savunan Özmen, DBP’li belediyelere bağlı ya da belediyeler ile birlikte projeler yapan 37 kadın merkezinin kapatıldığını ifade ederek, belediyelerin kayyum atanması sonrası kapatılan kadın kurumlarını sıraladı.

Özmen, IŞİD’in 2014 yılının Ağustos ayında Şengal’e yönelik başlattığı saldırının ardından bölge kentlerine göç etmek zorunda kalan ve kurulan kamplarda kalan Ezidilerin, istekleri dışında Midyat’taki AFAD kamplarına yerleştirildiğini dile getirdi.

DBP’li belediyelerin “Çok Dilli ve Çok Kültürlü Belediyecilik” ilkesini benimsediğinin ifade eden Özmen, DBP’li belediyelerin 1999 yılından bu yana yürüttüğü kültürel çalışmalarının kayyumlar tarafından ortadan kaldırıldığını savundu.

Kürt illerinde gerçekleşen insan hakları ihlallerine karşı DBP’li belediyeler tarafından gerçekleştirilen hafızalaştırma çalışmalarının atanan kayyumlar tarafından büyük ölçüde yok edildiğinin savunan Özmen, Diyarbakır 5. Nolu Askeri Cezaevi için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yapılan müzenin kapatıldığı, Diyarbakır’da bulunan Roboski Anıtı ve Cizre’de Orhan Doğan Anıtı’nın yıkıldığını söyledi.

Özmen, “Kayyum atanan belediyelerde gerçekleştirilen kültürel ve sosyal etkinliklere bakıldığında, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kültürel çoğulculuk ilkesinde şekillenmiş hizmet ve etkinliklerin durdurulması sonrası, İslamiyet ve devlete bağlılık ekseninde şekillenen bir politika izlendiği görülmektedir” diye konuştu.

İHRAÇLAR

Kayyum atamaları sonrası çalışanların KHK’ler ile işten çıkarıldığını dile getiren Özmen, Tüm Bel Sen verilerine dayandırdığı bilgilere göre, DBP’li belediyelere bağlı 2022 çalışanın ihraç edildiğini veya kovulduğunu, 585 personelin ise açığa alındığı aktardı.

11 sayfalık raporu okuyan Emine Özmen, sonuç bölümünde ise şunları kaydetti:

"Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerin düzenli gelişme gösterdiği 1999-2015 yıllarında Kürt illerinde yerel demokrasinin seviyesi zaman zaman düşse de toplamda önemli ilerlemeler kaydedildi. Kayyum atamaları ise 1999 yılından bu yana inşa edilen tüm yerel demokrasi mekanizmalarını ortadan kaldırdı. Rapordaki verilerin gösterdiği üzere, hükümetin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alması ve kayyumlarla belediye yönetimlerine el koyması, yerel halkın değil hükümetin siyasi çıkarlarını koruma amacıyla alınmış kararlardır. Kayyumların yerel yönetimleri devraldıktan sonra yaptıkları faaliyetlere bakıldığında, Kürt illerindeki siyasal ve toplumsal yapıyı hükümetin ideolojisi doğrultusunda dönüştürmeye çalıştıkları, sahip oldukları kaynakları da bu çerçevede kullandıkları görülmektedir. Bu açmazdan kurtulabilmek için şu anda cezaevinde bulunan seçilmiş belediye başkanlarının serbest bırakılması, belediye meclislerinin yeniden faal hale getirilmesi ve kayyum uygulamasına tamamen son verilmesi gerekmektedir.”

(Kaynak: ANF)