Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak önceki gün, “Yeni Ekonomi Modeli”nin tanıtım toplantısını yaptı. Başlamak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bayburt’taki konuşmasının bitmesinin beklendiği dört saat gecikmeli yapılan toplantı boyunca dolar hızla arttı, Türk lirası değer kaybetti.

Ekonominin içinde bulunduğu durumu, AK Parti’nin kurucularından, AK Parti’nin ilk hükümetlerinde devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yapmış Abdüllatif Şener değerlendirdi.

Gazete Duvar'dan Özlem Akarsu Çelik'e konuşan CHP Konya Milletvekili Şener, “Damat istifa etseydi dolar anında düşerdi” dedi.

Abdüllatif Şener’in açıklamalarından başlıklar şöyle:

Kayınpeder-damat ikilisiyle ekonomi idare edilmez. Dünyanın neresinde var böyle bir anlayış! Al buradan damadı, bak dolar nasıl düşüyor! Damat ve kayınpederin yaptığı açıklamalar, maalesef sorunun çözümüne yönelik ciddi bir perspektif koymuyor ortaya, güven telkin etmiyor. Garanti veriyorum, damat istifa etseydi dolar anında düşerdi. Kayınpeder istifa etsin, ‘parlamenter demokrasiye dönüyoruz’ densin dolar 4’ün bile altına düşer.

DAMAT NE DEDİ? BOŞ LAFLAR

Sayın Erdoğan’ın ve damadın açıklamaları ülkeyi seven insanların duyarlılığını yansıtan nitelikte değildir. Damat ne dedi? Boş laflar! Hiçbir tedbir öngörmüyor. Dövizinizi bozdurun, ekonomik savaşta yenilmeyeceğiz, parayı tek şapkada birleştirdik, etkin bir bakanlık olacak, Türk Lirası’nın güvenini artıracağız, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kritik, bütçe disiplini temel dinamiklerden biri olacak vs, vs… Bu açıklamalarla kimseye güven telkin edemezler. Merkez Bankası’nın bağımsızlığını bırakmadınız. ‘Dövizi bozdurma’ lafını defalarca tekrarladınız ve her söylediğinizde döviz arttı. Damat net bir şey söylemedi, söylenenler kimseye inandırıcı gelmedi. Saraya yapılan ilave binaları, yazlık saray inşaatını durduracağız diye bir tasarruftan bile bahsetmedi.

OKURKEN BİLE GÜVEN TELKİN EDEMİYOR

O kadar bürokrat çalışarak önüne bir metin koyuyor, onu okurken bile kimseye güven telkin etmiyor. Türkiye ile ABD arasındaki ilişki, karı-koca ilişkisi temsiliyle anlatılacak bir konu mudur? Damat bunu ilk söylediğinde de çok eleştirildi. Üslup hataları, kavrama hataları dökülüyor ağzından. Araya da ülkemizi küçük düşürücü böyle ifadeler sıkıştırıyor.

Beceremiyorsun kardeşim! Hangi vasıflarla geldin oraya kimse anlayamadı. Bir ülkede bakanlık koltuğuna oturmak için damat olmak gerekli bir vasıf değildir. Senin kapasiten bu işi idare etmeye yetmez. Karma ve özel ekonomi arasındaki farkı anlayacak özelliklere bile sahip değilsin. O koltuğa oturduğun günden itibaren Türkiye ekonomik bir darboğaza girmiştir, deprem yaşıyor. O koltuğa oturduğunuz andan itibaren piyasalar altüst olacak ve siz o koltukta oturmaya devam edeceksiniz, bürokratların hazırladığı metni dahi düzgün biçimde aktaramayacaksınız! Konuya hâkim olmadığınız o kadar belli ki! Kalk kardeşim o koltuktan!

BİR TWEET’LE HİÇBİR ÜLKENİN EKONOMİSİ ALTÜST OLMAZ

Türkiye ekonomisini dış politikaya bağlı siyasi sorunların bu noktaya getirdiğini düşünmek yanlıştır. Sorun ekonomiktir. Dış politikadaki sorunlar durumu daha görünür hale getirmiştir. Trump’ın attığı bir tweetle hiçbir ülke ekonomisi altüst olmaz; oluyorsa da ekonomiyi bu hale kimin getirdiğine bakmak lazım. Anlık bir olayla değil yıllar içinde biriken sorunların patlamasıyla karşı karşıyayız. Yani bunu basit bir ABD-Türkiye ihtilafı, pastör Brunson ile ilgili bir durum gibi değerlendirmek yanlıştır.

Trump’ın attığı tweet’e bakın. Hiçbir devlet adamında böyle ciddiyetten uzak bir yaklaşım tarzı olamaz. Sürekli bu tür ciddiyetten uzak ricalle oturup kalkıyoruz, ‘stratejik ortağız’ diye beyanlar veriyoruz. NATO toplantısında Trump, sayın Erdoğan’a o kadar iltifat etmiştir ki. Erdoğan’a methiyeler düzerken de Pastör Brunson Türkiye’de hapisteydi. İki ülke arasında bir gerilim varsa bunun Brunson’la ilgili olmadığı, hem Trump’ın hem de Erdoğan’ın asıl sorunu gizlediği bir gerçektir. “Bir tweet’le bu oldu” derseniz buna herkes güler. 11 yıllık kötü ekonomi yönetimi artı bir tweet! Ekonominiz sağlam olsaydı dış güçlerin hamleleri ekonomik dengeleri asla bozamazdı.

Kendilerine bağlı kuruluşların hazırladıkları ekonomik göstergelerde yapılan hileler doğruları görmelerini engellemiştir. Enflasyonda sepetle oynanmıştır, büyümede hesap hileleri yapılmıştır ve mümkün olduğunca göstergeleri bozuk göstermemeye gayret sarf etmişlerdir. Sürekli yaptıkları hileler, sonunda kendilerini de kandırmıştır ve göstergeler sinyal vermemiştir, kendilerini uyarmamıştır.

BÜROKRATLARI EMİR ERİ GİBİ YANINA ALARAK GÜVEN MESAJI VERİLEMEZ

Her şeyden önce demokratik bir ekonomi yönetiminin hemen hissedilmesi lazımdı. Basın toplantısı yaparken oda başkanlarını, banka müdürlerini, bürokratları emir eri gibi yanına toplayarak bu mesaj verilemez. Merkezi görüntü devam ettiği sürece güven sağlanamaz. Hele Erdoğan’ın bu konuşma biçimi güvensizliği daha da derinleştirmeye hizmet eder. Kısa süre önce açıkladıkları, “100 günlük eylem planı” ile bu açıklamanın arasında da bir bağlantı yok. Piyasa bu kadar güvensizliği kaldıramaz. Üstelik Cumhurbaşkanının açıkladığı eylem planı da işe yarar hiçbir şey içermiyordu.

Derhal piyasalara güven telkin edecek adımların atılması lazım. Merkez Bankası’nın ve diğer ekonomik birimlerin toplanarak kendi değerlendirmelerini yapmaları, kamuoyunu rahatlatacak somut açılımları ortaya koymaları lazım. Hemen kısa, orta ve uzun vadeli somut adımlar atılacağı ekonomik plan ilan edilmelidir. Bunu yapmazsanız siz piyasalarla alay ediyorsunuz, hafife alıyorsunuz, sorumluluk duygusu taşımıyorsunuz demektir. Bu piyasaları daha fazla tedirgin eder.

DIŞARDA BİRİKİMİ OLANLAR 50 MİLYAR DOLARI TÜRKİYE’YE GETİRSİN

Kimlerin dışarıda birikimi olduğunu en iyi Sayın Erdoğan ile ekonomiden sorumlu bakanlar bilir. ‘Hadi bakalım getirin paranızı’ diyerek 50 milyar doları Türkiye’ye soksunlar. Devlet vasıtasıyla bu kişilere aktarılan onlarca milyar dolar var. Bunun Türkiye’de olmadığı açık. Çünkü buradakileri görüyoruz. Ancak birikimi en fazla olması gerekenlerin hesabında bu paralar görülmüyor. Bunları en iyi bilen, bu para hareketlerinden yetkili olan kişilerdir. Yıllardır hükümetle dirsek teması olan, oluşturulan havuzda bütçeden beslenen yandaş firmalar “birikimimizin 50 milyar dolarını Türkiye’ye getiriyoruz” dese dolar düşer!