Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin uluslararası mutabakatı tercih etse de gerektiği taktirde tek başına Suriye'ye kara gücü gönderebileceğini söyledi. Davutoğlu, "Gerek nefsi müdafaa, gerek IŞİD ya da diğer terör grupları ile mücadele perspektifinden alınan kararlar şimdiden bize meşruiyet sağlıyor" dedi.

Al Jazeera'den Osman Ay Farah'ın sorularını yanıtlayan Ahmet Davutoğlu'na sorulan sorular ve yanıtları şöyle:

PKK ile bir dönem görüşmeler yürütüyordunuz. Her şey iyi gidiyordu. Ne oldu da işler ters gitti?

Son 14 yıl boyunca başarılı bir demokratikleşme süreci vardı. Kürtlere ve diğer toplumun bileşenlerine sosyal haklar verildi. Şiddete dönmeleri için her hangi bir bahaneleri yoktu. Şiddet sonuçta kanunlara aykırı. 2013'te silah bırakma taahhütleri vardı ancak daha sonra Suriye'deki gelişmelerden dolayı PKK tavrını değiştirdi ve terör eylemlerine geri döndü. Ancak Türkiye, Suriye, Irak ya da herhangi bir ülkeye benzemiyor. Halk tarafından seçilmiş güçlü bir hükümet var. Tüm vatandaşlarımıza saygı duyuyoruz. Parlamentoda çoğunluğu kaybettiğimiz 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye'de kaos olacağını düşündüler. Ancak ben, o dönemde geçici bir başbakan olarak ne olursa olsun teröre tolerans göstermedim. İkinci seçimden önce teröre karşı askeri bir operasyon başlatmak yönünde çok zor bir karar aldık. Başarılı bir operasyon oldu.

'ÇÖZÜM SÜRECİNİN YENİDEN BAŞLAMASI SÖZ KONUSU DEĞİL'

PKK ile gelecekte tekrar görüşmeler yürütmeyi düşünüyor musunuz? Böyle bir olasılık var mı?


Hayır, teröristlerle diyalog kurmak mümkün değil. Daha önce de onlarla diyalog kurmamıştık. Onlar tarafından verilen bir taahhüttü. Sayın Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık döneminde başlatılan bir çözüm süreci vardı. Daha sonra gelen, benim başkanlığını yaptığım hükümetler bu süreci götürmeye devam etti. Ancak PKK silahı bırakma ve terör eylemlerinden vazgeçme yönündeki taahhütlerini yerine getirmedi. Şu an Türkiye'de teröre son vermeden bu sürecin yeniden başlaması söz konusu değil. Türkiye'nin tüm kentleri, köyleri ve dağları terörden arınıncaya kadar operasyonlarımız devam edecek.

'ILIMLI SURİYELİ GÜÇLERİ DESTEKLEYECEĞİZ'

Kilis ve Urfa gibi Türkiye kentlerine sık sık Suriye'den füzeler gelmeye başladı. Bu sizin Suriye sınırıyla ilgili politikanızı etkileyecek midir?

Hayır, bizim her zaman politikamız netti. Diplomasi yoluyla Suriye krizine bir siyasi çözüm bulmaktı. Esed'in meşruiyetini asla kabul etmeyeceğiz. Çünkü o hâlâ halkını öldürmeye devam ediyor. 3 milyon Suriyeliyi Türkiye'ye göç etmeye zorladı. Dolayısıyla böyle bir hükümetin meşruiyetinden söz etmek mümkün değil. IŞİD ile ilgili ise, Kilis'e roket atmaya devam ettikleri sürece onları hedef alacağız. Aslında hiçbir ülke Türkiye kadar IŞİD ile mücadele etmedi. IŞİD'in sınırımızda olmasını istemiyoruz. Ilımlı Suriyeli güçleri IŞİD'e karşı destekleyeceğiz. Bu askeri destek ve askeri önlemler devam edecek.

Kara güçlerinizi Suriye'ye göndermeyi düşünüyor musunuz? Türkiye her zaman Suriye'de bir güvenli bölge istedi.

Eğer gerekiyorsa göndereceğiz. Kara güçleri elzem duruma gelirse göndeririz. Kendimizi müdafaa etmek için gerek Türkiye'nin içinde, gerek dışında her türlü tedbiri almaya hazırız.

Uluslararası destek olmasa bile gönderir misiniz?

Aslında BM tarafından alınan çok sayıda karar var IŞİD ile mücadele konusunda. Dolayısıyla gerek nefsi müdafaa, gerek IŞİD ya da diğer terör grupları ile mücadele perspektifinden bu kararlar şimdiden bize meşruiyet sağlıyor. Ancak biz yine de bir uluslararası mutabakatı tercih ederiz. Çünkü IŞİD tüm dünyayı ilgilendiren bir konu.

'RUSYA'YI KARŞIMIZA ALMAK İSTEMİYORUZ'

Yalnız, eğer Türkiye, Suriye'deki Türkmen bölgelerine girerse, Rusya'nın Türk güçlerini havadan vuracağı bir senaryoyla karşılaşabilir miyiz?


Bu senaryo doğru değil. Bu toprak Rus toprağı değil. Rusya, BM'nin daimi üyelerinden biri. Az önce anlattığım gibi BM'nin IŞİD ile mücadele konusundaki kararları ortada. Burada toprağımızın tehdit altında olması söz konusu. Biz Rusya dahil hiçbir ülkeyi karşımıza almak istemiyoruz. Geçmişte iyi ilişkimiz vardı. Onlarla gelecekte de iyi ilişkilerimiz olsun istiyoruz. Ancak söz konusu ulusal güvenliğimiz olduğunda gereken her türlü tedbiri alırız. Burada IŞİD'in tehdidiyle karşı karşıya olan Rusya değil, Türkiye.

'TÜRKİYE'NİN RUSYA'YA İHTİYACI VAR'

Rusya sizin en önemli ekonomik ortaklarınızdan biriydi. Moskova ile ileri ilişkileriniz vardı. Ancak Rus savaş uçağının düşürülmesinden sonra durum farklılaştı. Her şeyin eski haline dönme şansı var mı?


Bizim tavrımız hep aynı. Tüm açıklamalarımızda şunu dedik; Türkiye ve Rusya tarihten bu yana komşu iki ülke. Bugün de iki önemli ülkeyi temsil ediyoruz. Türkiye'nin Rusya'ya, Rusya'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var. Uçak olayı Rusya karşı bir olay değildi. Orası Suriye toprağı. Uçağın kimliği de belirsizdi. Toprağımızı ve hava sahamızı koruma hakkına sahibiz. Ancak Rusya olayı kendisine karşı atılmış bir adım olarak algıladı. Oysa ki o olay bize karşıydı. Uçak bizim hava sahamızı ihlal etti. Umarız bunu anlayacaklar. Yeniden eskisi gibi Rusya ile iyi bir ilişki sürdürmek istiyoruz. Hatta eskisinden de daha iyi…